Giriş
(6)

Sosyal fobisi olanlar bunu çözebildiniz mi?

psmstc
Şöyle ki bende bu problem eskiden yoktu sadece ufak çekingenliklerim vardı işte toplu ortamda söz alarak konusamama gibi ama 30 yaş sonrası ne hikmetse çıkıverdi. Biryandan ağır depresyonla birlikte seyrediyor.İlaç ve diğer maruz kalma terapi vs ile çözüm bulabilen var mı? Şimdiden teşekkürler.
Şöyle ki bende bu problem eskiden yoktu sadece ufak çekingenliklerim vardı işte toplu ortamda söz alarak konusamama gibi ama 30 yaş sonrası ne hikmetse çıkıverdi. Biryandan ağır depresyonla birlikte seyrediyor.


İlaç ve diğer maruz kalma terapi vs ile çözüm bulabilen var mı?

Şimdiden teşekkürler.
0
psmstc
(12.06.24)
evet ben terapi ve ilaçla çok ciddi yol aldım.

yapı olarak hep çekingendim ama sosyal fobi boyutunda bir şey yoktu. 18 yaşındayken sevgilimden depik yiyip yeni yerleştiğim bambaşka bir şehirde yapayalnız, ağır depresyon geçirince çok kötü oldum, hepsi birbirini tetikledi ve 2-3 yıl süren, zaruri ihtiyaçlar dışında sokağa çıkmayı bile zorlaştıran felaket bir sosyal fobi oluştu.

o dönem imkanım olmadığı için sadece ilaç tedavisine devam edebilmiştim, o bile çok yardımcı olmuştu. daha sonra çeşitli sebeplerle depresyon tetiklendiği için bu sefer terapiye gittim, sosyal fobi mental olarak kötü durumda olmama rağmen pek yoktu.

terapi ve tekrar ilaçla şimdi hiç yok. bu arada anksiyete, kaygı bozukluğu, depresyon da semptom itibariyle sosyal fobiyle karıştırılabiliyor. belki sosyal fobiniz yoktur ama insan içine çıkmak mental olarak yorucu, tahmin edilemez, ürkütücü geliyordur. çünkü bana başta sosyal fobi denmişti ama terapistim sonrasında sosyal fobim değil de çok yoğun anksiyete/obsesif kompülsif bozukluktan muzdarip olduğumu söylemişti, öyle değerlendirdi yani.

kendi adıma benim için en önemli şey meşguliyet ve sürekli dışarı çıkmak için sebep olması. eğer depresyona meyilli biriyseniz zaten eve kapanmak veya sosyal yaşamdan soyutlanmak ister istemez tetikler bu tip şeyleri. ama işte okul, iş, arkadaş ortamı vs. bi şekilde devamlı sosyallik ortamı varsa hem azalıyor hem de daha kontrol edilebilir hale geliyor. tabii önce terapi ve ilaç gerekebilir, sosyal fobili adam ha deyince topluma karışamıyor, onu yapacak seviyeye gelebilmesi lazım önce.

velhasıl karakteriniz değişmez, yine çekingen ve biraz ürkek gibi olmanız olası ama çok ciddi mesafe kaydedip bunu sorun olmaktan çıkarabilirsiniz elbette. ben 30 adım ötedeki bakkala giderken akla karayı seçiyordum, düşünün nasıl berbat bir yaşam. şimdi mental olarak süper durumda değilim ama don atlet şehir turu bile atarım, o konuda kafam çok rahatladı.

***

bu arada "kendine zorla" tavsiyesine hem katılıyorum hem katılmıyorum. yazdığım gibi iki ucu da görmüş biriyim, bu açıdan değerlendirme fırsatım oldu. bir yandan evet, bilinçli ve aktif mücadele etmeniz gereken süreç olacak elbette ama ilaç ve terapi desteği bence çok önemli. kolunuz kırıkken basketbol oynamaya kalkmazsınız. en başta doktora gidersiniz, tetkikler yapılır, koldaki problem tespit edilir, alçıya alınır, iyileşme süreci olur vs... sonra yavaş yavaş tekrar kolu güçlendirmeye ve fiziksel aktiviteye dönersiniz. kolunuz kırıkken basketbol oynayamadığınız için ağlayıp salak veya beceriksiz olduğunuzu, bi haltı beceremediğinizi vs düşünür müsünüz? bu da öyle. kendinize yüklenmeyin. o zaman daha kötüye gidiyor.
0
mark greg sputnik
(12.06.24)
Bu tamamen sana bağlı, kendini zorla. Gerçekten hiç kolay değil biliyorum. Kendimden biliyorum. İnsanlarla konuşmaya kendini zorla. Ben de bir zamanlar senin gibiydim. Buraya ilk hesap açtığımda cekingenliğimden sorulara cevap veremiyordum, sanki beni görüyorlar:))
Okey falan oynuyordum internette, tanımadığım okey arkadaşım özelden soruyor taşlarımı, taktik falan veriyor, soru soruyor cevap veremiyordum, beni görmüyor ya görmüyor ona rağmen tövbe tövbe :))
O yüzden sana bağlı konuşmak zorundasın insanlarla. Başka türlü düzelmez. Bazen kendimizi zorlamak dışında cozemiyoruz durumu.

Tek başıma dışarı çıkmaya çekiniyordum. Şimdi en sevdiğim aktivite tek başıma dışarı çıkmak.
0
rock n roll
(12.06.24)
İlaçlarla vesaire çözemezsiniz. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'de en büyük sorun aileler çocuklarını birey olarak yetiştirmiyor özgüvensiz kişiliksiz karaktersiz köle gibi yetiştiriyorlar okullarda da, askerlikte de bu böyle gidiyor. Bu yüzden insanlar farklı olmaktan (burada asla milli manevi değerlere saygısızlık yapan sapkınları ifade etmiyorum) çekiniyor. Hemen herkes başkasının ağzına bakıyor toplum tarafından onay bekliyor kabul görmek istiyor. şu forumda açılan başlıklara bakın mesela Türkiye'de insanlar başkalarının fikirlerini çok önemsiyor kendi kararlarını kendileri düşünüp karar vermek yerine toplumdan dışlanmak veya kabul görmemek korkusuyla toplum onayına sunuyorlar.

Çözüm olarak bakış açınızı değiştirin kimseden onay beklemeyin. Spor yapın kendinizi her alanda geliştirin ibadet edin. İnsanlarla aranıza mesafe koyun.
0
doharkoman
(12.06.24)
İletişim eğitimi alarak çözdüm. Utanç ile ilgiliydi benimkisi, tecrübeme göre diğer insanlar da farklı değil.
0
hasmetizm 2046
(12.06.24)
iş ya da belli bir tema varsa sosyalleşebildiğimi
normal ortamda çekingen olduğumu fark ettim

ufak adımlarla small talk tan muhabbete geçmeye çalışıyorum özellikle yeni ortamlarda
terapi sürecinde fark ettim bu eksiğimi
0
bir soru sorcam
(12.06.24)
sosyalleşirken stres sonucu terleme yaşayan/yaşamayan var mı?
normal bir süreç midir
0
bir soru sorcam
(23.06.24)
(32)

Sigara İçiyor Musunuz?

rock n roll
Kimi görsem içiyor. Çalıştığım yerde sadece ben icmiyordum. Siz içiyor musunuz? Çok ilginç bir şekilde çoğunluk içiyor sanki.
Kimi görsem içiyor. Çalıştığım yerde sadece ben icmiyordum. Siz içiyor musunuz? Çok ilginç bir şekilde çoğunluk içiyor sanki.
0
rock n roll
(11.06.24)
Ben içiyorum ama ailemde benim haricimde kimse içmiyor. Artık işyerlerinde falan da çok kimsenin içmediğini görüyorum.
0
sekizdokuzon
(11.06.24)
İçmiyorum. 18 sene içtim ve epeydir içmiyorum. İçenleri engelli olarak görüyorum. Evimde arabamda yanımda içirmem. İçilen ortamda bulunmam. Dışarda içilmesinden çok irite oluyorum. Yolda ya da bir şey sırasında içen biriyle bir gün çok kötü şeyler yaşayacağım diye korkuyorum. Tahammül sınırlarımın sonundayım.

Bugün toplu ulaşımda kulaklıksız video izleyenlere karşı da tahammül sınırlarımın sonunda olduğumu farkettim. Son zamanların modası bir rezillik bu.
0
Mirket
(11.06.24)
3 hafta sonra 42 olacam.
hic icmedim, herkesin yaptigini yapmak bana hep ters gelmistir.
0
cooperr
(11.06.24)
Ama sanırım hala Avrupa ortalamasının üstündeyiz. O taraftan gelen eksiksiz herkes "Türkler çok sigara içiyor." diyor.
0
sekizdokuzon
(11.06.24)
Azaldı aslında epey, gençlerde de daha az sigara. En azından benim çevremde.
Ben 10 sene kadar içtim bırakalı 10 seneyi geçti.
0
hedep
(11.06.24)
Yorumlara şaşırdım. Herkes içiyor dışarı çıktığımda. En olmadık yerlerde. Otobüs durakları, atm kuyrukları, kapalı mekanlar. Yürürken nefes alamıyorum.

Arkadaşlarım ve akrabalarım da çoğunlukla içiyor. Sadece otlanarak bile sigara içicisi olabilirim.

Ben uzun süredir arada bir kaç tane içer sonra bırakırdım. Asla bağımlı olmadım, keyif içicisiydim. Son bi kaç aydır bi kaç paket almaya başladım, bi de ikram edilirse geri Çevirmez oldum. O kadar çok sigara içiliyor ki, bŞkasının dumanındansa kendi dumanımı çekerim diyorum
0
biseysorcaktim
(11.06.24)
İçmiyorum. Etrafımda içen çok olduğu için kokusundan nefret ediyorum. Belli bir yaşı sigara içmeyerek atlatınca kurtarıyorsun.
0
sevilen progressive türkücü
(11.06.24)
içiyorum. hatta 22 yaşında başlayarak eşine az rastlanır bir denyoluğa imza attım. şu an 30'um. arada toplam iki yıla yakın içmemiştim. bu yaz tekrar deneyeceğim bırakmayı.

eskiye kıyasla daha az içiliyor ama hem biraz algıda seçicilik hem de rahatsızlık kaynaklı olabilir diye düşünüyorum. yani mesela otobüs durağında sadece bir kişi bile sigara yaksa rahatsızlık oluşabilir, durakta 10 kişi varken birisi sigara içiyorsa bile sigara içmeyen ve doğal olarak kokusundan rahatsız olan biri "her yerde içiliyor" diye düşünebilir. neticede bu hesapta içen yüzde 10 oluyor ama gittiğin her yerde görüyorsun.
0
mark greg sputnik
(11.06.24)
İçmiyorum ama arkadaş çevremde sigara içmeyen yok. Genelde her ortamda tek içmeyen ben oluyorum.
0
mrmlq
(11.06.24)
sevilen progressive türkücü -1
Ben pandemiye kadar paket taşımayan, dışarıya çıkınca otlanarak takılan sosyal içiciyken 3-4 senedir düz içici oldum.
0
Bruce
(11.06.24)
Çok uzun zamandır (yaklaşık 12 senedir falan) sosyal iciciyim. Alkolle ve arkadaslarla icerim. Dönem dönem artış oldugunda bıçak gibi kesiyorum (ornek ailem geldiğinde 3 hafta fazla icildi. Ardindan 1 ay içmedim). En son sigarayi 1 hafta önce ictim, haftaya içeceğim alkol alacagimdan.

Geçen doktor kontrolünde doktor bile "aman keşke herkes sizin gibi yapabilse" dedi. Yalan yok çok bagimlilik yapıcı ama bağımlılık yaptigini düşündüğüm her şeye yaklasimim aynı (çok alkol alirsam da keserim uzun dönem)
0
logisticsmanager
(11.06.24)
"sola dosis facit venenum" her şey ilaçtır zehiri ilaçtan ayıran dozu ve maruz kalma sıklığıdır.
"kullanma" terimi yanlıştır.
savaşa gideceksem yanıma kesin opioid, yani morfin eroin vs. klasından bir şey alırım acil durum olursa acıdan kıvranıp kalmak yerine hastaneye yürüyerek giderim.

sigara da öyle, eğer dindililemez öfke ya da aşırı öğrenme zorluğu çektiğim bir gün ise, ki ortalama 2 ayda bir oluyor, dopaminerjik olduğundan dolayı odağı hemen arttırıp konuyu öğrenir, öfkeden duvarı yumruklamak yerine serinlerim ki bu onu ilaç yapar.
ha ben orgasm olurkenki dopamin salınımını da bir şeyler öğrenirken kullanıyorum, böylece o bilgi beynime kazınıyor. sigara ilacı da aynı ama düzenli kullanımda etkisi tam tersine dönüyor. yani düzensiz, ayda yılda bir kullanıldığında etkili sadece.

nikotin ilaçtır, ona kara propaganda yapılmasının sebebi kullanmayı bilmeyen toplumdur.
0
architects creed
(11.06.24)
@bruce Sosyal içicilik de dediğime dahil.
0
sevilen progressive türkücü
(11.06.24)
İcmiyorum.
0
Feriyaanim
(11.06.24)
İçmiyorum.
0
ruhen hastayim ben
(11.06.24)
Icmiyorum.
0
mor oje
(11.06.24)
içmek istiyorum ama çok sıkıldığım için içesim gelmiyor, yanlışlıkla bıraktım galiba. nasıl başlayabilirim bilen yardım etsin.
0
nic cage
(11.06.24)
İçmiyorum.
0
brnbrs
(11.06.24)
içmem ve içilen ortamda durmaya da dayanamıyorum. müzik etkinlikleri seviyorum mesela ama oralarda çok sigara içen oluyor. içlerinde duramıyorum.

bazen bazı içen kişilere tahammul edebiliyorum. çok sigara kokmuyor bazıları nedense içtikleri halde. ve yanımda içmiyor mesela.
0
ermanen
(11.06.24)
İçmiyorum.
0
nawar
(11.06.24)
31 yaşındayım, hiç içmedim:)
0
nothing in my way
(11.06.24)
Ben şimdiye kadar hiç içmedim.
0
ms brownstone
(11.06.24)
33, hic icmedim.
0
taurina
(11.06.24)
20 kusur sene içtim 2 hafta oldu bırakalı çevremdekilerden binlerce kere özür diledim ve teşekkür ettim üstümün başımın ağzımın kokusuna onca zaman katlandıkları için ve kendime çok kızdım neden kendime bu işkenceyi senelerce yapmışım diye... Herkesin bu aydınlanmayı yaşamasını dilerim.
0
apocalipy
(11.06.24)
içmiyorum. hiç içmedim. pasif içici olmayı hep reddettim. gerekirse evime giderim ama kimsenin ziftini solumam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.06.24)
13 yaşımdayken bir ay kadar içtim. Başka hiç içmedim.
0
gabe h coud
(11.06.24)
Bu kadar icmiyorum gorunce nedense mutlu oldum.

8-9 yaslarinda mahalledeki abilerin dayatmasi ile bir dal icmistim o kadar. Isin garibi benim cevremde de ya bir ya iki kisidir icmeyen. Nasil ben de icmiyorum garip.
0
va
(12.06.24)
Ben de hiç içmedim ve asla içmem. İş arkadaşlarımın hepsi içerdi, mümkün olduğunca yanlarında durmamaya çalışırdım ama bazen mecbur kalıyordum. Saçıma, üstüme başıma sinerdi. Hatta bir dönem inatçı bir öksürük olmuştu bende aylar boyunca geçmeyen onu da ona bağlıyorum. İçen arkadaşlardan özür dilerim ama bazen gerçekten çok bencilce davranabiliyorsunuz. Linçlerinize hazırım :))
0
🌸rock n roll
(12.06.24)
Lisede denedim o zamandan beri hiç içmiyorum. Kokusundan rahatsız oluyorum. Mesela alt komşu hep camda içiyor, duman direkt yukarı gelip bizim eve giriyor öğürüyorum.
0
wild honey suckle
(12.06.24)
13 sene olacak icmiyorum, icen birini gorunce, dumanina maruz kalinca falan ciddi anlamda midem bulaniyor.
0
bay b
(12.06.24)
çalıştığım oda da 5 kişi var 5ide içmiyor.
0
mikahakkinen
(12.06.24)
Eski iş yerimde mavi yaka personel için bunun listesini yaptırmıştım. 300 kadar işçi çalışıyordu ve sigara içme oranı %70-75 civarındaydı.

Benim gördüğüm yetişkin insanlarda sigara içenler içmeyenlerden daha fazla.

Ben içmiyorum. 2011'de bıraktım.
0
pispinti
(12.06.24)
(16)

2024-2025 sezonu süper lig şampiyonu

toua tokuchi
sizce kim olacak?
sizce kim olacak?
0
toua tokuchi
(10.06.24)
Fenerbahçe olamayacaksa kapatsın gitsin.
0
etna
(10.06.24)
daha takımların kadrolar bile belli değil. yine fener-gs yarışır da sonucu neler belirleyecek göreceğiz.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(10.06.24)
ya gs olur ya fb. bence fb olur.
0
mikahakkinen
(10.06.24)
Beşiktaş olur

Yüksek performans sergileyen takımlar bir sonraki sezon dağılıyorlar
0
HellKeePer
(10.06.24)
olay tamamen kadro gücü.
Beşiktaş, Başakşehir ve trabzonun bir süre daha gs fb seviyesinde kadroya çıkması zor gözüküyor.
1-2 aya netleşir.
0
nuisance2
(10.06.24)
FB
0
gabe h coud
(10.06.24)
Adana Demirspor
0
prole
(10.06.24)
Gsliyim. Fenerbahçe çok gaza geldi aslında bir takımın şampiyon olması için her ortam oluştu. Tek sıkıntı fb olmasi, sene ortasında bir şeyler yapıp gene konsantrasyon dagitirlarsa geçen sene benzeri olabilir.

Gs'de yönetim savaşları da var bir de 3 sene üst üste her zaman zor.
0
logisticsmanager
(10.06.24)
fener saglam kadro kuracak gorunuyor. ama daha sezon acilmadi toksik baskan kavgalariyla basladilar. formula yarisi gibi goruyorum bunu: musabakanin en iyi, en guclu calisan araci sende; ama soforu artistik hareketlerle bu gucu suistimal ediyor. baskan, ortam, mentalite ayni oldugu icin bu sene fener harici bir takim olur diyorum.
0
buenosdias
(10.06.24)
son 15 senede Fenerbahce 2 milyar doların uzerinde para harcamış, gelen şampiyonluk yok. burada gaza gelen arkadaslar fenerbahcenin ne kadar loser bir camia oldugunu göremiyor sanırım. doymusluk hissi sebebiyle besiktas diyorum, okan buruk faktöründen dolayı gs da olabilir
0
monicapp
(10.06.24)
Tek sebep değil ama en büyük sebep olan TFF başkanına bağlı
0
nawar
(10.06.24)
bu sefer fenerbahçe alacak diye düşünüyorum.

beşiktaş bu sezonki kadar kötü olmaz ama bu kadroda değişmesi gereken çok parça var, iyi sezon geçirseler bile şampiyon olmaları bence düşük ihtimal.

galatasaray iyi geçirdiği yıllardan sonra dağılmaya müsait bir takım. tabii daha kadroların kurulması için koca bir yaz var ama ben hem bazı önemli oyuncularını kaybedeceklerini hem de seneye o kadar iyi olmayacaklarını düşünüyorum. icardi mesela süper bi santrfor ama kafası atınca ya da göbeği salınca kaybolup camianın huzurunu da kaçırabilecek bi adam, iki ucu keskin bıçak.

fenerbahçe'de başkanlık kaosu geride kaldı, teknik ekip desen sağlam, kadroları iyi. ersun yanal sezonu gibi nisan'da şampiyonluk ilan ederlerse şaşırmam açıkçası.
0
mark greg sputnik
(10.06.24)
fenerbahçe biraz zor olur. iyi kötü ufak büyük bütün takımlar mouruinho lu fenerbahçe ye diş geçirmek için canını dişine takacak.geçen sezondan daha zor bir sezon olacak.
süpriz bir şekilde beşiktaş ve trabzonspor aradan sıyrılırsa hiç şaşırmm.
0
jamswety
(10.06.24)
FB'nin almasi lazim, alamazlarsa batip yokolacaklar bu gidisle.
FB'nin yok olmasi, bizim isimize gelmez, o yuzden onlar olsun da biraz toparlansinlar diyorum.
0
cooperr
(10.06.24)
Mayıs'a kadar puan farkı yine başa baş giderse Gs, en az 9-10 puan farkı açarsa fb olur.
0
iwasbornonamountainside
(10.06.24)
Kadroları görmek lazım. Çok erken daha.

Bir çok insan "bir daha asla böyle bir sezon yaşanmaz" diyor ama bence yine geçen sezonki gibi bir sezon yaşama ihtimalimiz yüksek. Rekor puanlar tekrarlanabilir.
0
pispinti
(10.06.24)
(11)

karbon ayak izi ve gıda engellemeleri

avatar is back
mehmet şimşek'in açıklaması malum zaten. eu ve us'de çoğu yerde de karbon ayak izi vergilendirildi veya başlanacak. doğayı koruyalım sevelim herkes ok. ilerde (20-30 sene sonra çok daha ağır önlemler geleceği söyleniyor o da ok) bunun gıda engellemelerine kadar gideceği konuşuluyordu. gülüp geçiyord
mehmet şimşek'in açıklaması malum zaten. eu ve us'de çoğu yerde de karbon ayak izi vergilendirildi veya başlanacak. doğayı koruyalım sevelim herkes ok. ilerde (20-30 sene sonra çok daha ağır önlemler geleceği söyleniyor o da ok) bunun gıda engellemelerine kadar gideceği konuşuluyordu. gülüp geçiyordum ama biraz 3-5 veriye bakınca aklıma şüpheler geldi.

mesela karbon ayak izi için en fazla eleştirilen konular araçlar ve tekstil vs.

araç için şu verileri buldum;
Benzinli bir otomobil yaklaşık 18.48 kg CO₂e,
Dizel bir otomobil yaklaşık 16.08 kg CO₂e,
Elektrikli bir otomobil yaklaşık 12-15 kg CO₂e karbon ayak izi bırakır.

tekstil de ise 3,6 ile 5 kg CO₂e karbon ayak izi bırakıldığı gösteriliyor.

buralara kadar hepsi ok. arabaları bi şekilde çözelim, ki bu dünyanın gündemi. tekstil tarafına da ayak izi az olsa da çok üretilip satıldığından bi çözüm gerekiyor.

ama gıdaya bakarsak;

Sığır eti: 27 kg CO₂e
Kuzu eti: 39 kg CO₂e
Peynir: 13.5 kg CO₂e
Kahve: 16.5 kg CO₂e
Çikolata: 19 kg CO₂e

yani mesela 1 kg kuzu etinin karbon ayak izi 200 km benzinli araç sürmek kadar. çikolata da hakeza öyle. sonra diğer taraftan çikolata fiyatlarının küresel borsalarda uçması son yıllarda, pahalılaşması, et yerine yapay ete geçilmesi vs vs. ilerde bu konu nereye varacak? ne olacak? komplo teorisyenleri haklı olabilir mi?
0
avatar is back
(09.06.24)
Vejetaryen beslenebilirsiniz. Fiyat artışları karbon vergisinde değil, artan maliyetlerden. Eğer ekolojik bakış açınız varsa et yemeyi bırakabilirsiniz. Hem hayvanları da öldürmemiş olursunuz. Konu nereye varır? Yapay et gibi bir şey olmaz sanırım. Ağız tadımız eti lezzetli bulduğu, yani alışık olduğu için yiyoruz. Ama örneğin Budistlerin böyle bir ağız tadı yok. Dolayısıyla hiç de et eksikliği yaşamıyorlar. Ha bence konunun varacağı yer yahudilik, hristiyanlik ve islam gibi anthropocentric dinlerin savunucuları ile etobur tipler ve hayvancılık endüstrisi et savunuculuğu yapacak, karşılarında ise ecocentric ve biocentricler olacak. Tr'de ekoloji kaygılı bir et tüketimi azaltma politikası olmaz. Bizde parası olmadığı için et yiyemeyen halka "karbon ayak izi" bahanesi pazarlanır.
0
prole
(09.06.24)
Komplo teorisyeni dediğiniz insanların önemli bir kısmı artık komplo teorisyeni değil. Simsons videoları ne kadar gerçeği gösteriyorsa onlar da en az o kadar gerçeği haykırıyorlar. Bundan 3 sene önce de karbon ayak izi lafı vardı ve epey konuşuldu, tepki gösterildi ama maalesef birileri alay etmek dalga geçmek aşağılamak gibi yöntemlerle bunları görünmez kılmaya çalıştılar. Bugün sonuç ortada. Bir yandan elektrikli araç üretilirken diğer yandan karbon ayak izini vergilendirelim diyenler türüyor, öte yandan öyle toplu taşıma araçları trafiğe sürülüyor ki sizi kimliğinizle bilmem neyinizle "biyometrik" olarak """değerlendirip""" toplum içinde dolaşmanıza izin veriyor veya vermiyor.

Bugüne kadar hiç olmadığı kadar suçlu çıkarılıyoruz insanlık olarak. Bence komplo teorisyeni diye görülen insanlara ciddi olarak kulan vermenin zamanı geçiyor bile.
0
muhayyer divan
(09.06.24)
taylor swift gibiler su içmek için özel jet kullanıyor, bir amerikan futbolu maçı için las vegas'a 500 tane özel jet inip kalkıyor ama sorarlarsa türkiye'de aylık maaşıyla 10 kilo et alabilen insanın karbon ayak izi yüksek dersiniz :)

dünya inanılmaz distopik ve korkunç bir yere gidiyor, ben şu an yaşayabildiğim kadar yaşamaya çalışıyorum. korkarım ileride hiçbirimizin iki gram et yemek gibi bir şansı dahi olmayacak.

milyar dolarlık şirketlere ve zenginlere kimse dokunmuyor. her şeyin yükü orta sınıfın, garibanın sırtına yükleniyor. ulan bizim mahallenin koca bir senede kullandığı suyu bir tane fabrika bir günde kullanıyor. önce onları vergilendirin, önce onları kontrol edin.

ama yok. aptallar da çanak tutuyor buna işte yok yeşil çevre yok iklim krizi bilmem ne. taylor swift özel jet kullanmayacaksa ben de dikkat edeyim eyvallah ama yok öyle yağma, niye dünyanın derdi çalışan insanın sırtına yükleniyor? bizim etimiz ne budumuz ne?
0
mark greg sputnik
(09.06.24)
Nereye varacak? Vallaha etrafımda harbiden bunlardan korkan görmedim ben. Bazı ürünlerin fiyatlari bazi sıkıntılara, özellikle tedarik zinciri, göre artar/azalır. Misal bir dönem kereste vs tedariği sikintiydi çünkü lojistik fiyati hayvan gibiydi. Sonra düzeldi.

2017de hayvani bir tereyağı krizi vardi. O da düzeldi.

Şimdi cikolata ve zeytinyağı var. Onlar da düzelir. Yani simdi son 50 senedeki fiyat krizlerine baksak ilk defa mi olmus olacak? Tabiki hayir.

Merak edip baktım; 90larda cikolata fiyatlari gene olusan sıkıntı sebebiyle 12 bin dolara cikmis. Yani gördüğümüz üzere ilk defa olmamis. Peki 90larda çıkıp sonra düşen simdi tekrar olan olay komplo mu şimdi?

Lab grown meate geçilmesi diye bir şey yok. Olmayacak da en azından gelecek 20-30 sene. Olan sadece bunun fiyatı ucuzladikca daha kolay erisilebilir olması. Ha bu arada yedigimiz çoğu ürünün üretilis şekli zaten lab grown etten daha kötüdur. Ben bir seçenek olmasindan yanayim sonuçta yüksek protein vs verdiği sürece.

Ben etimi lokal alıyorum, o yüzden carbon footprint bu kadar yüksek olmuyor. Olması gereken de bence lokal tedarik zincirleri.

Komplo teorisyenleri haklı mi? Misal son 10 yılda duyduğumuz komplolari bir kenara koyup yüzde kaç haklilar bakalim. Yüzde 10 bile cikmazlar. Kendi kayın validemi örnek alirsam yüzde 0.0001 çıkar heralde. En son asilar ile cipleniyorduk, kısır kalıyorduk falan filan.
0
logisticsmanager
(09.06.24)
Konu uzun ama akademideki etkisi dahil, medya gücünü elinde bulunduran, hükümetlerin kararlarını etkileyen küresel akla sahip gücün yaptıklarını en azından son 5 yıldır söyleyen anlatan ve komplo teorisyeni diye ötekileştirdiklerimiz haklı çıkıyor.
salgın döneminde haklılıkları daha da fazla arttı.

Mesele şu ,küreselciler bir uygulama çıkarıyorlar. bu uygulama,proje veya çalışma batıdan değil uzak doğudaki bir üniversiteden bile olabilir.

komplo teorisyeni dediklerimiz ama aslında meselenin farkında olanlar ise bu uygulamalardaki asıl amacı parçadan bütüne hareketle diğer ek argümanları da göz önüne alarak anlatıyorlar. tek eksikleri ise seslerini daha küreselcilere göre daha az duyurabilmeleri.

Düşünün dünyada birisinin alış verişi, et yemesi vs. neden bu kadar inceleme konusu olur?
Kıtlık sebebiyle mi ?
Zaten Afrika'daki kıtlığı bu takım istiyor.

"beslenme alışkanlıkları" "tüketim alışkanlıkları" gibi kullanılan kavramlar bile bir şeylerin değiştirilmek ve dünya çapında herkesin aynı şekilde yönlendirilmek istendiğini gösteriyor.

birileri belki eleştirecek, tuhaf gelecek ama edindiğim bir bilgiyi buraya şimdiden yazayım.
İsteyen de not alabilir.
Yakın zamanda insanlara teklif edilecek şeylerden biri de:
bir sisteme bağlı olarak
senin güç ve hareketinden faydalanayım ve sana da şu kadar verelim denecek.

Komplo değil gerçek, yakında duyulur.
0
diyecevaplandı
(09.06.24)
Tamamen özgürlüğümüze vurulan bir soykırım vergisiri. Great resetçi şeytani çetenin tüm dünyaya dayatması. Uyanın Allah yolundan ayrılmayın ve karşı çıkın, maske aşı saçmalıklarının devamı, komplo dedikleri itibarsızlaştırdıkları herşey gerçekleşiyor. Heryere yazın karşı çıkın
0
fatihreis
(09.06.24)
kaçak et kesimleri başlar :) öyle olursa et yemeye devam edeceğim. bana kalırsa "vejetaryen beslenebilirsiniz" söylemiyle insanları bunu çözüm olduğunu inandırmaya çalışmak tamamiyle hayat tarzına yapılan bir saldırı ve faşizmden farkı yok. vejetaryenliğin son yıllarda bu kadar popüler hale gelmesi bana kalırsa bu tür kötülüğe giden yolların taşlarının dizilmesine benzetiyorum. ünlüler, siyasiler, zenginler tonlarca karbon ayak izi yaratırken vejetaryenliğe yöneltmek, vejetaryenlerin savunduğu etik değerlerin bu türlü kullanılması ayrı bir sıkıntı.
0
false pretension
(09.06.24)
Tam olarak mark greg +1

Once milyonerler ozel jetlerini teslim etsinler sonra benim yedigim et, ayirmadigim copler sorgulansin. Sacmaligin daniskasini yasiyoruz. Orwell'in yazdigi gibi gercek cikolata tadina hasret kalacagiz. Ayrica et cok az yiyen bir insanim ama veganlarin ve vejetaryenlerin et yemeyin baskisindan da tiksiniyorum.
0
kassiopeia
(09.06.24)
Ayrica yapay et uretilen bir sey halihazirda, bizim gibi 'fakirleri' yakin zamamda bu sacmaliga mahkum edecekler
0
kassiopeia
(09.06.24)
@mgs ve @thetruenorthstrongandfree +1

Elektrikli araçların total süreçte doğaya zararı benzinli araçlardan çok daha yüksek. Badem sütünün doğaya zararı toplam süreçte inek sütünden daha yüksek. Geyik, inek, koyun falan olmadığımı için vegan beslenirken vücudun mahrum kaldığı her şey için alınan ek gıdalar da besinlerin kalitesi düştüğü için insanların dengeli beslenmesine rağmen aldığı ekler de doğaya çok daha fazla zarar veriyor.

Seni beni keriz yerine koyarak kağıt pipet kitleyenler, 3-5 milyonu cebe indirecek diye 15215151465136 ayrı klimayı sonuna kadar açıp dünya kupası oynattılar katar'da. İsveçli popülist ergenin ve iklim teröristlerinin şovları hep sana, bana, orta sınıfa yönelik ve alt sınıfı baskılayacak şekilde. Kişi başı CO2 emisyonunda ilk 5 Katar, Kuveyt, BAE içeriyor; total salınımda Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve Japonya.

Avrupa'nın ve çevre ülkelerin çöpünü imha eden bizim emisyon seviyemiz o ülkelerin o pis işleri kitlendiği için ve kötü ekonomi yönetimi yüzünden insanlar araçlarına bakım yapamadığı, evlerine yalıtım yapamadığı, ısınmak için ilkel yöntemlere döndüğü için artıyor. O haliyle de %1,1.
0
nawar
(09.06.24)
Çok haklısınız fakat derin bir konu. Dünyada komplo olarak kabul edilen bir çok konunun esasında disiplinlerarası yaklaşımda açıklaması var. Bu konu komplo değil fakat komplike bir konu.
0
doharkoman
(09.06.24)
(3)

yavuz yörükoğlu neden hayatını kaybetti?

toua tokuchi
bilgisi olan var mı?
bilgisi olan var mı?
0
toua tokuchi
(08.06.24)
doğru mu bilmiyorum ama biri şunu yazmış

eksisozluk.com
0
🌸toua tokuchi
(10.06.24)
gbm; glioblastoma multiforme, glioblastoma, kötü huylu bir beyin tümörü tipi.
Sözlükte biri böyle yazmış
0
kirmizipilotkalem
(10.06.24)
ben de bilmiyordum, duyuruyu gördüğüm iyi oldu. yazılan doğruysa çok büyük talihsizlik.

babamı gbm'den kaybettim. 55 yaşında, bilinen hiçbir sağlık sorunu olmayan, konu fizik ve sağlık olduğunda kendi çocuklarına taş çıkaracak bir adamdı. "beyin tümörü var" ile cenaze arası iki ay sürdü bizim için. GBM inanılmaz agresif bir tümör ve bildiğim kadarıyla üzerinde fazla araştırma da yok. çok küçük bir ihtimalle müdahale edilse, temizlense bile geri geliyor. acayip bi şey.
0
mark greg sputnik
(10.06.24)
(23)

Türk yemekleri berbat ve de sagliksiz degil mi ?

Yourcousinmarvinberry
Mesela yöresel mutfaklara bakiyorsun, deniz ve sebze kültürü sifir.Nerede hamurlu, sekerli veya bol baharatli(tuz dahil) yemek çesidi varsa göklere çikariliyor(bknz. antep ve hatay mutfagi).Diyabet, tansiyon, kötü kolesterol ve hatta kanserojen için gayet uygun yiyecekler.Lokantalardaki sulu yemekle
Mesela yöresel mutfaklara bakiyorsun, deniz ve sebze kültürü sifir.
Nerede hamurlu, sekerli veya bol baharatli(tuz dahil) yemek çesidi varsa göklere çikariliyor(bknz. antep ve hatay mutfagi).

Diyabet, tansiyon, kötü kolesterol ve hatta kanserojen için gayet uygun yiyecekler.

Lokantalardaki sulu yemekler de 98% yag, salçali su ve patatesten ibaret.
0
Yourcousinmarvinberry
(08.06.24)
Çok sağlıklı değil fakat berbat değil. Geleneksel şekilde yapılırsa daha sağlıklı hale getirilebilir.
0
doharkoman
(08.06.24)
Berbat kesinlikle değil.
Aynı şekilde sağlıklı da değil, bunda hem fikir olabiliriz.

Bu arada birçok mutfak da sağlıklı değil. Fransız, italyan mutfakları da öyle Çok sağlıklı değil.

Benim türk mutfağında gördüğüm bir sıkıntı şu; hayat pahalılığı ve bazı ürünlerin kısıtlı olması sebebiyle karbonhidrat dayatilmis. Misal annem geldiğinde yemek yapiyor, kiyma siparişi veriyor adam başı azıcık. Diyorum bu ne? E alismislar Türkiye'de az kıyma ile yapmaya pilavla makarna ile doymaya.

Malesef Türkiye'deki sağlık sorunlarının sebeplerinden biri mutfak bence. Ama tadlari Çok güzel.
0
logisticsmanager
(08.06.24)
Turkiye'de sebze kulturu tabii ki sifir degil. Sen iki tane birbirine cok benzeyen mutfak (antep ve hatay, komsu sehirler zaten) secip bunlarda sebze kullanimi az demek ki Turkiye'de sebze yenmiyor demissin.

"Lokantalardaki sulu yemekler de 98% yag, salçali su ve patatesten ibaret."
gene yanlis genelleme var burada. turk mutfagi kalitesiz lokantalarda gordugun yemeklerden ibaret degil ki.

bu analiz metoduyla fransiz, italyan, hatta cin mutfagi falan da gayet sagliksiz bulunabilir.
0
hot potato
(08.06.24)
hayır değil. bolca sebze yemekleri var. zannetmiyorum ki başka ülkelerde bizdeki gibi ıspanak, beyaz lahana, kara lahana, yaprak, taze fasulye, barbunya, patlıcan, bezelye, mercimek, enginar, börülce, kuru fasulye, vb çeşit çeşit yemekler yapılsın.
iranlı birisi demişti, türkiyede bir sebzeden çeşit çeşit yemekler yapılıyor. bizde örneğin patlıcandan bir çeşit yemek yapılır, sizde çeşit çeşit patlıcan yemeği var.
0
abelardo
(08.06.24)
Kesinlikle hayır.

@logisticsmanager ve @hot potato +1 Hatta üstüne Meksika, ABD, Almanya, İspanya, Macaristan, Avusturya da eklerim.

Yani en basit hali ile düşününce kuru fasulye pilav ikilisi pizza, lazanya, calzone, arancini, panzerotto, spagetti ve diğer 75 makarna çeşidinden daha sağlıklı mesela. Aynı lezzette değil bu iki yemek dersen de yakın lezzetteki vereceğin herhangi iki yemek birbiri ile aynı derecede sağlıklı zaten. Genelde lezzetli dediklerimizi, lezzetli yapan şeyler aşağı yukarı aynı çünkü.

Deniz ve sebze kültürü sıfır değil. Sadece deniz ürünleri ile yapılanlar çok standart. Orası doğru. Akdeniz'de Yunanistan dışında öyle geniş deniz ürünü yelpazesi yok. Deniz ürününde geniş mutfağı olanların mutlaka ya bir yerde okyanusa kıyısı var ya da okyanusa yakınlar. Sebze kültürü de hayvan besiciliğinin topluma oranla kısıtlı olduğu yerlerde gelişen bir şey zaten. Türkiye'nin coğrafyası da çoğunlukla hayvancılığa uygun. Haliyle et daha zengin olacak tabii ki.
0
nawar
(08.06.24)
sebze kültürü gayet iyi.
0
ferenc
(08.06.24)
değil.

dünya üzerinde "yemek kültürü" sağlıksız olan belki de ülke abd'dir. o da çok geç kurulmasından kaynaklı.

sebze, et, tereyağı, zeytinyağı, baharat vs. olan yemek sağlıksız olmaz.

bence sizin "sağlık" algınız bozulmuş.

sağlıklı dediğiniz şey sebzedir, meyvedir, ettir, yağdır. bunlar düzgün kullanıldığı sürece yararlıdır.

yağ için margarin, sebze için şeker basılmış domates salçası kullanılırsa tabii ki kötü olur ama olması gerektiği gibi olan çoğu "geleneksel" tarif sağlıklıdır. en azından zararlı değildir.

kebabı zararlı bulup "yağsız" ama 300 ton şeker basılmış yoğurtları sağlıklı bulan biriyseniz kendi aklınızı gözden geçirin derim.
0
mark greg sputnik
(08.06.24)
bana da baharatli ve agir geliyor kesinlikle mola verilmesi gereken tarifler. duzenli olarak annemde yemek yedigimde midem ters duz oluyo. bir de asil sorun kahvalti bence sadece aksam yemegi agir olsa neyse diyecegin sabah kahvaltisi agir aksam yemegi agir is yerinde oglen yemegi. bazen yalandan sofra kalabalik gozuksun diye herkesin bildigi seyler yapiyorum carpiliyorum yemekten sonra. bir de yogurtlu mezeler of of hem yemek yiyosun yanina da yogurt direkt bayil. ulkede zaten gida denetimi, organiklik vs de olmayinca saglikli diye salatalik yiyosun saman cikiyo iyy turkiyede yemekler=kotu ama bunu sadece geleneksellerden soylemiyorum genel itibariyle sadelikten cok uzak geldigimiz noktada kaliteden de uzak. gunde 3 doz gavisconla dostluk baslasin
0
ala09
(08.06.24)
Açıkçası bunu pejoratif bir şekilde ifade etmeyi gereksiz buluyorum. Her toplum içinde bulunduğu şartlara göre şekilleniyor. Bu sağlıklı beslenme hikayesi çok çok yeni dahil oldu gündemimize. Hem Türkiye farklı bölgelerde farklı iklimler ve farklı haklarla kaynaşma dolayısıyla çeşit çeşit yemek bulunuyor.
0
anon1m
(08.06.24)
Hamur dediğin şey undur, buğday kaynaklıdır, eski buğdaylarla şimdikiler bir değil, 14 kromozomlu buğday bugün genetiği değiştirile değiştirile 49 kromozomlu olduğu söyleniyor. Ayrıca gluten problemi de genetiğin değiştirilmesi meselesi. Yani bugünkü Türk mutfağının temellerini bugünkü genetiği değiştirilmiş organizmalar ve tarım ilaçları içine işlemiş buğdaylar oluşturmuyor. Bu bir.

İkincisi, şeker için de aynı şeyler geçerli, bir yığın kimyasal ve mekanik işlemlerden geçiriliyor bu malzemeler, eski şeker ile bugünkü şeker de bir değil. Eski toprak dahi bugünkü toprak değil.

Üç, deniz kültürü sıfır demişsin, Karadeniz yemekleri hakkında Karadenizlileri çeşitsizlikle suçlamak neyin nesi anlamıyorum. Bizim ülkemizde deniz ürünü olarak %98 oranında balığın tercih edilmesi kötü bir şey değil, bu senin bakış açın sadece. Ayrıca denizlerin kirlilik oranı ve av yasağı gibi konular yine eskiden bugünkü gibi değildi, yine Türk mutfağını sağlıksızlıkla suçlayamazsın. Berbatlıkla hiç suçlayamazsın.

Ayrıca kanserojen yiyecek dediğin mesela margarindir, yanmış sıvı yağdır, yani malzemelerin kötü kullanılmasıdır, kullanmazsın olur biter.

Bütün derdin sağlık ve lezzetse senin elinde yani, doğaya %100 saygılı davranıp doğru düzgün yemek yaparsan sağlıklı beslenirsin. Bu. Sorun senin sorunun yani, Türk mutfağının değil.
0
muhayyer divan
(08.06.24)
yörükler dağdan yeni indi. tabii ki balıkla işleri yok. istanbul rumu değil ki iri yağlı balık olsun sofrasında. karadenizde bile anca hamsi

sebze var. hangi sebze ve ot varsa o yörede, sofrada da var.

şeker yeni icad edildi. rafine şeker.
şeker yokken pekmez, meyve özütü(ekşide burun kıvrılan tübitak projesi) vs kullanıyordu

saydıkların fast food. sofra yemeği değil.
0
lambırcek
(08.06.24)
Berbat diyemeyiz, sağık konusu da değişiyor. Türk mutfağı baya zengin bir mutfak, her türlü yemek var. Sizin biraz isyan edesiniz varmış, buradan çıkmış.
0
akhenaten
(08.06.24)
hiç mi ege'ye, akdeniz'e gitmedin çocuğum?

türk mutfağına berbat diyebilmek nasıl bir kompleksin neticesidir şaşkınım.

türk mutfağı gibi zengin kaç tane mutfak kaldı dünyada?
0
adivar
(08.06.24)
Genellemeler akıllı adamın işi değildir. Bin tane yemeği içeren mutfak için toptan sağlıksız nasıl denebilir. sağlıklı yemekten kasıt buharda Brokoli vb yemeklerse ülkemiz Akdeniz ve Ege mutfağı çoğunlukla sağlıklıdır. Börülce salatalar patlıcan çığırtma vb çok fazla sağlıklı yemekler yine Karadeniz ege iç Anadolu da da böyle sebze ağırlıklı tencere yemekleri de sağlıklıdır.
0
psmstc
(08.06.24)
Berbat mı?!!?? yok artık daha neler. Kurban olurum türk mutfağına ya. Çok merak ettim burası berbatsa neresi iyi sizce? Onu da yazsaydınız keşke.
0
Kediyi üzdün
(08.06.24)
Soru bahane, kebap şahane.

Bence bu kadar cevap gelince amaca ulasildi sanirim.
0
ermanen
(08.06.24)
değil.
0
gurur
(08.06.24)
aslında dünyanın en iyi lokal mutfaklarına sahibiz. hiç bir ülkede bu kadar fazla lokal mutfak yok. fakat pazarlayamıyoruz. fransızlar, italyanlar çok daha iyi olduklarını yüzyıldır iddia ediyorlar, filmlerini yapıyorlar, kitaplarını yazıyorlar, turizmini pazarlıyorlar. fakat bence öyle değil durum.
akdeniz mutfağının hası, ege, hatay, antep, karadeniz, hatta Çorum, Kastamonu bile Fransız mutfanından iyidir. :-)
0
ankarakecisi
(08.06.24)
30 yıldır londrada yaşayan amcam ve eşi antep e yanımıza geldi

2 sinin de mide bozuldu 2 günde.

bu nedir ya basıyorlar yağı salçayı biberi baharatı veya şerbeti, sonra güzel diyorlar afedersin bokuma karıştırsam o da güzel olur zaten diye dolanıyordu kalan günlerde hiç bişey yiyemedi sdfksgs

bu arada londrada restoranı var yani yemekten anlamıyor değil.

bana kalırsa türk mutfağının çoğu ağır ve sağlıksız evet bu konuya katılıyorum.

ama lezzetsiz diyemeyiz. bence gayet lezzetli. biz bazı yemek veya tatlıları yerken orgazm oluyoruz burada. varsın ağır olsun.

öte yandan genelleme yanlış, ege mutfağı diyetisyenlerin de önerdiği gayet sağlıklı ve hafif bir mutfak, onu niye hiçe sayıyorsunuz
0
ananiyimioguz
(08.06.24)
Ulkenin 3 tarafi denizlerle cevrili deniz urunu yiyemiyoruz bu konuda haklisin
0
Zetnikov
(08.06.24)
@ankarakecisi; abi bence sakin ol :) nasıl ülkeyi gezmeyen biri türk mutfağı hakkında konusmamaliysa fransiz mutfaklarini, bulundugun şehre göre bile degistigini, peynir/şarap/et/makarna vs her şeyi bulunduğun şehre göre marka değiştiği falan bir yer burası. Fransa'da her bölgenin lokal mutfağı var.
0
logisticsmanager
(09.06.24)
@logisticsmanager bana sakin ol diyeni ....
Halk bilim okudum. belgesel yönetmeniyim ve abartmayayım ama bu memleketi kasaba kasaba + 40 ülke gezdim desem yeridir. Lise yıllarında dayımın lokantasında her aşamada çalıştım. şimdi emekliyim ve gastronomi 2. sınıf öğrencisiyim. 2 kelam edecek kadar konuya hakimim.

@ankarakecisi; abi bence sakin ol :) nasıl ülkeyi gezmeyen biri türk mutfağı hakkında konusmamaliysa fransiz mutfaklarini, bulundugun şehre göre bile degistigini, peynir/şarap/et/makarna vs her şeyi bulunduğun şehre göre marka değiştiği falan bir yer burası. Fransa'da her bölgenin lokal mutfağı var.


@logisticsmanager
0
ankarakecisi
(06.07.24)
Türk mutfağındaki lezzetler sağlıklı ve kaliteli malzemeler ile yapılabilecek yemekler fakat özellikle gıda sektörünün kalitesizliği işletmelerin düşük maliyet yüksek kâr amacı sağlıksız yapmalarına sebep oluyor, birçok yemeği evimizde sağlıklı ve lezzetli yapabiliyoruz, bol yağ bol salça bol tuz yerine daha dengeli koyup lezzet elde edilebiliyor, tabi hamur ağırlıklı yiyecekleri doğrudan sağlıksız görebiliriz.

Yöresel mutfaklar hakkında fikrim kısıtlı olsa da antep yöresel yemekleri daha çok sebze ağırlıklıydı aslında ki bir çoğunu beğenmemiştim.
0
atom karincanin torunu
(07.07.24)
(24)

Birinin ölmesini istediniz mi hiç?

sekizdokuzon
Ben bugün istedim ve 37 yıllık hayatımda ilk kez birinden iliklerime kadar nefret ettim. Odadaki sineği peceteyle öldürmeden dışarı atan bir insanım ama sanırım bu insan yeryüzünden eksilse herkesin hayrına olur.Negative vibe için özür dilerim, iki buçuk senedir hayatımı alt üst eden, benden her tür
Ben bugün istedim ve 37 yıllık hayatımda ilk kez birinden iliklerime kadar nefret ettim. Odadaki sineği peceteyle öldürmeden dışarı atan bir insanım ama sanırım bu insan yeryüzünden eksilse herkesin hayrına olur.

Negative vibe için özür dilerim, iki buçuk senedir hayatımı alt üst eden, benden her türlü faydalanan bir anası vesikalı sinirlerimi allak bullak etti. Bazı insanlar sanırım ölmeli ya. Özellikle bunları niye seviyoruz, kurtarmaya falan çalışıyoruz? Dümdüz ölsün.
0
sekizdokuzon
(04.06.24)
Yok istemedim. Ölmekten beter etmek tercihim genelde. Hayırdır sana noldu?
0
numlock
(04.06.24)
Anlatırsam ne kadar aptal bir insan olduğum anlaşılır. Kısaca bahsettiğim zaman zarfı boyunca fiziksel ve psikolojik şiddete uğradım, ülke değiştirmeme rağmen peşimi bırakmadı ve beni hala bir şekilde kullanmaya yüz buluyor. İnanamıyorum ya. İnanamıyorum. Üstelik beni güzel ve çekici bulmuyor bu adam. Paramı yiyor, aşk vaadiyle kandırıyor. Ya çok özür dilerim, sabahtan beri sinir krizlerindeyim. Çok özür dilerim ama kafama s*çayım ya, kimse mi sevmedi seni. Lanet olsun şu çocuklarınıza ilgi, sevgi gösterin. Her sevgi vaadine tuzlukla koşmasınlar. Kahroluyorum kendime, lanet olsun cidden.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
evet. buna hayir diyen yalan söyler.

keske hic olmasaydin hayatimda, keske seni hic tanimasaydim demek bile keske yok olsaydin in mild versiyonlari.
0
robert bosch
(04.06.24)
çoook
0
jülsezar
(04.06.24)
Evet istedim ben de sıradan kendi halimde zararsız bir insanım oysa

Senin durumun için de aptallık ettiysen ettin, her insanın hayatta farklı tekamül anları var, sen de bunu aştın, bundan sonra hem onun hem başkasının ekmek kırıntılarını farkedip önemsemezsin
0
grimavi
(04.06.24)
Yasadiklarinizda, size dusen sorumlulugu almayi deneyip, sefkatle ve durustlukle kendinize bakarsaniz karsinizdaki insanin olmesini istemek yerine kendiniz icin daha saglikli bir yasam istemeye baslayabilirsiniz.
0
kassiopeia
(04.06.24)
Ben yine daha sağlıklı bir verisyonuma dönüşeyim o başka birine zarar vermeden ölsün istiyorum ya. Hümanistlik buraya kadarmış. Ne geldiyse başıma herkesi eşit düzeyde iyi ya da kötü sanmaktan geldi. Ama öyle insanlar varmış ki, aklım havsalam almıyor bu kötülüğü. Neden? Burada onda öyle görmüş, öyle çevrede yetişmiş, o ihtiyaca cevap versin diyeceksiniz ama bu insanlar sistemli manipülasyon ve beyin yıkamayla onlarca insanın belki de hayat ışığını söndürüyor. Bununla evlendiğimi düşünsenize, öldürülebilirdim. Gerçek kötüyl3, gerçek tiranla gözünüzü seveyim empati yapmayalım. Bunlardan besleniyorlar. BU söyledikleriniz onları daha iyi bir insan yapmıyor, sizi daha kolay av haline getiriyor. Çok büyük paradigma sarsıntısı yaşıyorum.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Kimin kime zarar verdigine, verecegine siz karar veremezsiniz. Bir insanin size iyi gelmemis olmasi, onu yuzde yuz kotu biri yapmadigi gibi, sizi de iyi biri yapmaz. Size kotu gelen baskasinin o anda tam ihtiyaci olan sey olabilir. Karsinizdakinin yaptiklarina siz nasil bir kolaylastirici rolu oynadiniz onu bilmiyoruz, kendinize bakiniz. Bir iliskide iliskiyi etkileyen en az 2 kisi vardir.

Biri size iyi gelmiyorsa hayatinizdan cikarip yasama devam edin, kendi gucunuzu baskasina teslim etmis burada hic tanimadigimiz birinin olmesini istiyorsunuz.

Ne o yuzde yuz kotu olabilir, ne de siz yuzde yuz iyi. Zaten kotu ve iyi sizin kendi tanimlariniz, kendi deneyimlerinizden ve alginizdan gelen tanimlar. Yasam siyah beyazdan degil, grilerden ibaret.
0
kassiopeia
(04.06.24)
İnşallah bahsettiğim tipte insanlarla karşılaştırmazsin. Gerçekten böyle ponçik kal hayatın boyunca. Tanrıdan dileğim budur.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Yaşam bazen siyah ve beyaz, fakat biz bu basitliği kabullenemeyecek kadar kibirliyiz. Hayat bazen basit, iki kere iki dört. Dediğim gibi umarım o zone'da kalırsın, düne kadar ben de oradaydım ama dışarıda gerçek kötüler, avcılar, yırtıcılar var. Umarım sana ve kimseye yanaşmazlar.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Yaşadığın bu öfkeye tutundukça kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmeye devam edersin. Şimdiki zamandan yani şu andan bahsediyorum. İntikam soğuk yenen bir yemektir derken lezzetsiz olmasına gönderme vardır. Kafanızın içinden geçen intikam tiyatrosunun sizi daha da öfkelendirdiğinin farkına varın. O kişi kendi ihtiyaçlarını karşılamak için (fiziksel temas, maddi güvenlik vb) sizin hatta belki de tüm dünyanın etik kurallarına uymamayı seçmiş olabilir. Bu veriyi hayatınıza yük yapmak yerine hayatınızı güzelleştirmek için kullanma seçeneğiniz de var. Haklı bulmanız, onay vermeniz gerekmiyor; neden bu davranışları sözleri gerçekleştirdiğine dair empati yaparsanız (şu an zor, öfkenin kızgınlığa dönüşmesini bekleyin) en azından netlik ihtiyacınız karşılanır. Hayat devam ediyor, yeni ilişkilerinizde incinebilirliğinizi kontrol altına almak sizin elinizde. bunun için güzel eğitimler var, insanların duygularını tanıyıp, ihtiyaç karşılama stratejilerini tespit etmek oldukça kolay neye baktığını bilirsen. Duygusal güvenliğe yatırım yaptığını düşün.
0
hasmetizm 2046
(04.06.24)
@hasmetizm2046: tüm bu iki buçuk yıllık süreç boyunca dediğiniz taktiği (deminki arkadaşa sen dediğim için kusura bakmasın) uyguladım. Vardır bir nedeni dedim, kim kötü olmak ister, bu da hayat dersidir dedim. Bir ya da iki kez dışında uğradığım onca şiddete rağmen ne suç duyurusunda bulundum ne de helallik istendiğinde geri çevirdim. Bizim bence biraz nasıl diyeyim yumuşak kaldığımız nokta şu: Bu insanlar bu deliklerden içeri sızıyorlar. Sanki artık bir kaç gün öfkeden deliye dönmem ve bu nesneden ölesiye nefret etmem lazım ki (insanıkamil değilim) henüz, İçim soğusun. Tekrar kapımı çaldığında bu öfkeyi hatirlayayim. Ya ben bana yaptığı onca kötülüğü unutuyorum. Bu aptallık olmuyor mu? Ben hayatıma zaten boyle bir öğeyi katarak çok da üst kalibrede bir hayat yaşamadığımı, patolojik düzeyde davranış örüntülerine sahip olduğumu görüyorum. Şu an aziz taklidi yapamam. Acemilik yaptım ve yem oldum. İstismar edildim, maddi, manevi sömürüldüm. Fiziksel şiddete uğradım hatta rızam dışında olduğunu şu an fark ettiğim birlikteliklere zorlandım.

Elbette kimseyi öldürecek değilim, biri gelse elinde silahla "Vur dersen vururum!" dese vur demem. Ve buradan alır yükümü yola devam ederim. Ama ölsün ya, lütfen ölsün.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Anlatmaya calistigim tam olarak da bu, karsinizdakinin size ne yaptigina takilmissiniz ok, ama kendi yasam oruntunuzun farkina varir, neden sinir koyamadiginiza sefkatle bakarsaniz ztn derdiniz artik karsinizdakiyle degil, kendinizi iyilestirmekle ilgili oluyor. Bana karsi dilediginiz dilekleri vs de hic uzerime alinmadim acikcasi, benimle ilgili olmadiginin farkindayim. Emin olun tek aci yasayan siz degilsiniz, hic tahmin etmediginiz insanlar hic tahmin etmediginiz yollardan gecip kendine bakmayi ogrenmis olabiliyor. Bunun hayata 'poncik' bakmakla degil, kendi davranislarimizin sorumlulugunu almakla ilgisi var. Kimse size yapilani inkar etmiyor, ancak derdiniz baskasini degistirmek ve bana neden bunu yapiyor oldugu surece pek bir yere gidemezsiniz. Asil soru ben buna neden izin verdim, benim ihtiyaclarim neler ve bu ihtiyaclarimi karsilayabilecegim insanlarla nasil saglikli iliskiler kurabilirim. Buraya yaklastikca, sikayet ettiginiz insanlari hayatiniza almamayi ve yasami saglikli bir yerden yasamayi ve kendinize (iyisiyle kotusuyle tamamen) sahip cikmayi ogreniyorsunuz. Ayrica birinin davranislarinin kokenini anlamak, vardir bir nedeni demek ya da ona empati gostermekle onu hayatiniza kabul etmek birbirinden bagimsiz seyler, biri digerinin tamamlayicisi degil.
0
kassiopeia
(04.06.24)
Tabii. Kimisinin ağzı çalışır, gerçekten düğmeye basınca ölecek deseniz düğmeye basamaz. Benim düğmeye basacağım bir kaç kişi oldu.
0
gabe h coud
(04.06.24)
Çok güzel konuşmuşsunuz, yüzde yüz katılıyorum. Böyle bir soruya büyük ihtimalle ben de böyle cevap verirdim ama gerçek hayatta kaç kişi bu ideallikte? Arada bir, üç beş kişinin girip göz ucuyla baktığı yerde birinin ölmesini tüm kalbinle ölmesini istediğini yazmak da gerçek, hayatın içinde. Yarın sabah kalkicam ve söylediklerinizi yapicam ama kimseye zarar vermeden bugünlük öfkemi doya doya yaşamak istiyorum. Yoksa kanser olurum. Yoksa kendime zarar veririm, yoksa bu yoğun duygular içimde gidecek bir yer bulamaz ve bir yıl sonra "Lan ben niye mutsuz uyandım?" derim.

İdealin hastasıyım, ben de yoga yapıyorum, ben de balık burcuyum ama insanlar ara sıra çok da ideal olmayan hislerini de ifade edebilmeli bana göre ya. Yoksa hayat cidden çok yavan bir şey oluyor. Handbook'undan oku yap. Bırakalım insanlar negatif, kabul görmeyen şeyler hissetsinler. Manyak falan değilse uyur uyanır sakinleşir zaten. Onu demeye çalışıyorum.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Bir de acımı başkalarının acilariyla karşılaştırmaniz hiç uygun kaçmadı. Belirtmek isterim.
0
🌸sekizdokuzon
(04.06.24)
Malum şahıs ve tayfası için her gün. Ayrıca dayım halam falan sevmediğim kişiler
0
the sound and the fury
(04.06.24)
cok, kimil zararlisi tanidigim bir suru tip var.
ama kotuler kolay kolay geberip gitmiyor.
0
cooperr
(04.06.24)
İstedim. Hatta çok fazla kişi için istedim. Bunların bir kısmı acısız, bir kısmı kıvranarak ölüm şeklinde. Bunun dışında ölmekten beter olmasını istediklerim de var. Böyle insanların hiçbirini sevmiyorum. Kıvranarak ölmesini ya da ölmekten beter olmasını istediğim kimseyi de kurtarmaya çalışmıyorum. Dümdüz ölsünler işte.
0
nawar
(04.06.24)
suçlular dahil, buna karar veremeyiz.

çok olmuştur azalarak bitse dediğim
0
baldan kaymak
(04.06.24)
ÜSt kat komşum, bir de duyurularımı sabote eden tipler. ÜSt kat komşumu polisler gelmese öldürebilirdim ama.
0
Kahvedesu
(04.06.24)
çooook
0
sizofren06
(05.06.24)
Yan komşular, üst komşular, bazı ev arkadaşları, yurtta bazı oda arkadaşları.
0
aloha snackbar 3
(05.06.24)
bizzat tanıdığım insanlar için hayır. nefret düzeyinde hissim zaten birkaç kişiye olmuştur hayat boyu. onların da ölmesinden ziyade kafalarını gözlerini patlatma isteği ağır basıyordu. çok şükür şu ana kadar ölmesini istetecek kadar beni çaresiz bırakan ve üzen birisi olmadı, umarım olmaz da. öyle bi şey olsa kendim öldürmeye kalkabilirim çünkü jdfjd
0
mark greg sputnik
(05.06.24)
(7)

Kötü insanı hayatınızda neden tutuyorsunuz?

michael_knight
Kötü bir insan olduğuna emin olmanıza rağmen hayatınızda tuttuğunuz birileri var mı?Neden tutuyorsunuz?(Akraba hariç)
Kötü bir insan olduğuna emin olmanıza rağmen hayatınızda tuttuğunuz birileri var mı?
Neden tutuyorsunuz?
(Akraba hariç)
0
michael_knight
(31.05.24)
babam dahil yok
0
robert bosch
(31.05.24)
kardeşim dahil yok.
0
kimlanbu
(31.05.24)
yok tutmam.
0
jelly bear
(01.06.24)
benim yok, tutmuyorum.

yalnız bu "hoşuma gitmeyenin anasını belleyeyim" tavrıyla inanılmaz yalnız bir insan olduğumu ifade etmem lazım. bugün 30 yaşına bastım. annem, kız kardeşim, erkek kardeşim, belki iki tane arkadaşım dışında doğum günümü bilen bile yok mesela. yani komşu komşunun külüne muhtaçtır hesabı, insan ilişkilerinde biraz gevşek olmayı bilmek ve alttan almak faydalı olabilir sanki.

böyle böyle önümüze gelene bir tekme deyince çok yalnız kalıyoruz. en azından ben öyle oldum. hayatımda canımı sıkabilecek tek bir insan dahi yok hakikaten. ama sonuç olarak kimse yok yani. bu da ne kadar iyi veya sağlıklı, emin değilim.
0
mark greg sputnik
(01.06.24)
iyi etmeye çalışıyorum.
0
numlock
(01.06.24)
Hasretimden eşşek gibi anırsam da hayatımda tutmuyorum. Kötülüğü de kötüyü de hayatımda tutmam.
0
muhayyer divan
(01.06.24)
eski eş. çocuk olduğu için tutmasam olmuyor, tutmak zorundayım.
0
deartheodosia
(01.06.24)
(12)

Lig manipule ediliyor mu sizce?

lapaz
Gs'nin 10 kisi rakipten gol yemesi beni cok sasirtti da. Acaba son hafta da reyting yuksek olsun diye mi boyle planlandi?
Gs'nin 10 kisi rakipten gol yemesi beni cok sasirtti da. Acaba son hafta da reyting yuksek olsun diye mi boyle planlandi?
0
lapaz
(19.05.24)
Yooo. Galatasarayliyim, Fenerbahçe maça çok iyi calismis bir kere. Sonrasında okan buruk klasik olarak "gol yemeden değişiklik kurana aykiri" olayini yapti. Gol geliyorum diyordu.
70 dakika on kişi olan ekibe baktı sadece. Sonra klâsik gol yiyen önemli Maç okan buruk modunu açtı, kenarda tuttugunu sahaya attı herhangi bir taktık olmadan.
Hocayı sevsem de olay budur. Fenerbahçe çok çok daha üstün oynadi.

Dediğiniz bana Fenerbahçelilerin lig manipule ediliyor demesi gibi geldi. Futbolda böyle olaylar cok, olur yani.
0
logisticsmanager
(19.05.24)
hayır.

5-6 yaşımdan beri futbol izliyorum.

profesyonel olarak da işin içinde yer aldım farklı kademelerde.

taraftarların önemli bir kısmı akıl hastası. daha doğrusu konu futbol olunca deliriyorlar.

"lig temiz" diyemem ama öyle şampiyonluğu şundan alalım buna verelim filan öyle bir şey yok asla.
0
mark greg sputnik
(19.05.24)
Beşiktaş 10 kişiyken defalarca Fenerbahçe'yi yendi.
Bahsettiğiniz senaryo ütopya.
0
HellKeePer
(19.05.24)
Gs'liler bütün hafta 3 atacaz 5 atacaz diyordu. Derbilerde kim 3-5 atacaz diyorsa yenilip dersini alır. Bunlar kurgu değil murphy kanunları biraz. Neredeyse her sene görürüz bu tarz şeylerden.
0
ilgeru
(19.05.24)
Reyting olayını düşünüyordum ben de ama farkı biraz fazla açtılar o yüzden vazgeçtim. Evet, manipüle ediliyor o kesin ama 10 kişi kalan rakibine şut çekemeden kaybetmesi ile son haftaya heyecan bırakmaya yönelik bir manipülasyon yok. Konya maçına mı heyecan bırakacaklar? Bizim Fenerbahçe grubunda "acaba?" diyen 1 kişi bile yok mesela.

Bu arada sadece süper lig değil, alt liglerde de durum rezalet. Çok pis bahis dönüyor sanırım. 2. ligden falan videolar düşüyor bazen. Skandal.
0
nawar
(19.05.24)
ligde var avrupada var ama bu maç özelinde yok
0
paintov
(19.05.24)
hemde gözümüze soka soka var. bir takımın federasyonundan hakemine haftalardır nasıl ittirildiğini, nasıl kollandığını bütün dünya görüyor.

reyting işine gelince lig tamamen yayıncı kuruluşun istediği gibi oynanıyor. hiç ligin ilk haftası veya ikinci üçüncü haftası oynanan fb-gs maçı gördünüz mü? hep son haftalara konuyor bu maçlar. neredeyse tüm avrupa ligleri bütün maçlarını aynı gün aynı saate alıyor bizde buna bile zor izin veriyor yayıncı.
0
my fault
(19.05.24)
Gsnin oyunu bazı şeyleri gösterdi zaten, ts nin fb karşısındaki oyununa bak gs ye karşı oyununa bak. Hakemlere girmeye gerek yok
0
olaylar olaylar
(19.05.24)
kara paranın her yoldan aklandığı, devlet ile mafyanın içiçe girdiği, at izinin it izine karıştığı bir ülkede ligin manipüle edilmediğini düşünmek en kibar tabiriyle kerizliktir.
gs ya da fb taraftarı değilim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.05.24)
Bu lig onlarca yildir GS lehine manipule ediliyor zaten. GS Anadolu'dan puanlari toplayip sampiyon oluyor. 90lardaki derin devletten tut, Fetullah'a, son olarak AKP'ye surekli guc odaklarina biat eden, kedi gibi yanasip kendini sevdiren, yanak oksattiran kuluptur gs. GS'in Anadolu takimlariyla maclarini uyuklamadan izlemek imkansiz, rakiplerde ne bir hirs var ne bir mucadele. Play-off lafini duyunca zaten o yuzden cildiriyor GSlilar, play-off ve yabanci hakem laflarini duyunca duvarlari yumruklarlar sinirden. CUnku rakibini birebirde yenemeyecegini biliyorlar. Tum Anadolu'yu arkasina alarak, her zamanki gibi onun bunun ittirmesiyle kupa alabilirler ancak. CUnku bu ligde ayni topu oynamiyor ANadolu takimlari GS'ya karsi. En basitinden bu seneki SUmudica'nin, Ibrahim Uzulmez'i, Trabzon maclarini hatirlarsiniz. FB macinda taca itiraz ederken sinir krizi gecirip agizlarindan kopukler sacan adamlar GS maclarinda kulubede yatip uyukluyor mesela:)
0
freedonia
(20.05.24)
kim kimi manipüle etti? yazmak istediğinizi anlamak mümkün değil.

diyorsunuz ki, son hafta çok reyting olsun diye, gs'nin fb'ye yenilmesini istediler. yayıncı kuruluş ve federasyon bunu istedi. peki bunun için ne yaptılar? Fenerbahçe'nin yenmesi için Fenerbahçe'ye kırmızı kart gösterdiler. gs'li topçular da, hayır bize böyle bir talimat geldi, hakem fb lehine karar vermesi gerekirken bizim lehimize kararlar verip duruyor dediler ve bilerek atak yapmadılar. doğru mu anlıyorum?
0
co2s2
(20.05.24)
gs kendi evinde şampiyonluk kutlamak varken fbye yenilip bu sıkıntıya girmek istemez.
lig temiz değil dünya için böyle zaten.
0
mikahakkinen
(20.05.24)
(6)

bir haftadır oturarak çalışıyorum bağırsaklar mortingen mi?

duyurukullanıcısı
evden çalışıyorum ve getir falan filan derken bir haftadır evden çıkmadım, yemekler patates-tavuk vs. + her türlü abur bucur.bugün en azından bir 10dk yürüyeyim dedim ve karnım resmen reaktöre dönüştü sürekli bir guruldama ve gaz çıkışı mevcutbiraz düzene sokmak için ne yapmalıyım?
evden çalışıyorum ve getir falan filan derken bir haftadır evden çıkmadım, yemekler patates-tavuk vs. + her türlü abur bucur.

bugün en azından bir 10dk yürüyeyim dedim ve karnım resmen reaktöre dönüştü sürekli bir guruldama ve gaz çıkışı mevcut

biraz düzene sokmak için ne yapmalıyım?
0
duyurukullanıcısı
(18.05.24)
bol sıvı tüketimi. arada çorba için.
gün kurusu, kayısı kurusu yiyin :D
0
tabudeviren
(18.05.24)
hocam sağlıklı yaşama gayretinizi çok takdir ediyorum ama bence ya yediğiniz bir şey dokunmuştur ya da geçici bir şeydir. bir haftadır oturarak çalışınca bağırsaklar mortingen olsaydı benim 104 kere cenazemi kaldırmış olurlardı. bir hafta oturdu diye hiçbir sağlıklı insanın bağırsaklarına bi şey olmaz :)
0
mark greg sputnik
(18.05.24)
Sebze yemeyi Challenge olarak yap. Misal günde en az 5 farkli sebze meyve yiyeceğim diye.
Her yemekte sebze ve protein almaya çalış.
Sabahlari en azindan mobility yap. Misal tim anderson'un var böyle 10dk falan.
Evde calisiyorsan misal bir kettlebell ile armor building complex vs yapabilirsin. Olsun 15-20 dk haftada 3-4 gün.

Onkadar kısa sürede bir şey olmaz da uzun dönem sıkıntı.
0
logisticsmanager
(18.05.24)
Yürümeniz yeterli olacaktır heralde. Ya da en azından oluyor mu? Bugün yürümüşsünüz mesela, durum nasıl şu anda? Sorun daha çok mekanik gibi değil mi tarifinize göre? En güzel şekilde de beslenseniz böyle olurdu heralde. Yürümeye devam edin, sandalyede oturuşunuza da dikkat edin. İki büklüm oturuyorsanız öyle yapmayın, en azından ofisteki gibi yarı resmi durun. Gaz yapan şeyler de yediyseniz tuzu biberi olmuştur.

Şurada gaz sancısının nedenleri başlığında ilk sıradan vermiş hareketsiz yaşamı;

www.acibadem.com.tr
0
akhenaten
(18.05.24)
Düzene sokman için harekete devam et. Hareket etmek bağırsaklar için de iyidir.
Onun dışında günde 2 öğün ye, saatleri de belli olsun. Abur cubur falan gerek yok, öyle şeyler bazı akşamlar için gerekli. Bol doğal sıvı tüket, su olur, kefir olur, soda olur, çay kahve olur. Kahve çok içiyorsan bir o kadar da su içmeye gayret göster.

Bağırsaklar önemli meseledir, vücudun ikinci beynidir.
0
numlock
(18.05.24)
Bol sıvı,
Posalı yiyecek (sebze)
Kayısı, hünnap, erik, hurma kurusu (her gün 5'er tane bende çok işe yarıyor, 85kg)
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(19.05.24)
(11)

Hayatınızda kazandığınız en kolay para neydi?

sekizdokuzon
Merhabalar. Sene başından beri online eğitim veren bir şirketle çalışıyorum. Bir ay öncesine kadar YouTube kanallarında online dersler veriyordum, sonrasında video edit işlerinde yardımcı olmaya başladım. Branşımla alakalı çekilen videoları alt başlıklarına göre ayırıyorum ve dört videonun editi içi
Merhabalar. Sene başından beri online eğitim veren bir şirketle çalışıyorum. Bir ay öncesine kadar YouTube kanallarında online dersler veriyordum, sonrasında video edit işlerinde yardımcı olmaya başladım. Branşımla alakalı çekilen videoları alt başlıklarına göre ayırıyorum ve dört videonun editi için yaklaşık 1000 TL alıyorum. Bana göre, benim sektörümde bayağı kolay para klasmanında bir uğraş bu. Vicdanım sizlamiyor ama kendimi çok zorlamadan, erken kalkmadan, hoşlanmadığım insanlarla iletişim kurmaya çalışmadan hayatımı idame ettirecek kadar kazanıyorum ve bu beni inanılmaz hafifletiyor.

Siz en son ne zaman, hangi işi yaparken böyle hissettiniz? Ne kadar sürdü?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(18.05.24)
Ekim ortasında şirkete girip ciddi bir miktar yıllık performans primi aldım.
0
gabe h coud
(18.05.24)
zamanında çalıştığım bir şirkette 1-2 saat uğraşarak yaptığım ciddiye almadığım bir iş kategorisini, aynı sektörde freelancer çalışan bir arkadaşım benden müşterisi için istemişti, faturasını kendi adıma keserim parayı sana atarım demişti öyle anlaştık. yine 1-2 saat uğraştım ve o zamanın parasıyla maaşımın yarısından fazlasını almıştım.
0
nahtoderfahrung
(18.05.24)
2021'de epey büyük bir şirketin kurum içi eğitim videolarının metinlerini düzeltip 1-2 saatimi alan her metin paketi için 2000 lira alıyordum. Çok az işe çok iyi paraydı, işi yapan esas arkadaşın şirketle arası bozulunca benim de bozulmuş sayıldı :)
0
kobuzchu kiz
(18.05.24)
Kepçenin çalışmasını izlemek için para aldım. Tek işim buydu, oturup kepçenin kazı yapmasını izledim. Bence bu oyunu ben kazandım :D
0
akhenaten
(18.05.24)
15 senelik çıkamadığım izin paralarını s. s. vermeleri. su gibi geldi.
0
evimin paspasi
(18.05.24)
ortaokuldaydım. ben bu liseye giriş sınavına 2008'de girdim. o yüzden o aralık olmalı.

çok zengin bir arkadaşım vardı. kız ingilizce dönem ödevi tarzı bir şey için benden yardım istemişti, para da veririm demişti. uğraşmak istemediğim için uçuk bir meblağ sallamıştım, çok normal bir miktarmış gibi "tamam" demişti. yaptığım iş bir saat bile sürmemiştir. ingilizceyle arası iyi olmayan bir ortaokul öğrencisi için sıkıcı bir ödevden fazlası değildi. ben ingilizceyi hem seviyordum hem de iyiydi yani, çat çat üzerinde bile durmadan bitirdim.

yanlış hatırlamıyorsam 100 lira vermişti. şimdi baktım 2008'de asgari ücret 608 liraymış ki bu dediğim olayın 2007'de gerçekleşmiş olması daha muhtemel, sınav senesinde kimse öyle ödevle filan uğraşmıyordu çünkü. onu da geçtim yaşım 13 filan.
0
mark greg sputnik
(18.05.24)
1- bir roman çevirimi kitap basıldıktan birkaç sene sonra başka bir yayınevi almak istemişti. böylece bir çeviriyi iki yayınevine satmıştım. ikincinin parası havadan gelmişti.
2- spotify'da popüler olan bir listeme ücretle şarkı kabülü yapıyordum. bir dönem usd üzerinden güzel para kazandım. hala az çok geliyor bir şeyler.
3- pena'da entry'mi video yaparken ekşi sözlük para vermişti :)
0
sir gawain
(18.05.24)
banka promosyonu bence asiri havadan gelen bir para. online seminer izleyince full ek ders yatmasi da hakkindan fazla bi gelir. ama en cok bitcoinden kazanmisimdir o tatli donemde
0
ala09
(18.05.24)
Pandemide bir açıkhava avmsinden aylığı 3 bin TL'ye stand tuttum. 500 TL sini peşin verdim. 4 bin TL'lik de ürün koydum. Açıkhava avmsi olduğu için pandemide ve ardından çok iş yaptı. 350 bin TL ye yüzde 30 hisse vererek yatırımcı aldım. Bir sene sonra bir sene boyunca kazandığı 700-800 bin TL haricinde 1 milyon TL vererek hissesini geri verdim. Şimdi 4.5 sene sonunda 5 milyon TL'ye tamamını satıyorum. Stand zamanla mini dükkana donustu ama yılda 20 milyon ziyaretçinin geldiği bir yerin girisinde olmanın ve pandemide risk alıp tutmanın karşılığını misliyle aldım. 4.5 yıl boyunca kazanıp harcadigim paralardan hiç bahsetmiyorum. Kolay değildi çok yorucuydu ama aşırı karlı bir iş firsatiydi.
0
alimcgraw
(19.05.24)
Altcoinlerin birinden bir gecede araba parası aldım, tamamen şansına oldu.
0
mirty
(19.05.24)
Toplamda bir ya da iki saatimi alan, bazı metinleri birkaç kritere göre değerlendirme işi vardı, yaptığım işler arasında belki de en kolayı ve saat bazında en çok kazandıranıydı. Toplam iş için 3500 tl civarı almıştım iki yıl önce. Bir daha da gelmedi öyle bir iş:((
0
playing star again
(19.05.24)
(6)

Bu ülkede mutlu değilim

dedeminhirkasi
Burada yaşamak istemiyorum. İnsanlarından uzak durmak, oldukları yerde bulunmamak için çaba sarf ediyorum. Artık her şey gözüme batar oldu. Başka bir ülkeye gitsem yaşadığım sorunlar vardır mutlaka ama işte sevmeyince gözüme batıyor. Yani benim sorunum bu insanlarla... Burada kalmak istemiyorum hoca
Burada yaşamak istemiyorum. İnsanlarından uzak durmak, oldukları yerde bulunmamak için çaba sarf ediyorum. Artık her şey gözüme batar oldu. Başka bir ülkeye gitsem yaşadığım sorunlar vardır mutlaka ama işte sevmeyince gözüme batıyor. Yani benim sorunum bu insanlarla... Burada kalmak istemiyorum hocam ya. Adaletsizlikten, saygısızlıktan, köylü kurnazlığından, yalancılık, duzenbazlik her şey var. Hal böyle olunca istemiyorum abi burada yaşamak. Bu durumda da ne varsa beni strese sokuyor. Artik kendi kendime sokakta konuşur oldum sinirden stresten. Bir meziyetim de yok alıp başımı gitsem. Ne yapılır nasıl çıkılır bu işin içinden.
0
dedeminhirkasi
(17.05.24)
kendine ait suni bir dünya kuracaksın, toplumdan, toplumun dertlerinden, toplumun adaletinden, toplumun farkındalığından, toplumun insanlarından kendini soyutlayacaksın. bir anlamda hayata karşı "salla başı al maaşı" takılacaksın.
0
numlock
(17.05.24)
Kendine meziyet edin. Yoksa diğerlerinden bir farkın olmaz.
0
kaptan maydanoz
(17.05.24)
Hocam Yiğit Özgür'ün çok güzel bi karikatürü var konuyla ilgili :)
0
plutongezegendegilmi
(17.05.24)
kimsenin umrunda olmadığınızı fark ederek başlayabilirsiniz sanırım.

yanlış anlamayın ben de bu ülkede mutsuz olan bir gencim ama özellikle son birkaç yıldır bu trendden gerçekten sıkıldım. millet market videosu izleyerek kafayı yedi.

kaçabiliyorsanız kaçıp gidin abi. yoksa da kendinize görece izole, güzel bir dünya kurmaya çalışın.

bu dünya 20 yıldır yok. binlerce senedir tüm halklar ne eziyetler, ne problemler gördü. her şey tıkırındayken bir gün düşman saldırısıyla yok olan milyonlarca aile oldu.

kimse bize borçlu değil, kimsenin de umrunda değiliz.

sosyal medyanın pompaladığı bu "daha iyisini hak ediyorsun" saçmalığından sıyrılırsak mental olarak daha iyi bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.
0
mark greg sputnik
(17.05.24)
Bugün benzer hisleri iliklerime kadar hissettiğim bir gündü.
Devlet hastanesine gittim insanlar asansöre binmek için itip kaktı birbirini, otoparkta herkes kafasına göre bir yer bulup arabasını koyduğu için oto mezarlığı gibiydi çıkışı bulamadık. Doktor, başka doktorun hastasını ona verdiler diye söylenip sekreteri azarladı, hemşireler işlemden kaçmak için topu birbirilerine attı en son carladığım için bir tanesi yapmak zorunda kaldı.
Kontrol muayenesi için bekliyorken uzun yıllar önce kapı komşumuz olan bir teyze konuşmak istemediğim halde bunu sesli belirtmeme rağmen benimle konuşmaya çalıştı ve annemin ölümünden bahsedip bize çok üzüldüğünü falan söyledi klasik türk insanı draması. Niye böyleler bilmiyorum ama bir kesim ısrarla size geçmiş kayıplarınızı acılarınızı hatırlatıp üzüldüğünü alenen söylüyor. bunu yapanların çoğu yaşlı ama bu çabaları midemi bulandırıyor.

Bunlar bir gün içinde olanlar. Buna çocuğum olsa olacakları katınca kafayı yiyecek gibi oluyorum.
Buram buram ortadoğu. ama gitmek de uzak ihtimal. Çok izole bir hayat planlamamız lazım şimdiden nerede mümkünse orada. Gitmenin zamanı yok her an gidecek gibi hazırlanmak ve meziyet kazanmak gerekiyor. Em önemlisi dil. Mümkünse ingilizce dışında ikinci bir öğrenmek gibi gibi.
0
Kediyi üzdün
(17.05.24)
Neden mutlu değilsiniz? Biri karikaturu atabilir mi?
0
Kahvedesu
(18.05.24)
(20)

herkes yurtdışına mı gidiyor yahu?

mr.goodcat
son 20 duyuruya bakıyorum şöyle:Pasaport yenileme ve Almanya oturum karti?Macaristan Schengen vizesi. Randevu alınamıyor mu bu ara? Nedir durum?Amerika vizesiSchengen icin ucak rezervasyonuGüney amerika'ya seyahatAltunizade Vfs’nin otoparkı var mı?Yurtdışına Giderken Döviz BozdurmaKaradağ'da tek baş
son 20 duyuruya bakıyorum şöyle:


Pasaport yenileme ve Almanya oturum karti?
Macaristan Schengen vizesi. Randevu alınamıyor mu bu ara? Nedir durum?
Amerika vizesi
Schengen icin ucak rezervasyonu
Güney amerika'ya seyahat
Altunizade Vfs’nin otoparkı var mı?
Yurtdışına Giderken Döviz Bozdurma
Karadağ'da tek başına tatil
0
mr.goodcat
(14.05.24)
4-5 yıl once ben de böyle hissediyordum duyuruları okuyunca. Şimdi 2 günlük boşluk bulunca hangi ülkeye gitsem diye hesap yapıyorum :') thanks god. Özetle; evet ya, herkes geziyo global dünya...
0
abuzer
(14.05.24)
Altunizade Vfs’nin otoparkı var mı? hahahhahaha

Zengin kesim gidenler.
0
Kahvedesu
(14.05.24)
türkiyede tatil daha pahalıya patlıyor artık da ondan.
0
mister green
(14.05.24)
Tatil daha hesaplı oluyor. Mesela 2 hafta sonra arkadaşımın düğünü var antepte, dün baktım otellere eli yüzü düzgün oteller gecelik 2500den başlıyor. Bu bi de antep antalya falan da değil :D Kölnde aynı paraya 4 yıldızlı otelde kalıcam haziranda.
0
cassey
(14.05.24)
Cassey, uçak ve vize ne kadar?
0
Kahvedesu
(14.05.24)
ben yıllardır gitmedim. imkan da vardı sadece cesaret edemiyordum. bu sene kafaya koydum vizeli vizesiz neresi olursa gitcem. neden gitmeyelim ki? dünya türkiye ile sınır değil. gezip görmek lazım.
yeni yerler göremeden yıllarımız geçiyor. bu da bana artık boş geliyor. yurt dışına gidince en azından çalışmanın değeri anlaşılıyor.
0
jelly bear
(14.05.24)
yunanistan'da 6 gece tatil türkiye'de 2 gece tatille aynı para olduğu için gidiyoz:(
0
wild honey suckle
(14.05.24)
elbette ucuz değil de zengin olmak da şart değil


evet vize ve kur farkı var ama

burada 5 vereceğine 10 verip y.dışına gidebilirsin.

hatta kur baskısından türkiyede bazı yerler daha da pahalı.

hatta sırf görmüş olmak için gidenler de var,
herkesin tatil anlayışı farklı. kimi eyfel kulesini göreyim ama sabah getirdiğim zeytin peynirle karnımı doyururum akşam da mcdonaldsdan yer geçerim, kaldığım yer önemli değil zaten uyumaya gideceğim ucuz olsun diyenler de var.

bunun dışında parası olan da var.

ya da türkiyeyi gezmiş yeni yerler görmek isteyenler var.

sofyaya ucuz biletler var. 80 euro ya istanbul sofya var, sofya milano da 35 euro falan total 115 euro yaptı git gel. ya da istanbul viyana 135 euro.

gerisi sana kalmış kalacak yer yeme içme.

türkiyede tatil yapmak mantıksız demiyorum yanlış anlaşılmasın. ama amaç sadece y.dışı görmekse minimum harcama ile gayet de makul düzeyde yapabilirsiniz.

geçen sene arkadaşım istanbuldan otobüsle sofyaya gitti. oradan italyaya çok komik fiyatlarla uçtular.
0
jülsezar
(14.05.24)
dünyada seyahat eden kesim nüfusun yüzde 5 10 arası geri kalan kısım en fazla ülke içi geziyor. ekşiduyurudaki insan popülasyonunun vizyonuyla alakalı bu. buradakilerin çoğu geziyor. ağzı yüzü düzgün antalya otelinde yaz tatili 60bin tlden başlıyor. 4 gün rodos gezisi araç kiralama otel dahil tüm gider gelir ve çocuk giderleride dahil 900 euroya tatil yaptım. türkiyede tatil pahalı o sebepte var.
0
mikahakkinen
(14.05.24)
Biz yılda 4-5 defa gidiyoruz yurtdışı tatil daha ucuz
0
basond
(14.05.24)
yedigimiz tavuk +1 ve elbette bir de bircok seyde oldugu gibi birden fazla faktor var etkileyen. bence diger faktor ulkemiz insaninin sirf "yurtdisi" diye turkiye'de bakmayacagi tirtliktaki seylere tav olmasi. bu otel olur, yemek olur, tatil mekani olur vs vs. turkiye'de 10 uzerinden 7'lik seylerle avurpanin 10 uzerinden 4'luk seyleri kiyaslaniyor cogunlukla.

son olarak da herkes habire gidiyor ya ben gitmezsem ezik kalirim algisi olusuyor kacinilmaz olarak. bu trend eskiden de vardi tabii ama son donemde ortalama insana indi.
0
hot potato
(14.05.24)
Hak verdim. Cidden Randevu alınamıyor. adjsahdakj Sorsan kimsede para yok.

Şahsen kira vermediğim için tutarlı biçimde yurtdışına gidebiliyorum. Ayrıca çalıştığım firma sayesinde Ced indirimli bilet yan hakım var. Bundan dolayı izin mizin olduğu sürece paso yurtdışındayım.
0
put it in your appropriate place
(14.05.24)
hayır. sesi çıkan azınlığı duyuyorsunuz.

ben evde oturuyorum mesela. ben niye duyuru açayım? gidecek kişi ya bilgi ihtiyacından dolayı ya da kendini göstermek için bir şeyler sormak istiyor/sorma ihtiyacı duyuyor.

yani 95'imiz buradayız, 5 kişi gidiyor. duyuruyu açan da o 5 kişi haliyle. onun sormak için sebebi veya sorabileceği şeyler var çünkü. ben ne sorcam mesela? oturuyorum evde?
0
mark greg sputnik
(14.05.24)
parası olan gidiyor
0
nothing in my way
(14.05.24)
@kahvedesu 80 euro vize biletler git gel 5000'e almıştık kampanyayla pegasustan
0
cassey
(15.05.24)
Son 5 - 10 yıldır topluma ''yurtdışı'' pazarlandı şimdi neticelerini görüyoruz.
0
doharkoman
(15.05.24)
Dokarman, sal abi bizi xd tamam anladık seni, Türkiye cennet tamam. Seçim bitti işte, sonrakine şimdiden mi yatırım yapiyosun
0
abuzer
(15.05.24)
Karadağdır, macaristandır falan tam bir fakir özentiliği. Oraların insana katacak bir şeyi yok. Niye gidiyorlar vize alması kolay ve ucuz.

Mesela güney amerika.. güvenli değil. Ama vize alması kolay. Güney amerika'dan güney amerikalı bile kaçmak istiyor.

Türkiye ucuz ve güzel demiyorum ama israfa da karşıyım. Amerika'daki alım gücüne rağmen millet ikinci el eşya alıyor. Evinin odasını kiraya veriyor. Türkiye bu kafayla çoook fakirlik yaşar.
0
ferenc
(15.05.24)
@ferenc,
Karadag,Macaristan,Guney Amerika gezmesi en keyifli yerlerden.Ufku genis olan insanlar mutlaka buralari planlarinin bir parcasi yapar :)
0
turkuaz
(15.05.24)
@ferenc

vize alması kolay diye bir genellemeye katılmıyorum

budapeşte görülmeye değer bir şehir oraya gelmişken 3 saatte trenle viyanaya gidiyorsun. 1 gün de bratislavaya ayır (hatta yarım gün) 3 farklı başkent görmüş oldun.
viyanadan 4 saat trenle de pragdasın.
0
jülsezar
(15.05.24)
(33)

hayatim kaydi...

jacoba benzer jojuk
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okul
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okulum yemeğimi içmeğimi, ulaşımımı karşılıyor, üstüne bir de yılda 5500 euro harçlık veriyor. Part-time çalışsam da, maaşım aylık 1100 euro ve İtalya koşullarında bu çok iyi bir rakam. Her şey yolunda gibi görünüyor, değil mi? Aslında harika bir hayatım olması gerekirken, hiç bu kadar intihara yaklaşmamıştım. Bunun sebebi tamamen aç gözlülük, aşırı kazanma hırsı ve kumarbaz dürtülerim.

Hikayemi biraz geriye sarayım. 2020'nin sonlarında Ukraynalı çok güzel bir kız arkadaşım vardı, o bir dis hekimiyken ben hâlâ öğrenciydim ve bu zoruma gittigi icin ilk defa hayatimda gelir elde etmenin yollarını aramaya baslamistim. Korona krizini fırsata çevirip, online sınav ve ödev yardımı yaparak iyi paralar kazandım. Paranın tadını aldıktan sonra duracak değildim ya; nasıl daha çok kazanırım diye araştırmalar yaparken kripto paralarla tanıştım. İlk başlarda herkes gibi kaybettim. Saçma sapan al-sat işlemleriyle paramı eritiyordum. O sıralar kaldıraçlı işlemlerle tanıştım ve tüm yatırımımı kaybetmem sadece 10 dakika sürdü. Sonra oturup işin ilmini öğrenmeye başladım. Temel analiz, grafik analizi, haber analizi... Günlerce, haftalarca bu konularda kendimi geliştirdim. Bir yandan çalışmaya devam ediyordum. Yaklaşık 1000 dolar gibi bir sermayem birikince piyasaya yeniden girdim. Ama artık spot kesmiyordu, kaldıraçın zehrini bir kere almıştım çünkü. Mahvolmuş bir psikoloji, uykusuz geceler, istahsizlik ve hayalet gibi günler geçirdikten sonra, kaldıraçtan kazansam ne olacaktı ki? Sermayem yine erimişti. Sonra kaldıraçtan tövbe ettim, daha çok çalışıp bir süre sonra tekrar 1000 dolar civarı sermaye edindim. Spottan doğru yatırımlarla sermayemi biraz artırdım. Sonra gem coin avcılığına başladım ve doğru stratejilerle uzun vadede çok büyük kazançlar sağladım. Para arttıkça borsa dışına alıp araba satın alarak realize ediyordum. Prime zamanıma ulaştığımda yaklaşık 300 BNB'm ve 2 arabam vardı. Öğrenci halimle aylık en az 2 bin dolar harcıyor, lüks bir hayat yaşıyordum. Ta ki gem coin piyasalarında hacim ölene kadar. Fiyatlar kımıldamamaya başladıkça benim sabrım tükeniyordu ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu. Kaldıraçın zehri tekrar etkisini göstermeye başlayınca, kazandığım her şeyi yeniden kaybettim. Bir bağımlı gibi davranıyor, her kayıp sonrası telafi etme çabalarıyla daha da çok kaybediyordum. Her şeyimi kaybedene kadar durmadım tabii ki. Arabaları sattım, onları da kaybettim. Sonra yine tövbe ettim, biraz huzura kavuştum; okuluma odaklanıp mezun oldum ve İtalya'ya geldim. Burada her şeyin normal ve harika olması gerekiyordu ama ne maaşımdan ne de bursumdan tek kuruş harcayabiliyorum, çünkü bu bataklığa yeniden battım. Varlık içinde yokluk çekiyorum. Üstelik artık bankalar da bana çocuk muamelesi yapmıyor; 200 bin TL kredi kartı limiti ve 100 bin TL kredi bir anda veriliyor. Tabii ki onları da kaybettim. Sacma sapan igneler, binance botlari, girdigim islem yonunun tersine haber gelmesi hep beni buluyordu. Zaten hep oyle olurdu... Hep oyle derler...

Şu an borçlarım var. 5500 euro bursum yattığında borçlarımı kapatacaktım, ancak 5500 euroyu da kaldıraçla iki günde kaybettim ve borçlarım yüzünden ortada kaldım. Mecburen ailemle konuştum ve yer yerinden oynadı. Çünkü daha önce defalarca söz vermiştim ama kayıplarım hep kazandıklarımdan fazlaydı. Borçlara daha önce hiç bulaşmamıştım. Cok kotu durumdaydim. Canım annem altınlarını satıp borc verdi, kredi kartı borçlarımı ödedim. Artık sadece 11 ay kredi taksidim kalmıştı. Sadece 11 ay sıkıntıya katlanacaktım ve sonra her şey bitecekti. Ama dayanamadım; annemin ödediği borçlardan acilan limitle tekrar girdim ve yine kaybettim. Bu utancla yasayamiyorum

Şu an hiç param yok, yuklu borcum oldugu gibi duruyor ve artık aileme de söyleyemem. Hayalet gibi yaşıyorum, yemek yemiyorum, okula gitmiyorum. Bu utançla yaşayamıyorum ve intihar etmek istiyorum. Birkaç kez çok yaklaştım ama cesaretim olmadı. Ama yüksek bir yerden atlamak ya da kafama sıkmak gibi anlık fırsatlar elime geçerse, ne kadar düşünürüm bilmiyorum. Bunun sebebi, artık bir çıkış yolumun olmadığını düşünmem. Üç gün sonra maaşım yatacak, ancak kredi kartı borcum 165 bin TL, ek hesap borcum 35 bin TL, kredi taksidi 13 bin TL. Anneme de 65 gram altin... Bunları nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum, nasıl bir strateji izlemem gerektiğini de bilmiyorum. Henüz öğrenci olduğum için çalışma iznim 20 saatle sınırlı, o yüzden ek iş de yapamıyorum. Belki burada bana yol gosterecek yada motivasyon saglayacak birileri vardir. Hicbir sey cikmasa en azindan mevcut durumda en az aci ve izdirapla bu borclari nasil bir sistemle odemem en mantiklisi bununla ilgili bir plan onerisi sunacak olanlar vardir. Cunku ben isin icinden cikamiyorum... Muhtemelen beni aşağılayacak, küçük görecek, hakaretvari konuşacak insanlar da olacaktir. Onlara peşinen söylemek istiyorum, insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş. Umarım sizin başınıza gelmez. Kumar o kadar kötü bir şey ki, uyuşturucudan kötü. Allah düşmanımın başına vermesin.
0
jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Geçmiş olsun. Üzülmeyi kesip bunu bir hastalık olarak görüp tedavisine başlaman lazım.
0
parka
(09.05.24)
Ricky gervaisin dizisinde İntiharı bir çeşit süper güç gibi görünüyor istediğini yapıyordu. Bu vakte kadar istediğini yapmışsın kanki zaten, borç yaptın diye niye tribe sokuyorsun kendini. Hayatının dibini arıyorsan eğer daha yaklaşmış bile değilsin emin ol. Para alt tarafı ödenir. Bu noktada kumar bağımlıları yakınlardan aileden destek alır sonra ödemez, hala keyfine bakar. Kimisi de gider psikiyatriye tedavi görür, gider bankaya borçları yapılandırır. Şımarık kalmaya devam etmek de senin seçimin, ağlayıp intihar etmek de, yetişkin gibi sorumluluk almak da. Keyfine göre. Kimsenin umurunda değil açıkçası ailenden başka senin dertlerin. Yanımda olsan iki tokat atardım kendine gel diye. Benjm yerime sen yap
0
hasmetizm 2046
(09.05.24)
Sağlığına kavuşursan ödenmeyecek borç değil.
0
parka
(09.05.24)
kapatılamayacak büyük bir borcun yok, yapman gereken çok kolay ve çok açık bir şey var sadece, kaldıraçlı işlemlerden ve borçlarını kapatana kadar genel olarak investment'tan uzak durmak.

sonra da her ay ne kadar biriktirebiliyorsan sp500'e at.
0
king lizard
(09.05.24)
Yani üzülsem de hasmetizm'in direktligi size lazım gibi. Çünkü hastasiniz ve canım cicim olur halledilir ile olmaz sizin işiniz.

Burada kim size ne derse boş çünkü zaten bu yollardan 50 kere geçip 51.ye çıkış ariyorsunuz. 52 olmama ihtimali düşük. Bence olay borç nasıl ödenir değil siz nasıl hastaliktan kurtulursunuz, doğru soru bu olmali.

Borç ödenir, ben burada bunun kaç katı borcu olanlar okudum ki eski paralarlaydi. Ama siz duzelecek misiniz? Okuduklarimdan onu göremedim pek.

Okurken streslendim.
0
logisticsmanager
(09.05.24)
tedaviye basladim ancak bu uzun vadeli bir cözüm. zaten kaybedecek hic param kalmadı ve uzunca bir süre de olmayacak. borc gelirlerimin cok üzerinde nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum ama teşekkür ederim görüşleriniz icin.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Durumunuzu anlatan bir e-postayı yakınınızda hizmet veren psikiyatristlere gönderin.
5 yıl sonra ödemek üzere seans talep edin, yardım isteyin.

Profesyonel yardım almadan değişmeniz mümkün görünmüyor.
Bunun bir hastalık olduğunu kabul edin. Grip bir insan burnunun akmasını nasıl engelleyemiyorsa siz de kumarı engelleyemiyorsunuz. Bunu düşünerek sorumluluk hissinden kurtulun demiyorum, tedavi olmak için acele edin diyorum.

Maddi olarak altından kalkamayacağınız bir durum değil. İyileşince halledersiniz. Özellikle de Avrupa'da 3-5 maaşlık bir borcunuz var. Halledilir.
20-30 maaşlık borçlar bile hallediliyor, o kısmına çok takılmayın.
0
michael_knight
(09.05.24)
Bir tane sorunun var, başka da bir sorunun yok. Kumar bağımlısısın ve bundan kurtulana kadar ucu kumara çıkan her şeyi bırakmalısın. Bu tekrar ettiğine göre basit tavsiyelerle bırakabileceğin bir şey gibi durmuyor. Profesyonel destek alman lazım. Kumar bağımlılığı konusunda destek veren dernekler, kurumlar mutlaka vardır. Onları araştır.

Kumarı bırakabildiğin takdirde gayet güzel bir hayat var önünde. İntihar mintihar sakın düşünme. Çaresiz bir durumda değilsin. Kumarı bırakıp mevcut borçlarını eritmek için bir süre zorluk çekeceksin. Sonrası için mesleğin var, ailen var vs vs.

Kumarı bırak. Başka bir şeye odaklanma. Senin ana sorunun ailene karşı olan utancın, kendine karşı özsaygını yitirmen, bu borcu nasıl öderim derdi vs asıl sorununun komplikasyonları. Kumar bağımlılığı sorununu çözünce onlar da hallolacak. Kumar bağımlılığına odaklan.
0
perferil
(09.05.24)
olan olmuş, biz de gençken az bok yemedik. totalde borcun ne kadar delikanlı? her ay totalde ne kadar ödeme yapman lazım onu de sen bana?
0
numlock
(09.05.24)
Bir daha en ufak bahis, iddia dahi oynamayacagina dair kendine yemin etmekle basla ve asla oynama.
Yaz geliyor okulun bitmek uzeredir. Sana receteye mavi yaka, beden isi yaziyorum. Bulundugun ulkede bulabilirsen kacak gocek ya da Turkiye'de gunde en az 10-12 saat fabrika, insaat, mutfak isinde calisman lazim tatil boyunca. Ki hem helal yoldan para kazan ama asil onemlisi paranin, emegin degerini ogren. En buyuk terapi budur, odanda 4 duvar arasinda durur, surekli dusunur, stres yapip, pc'ye telefona gomulursen kafayi yersin. Isten geleceksin kafayi devirip sizacaksin, sonra ertesi gun 5'de kalkip gene isine gideceksin yaz boyunca. Bunu uygula duzelmezsen gene sorarsin.
0
freedonia
(09.05.24)
evet ozellikle ailemin de artik sabri kalmadi ve kahroldular. son kez yardim eli uzattilar ve bunda da onlari dinlemezsem bir daha onlara ulasmamam gerektigini ve artik benden vazgececeklerini soylediler. ben de son kez soz vermistim ama nasil oldugunu bile anlamadan kendimi kaybedip yine bu boku yedim. onlari da kandirmis oldum. artik kesinlikle soyleyemesem de bunun utanci ve kahri beni mahvediyor. ozellikle onlarin da ekonomik olarak iyi durumda olmadigini bildigim icin...
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
iki sey soyleyecegim. biri duymak istemeyecegin biri duymak isteyecegin.

1. kaldirac, coin falan zehir degil. maalesef o zehir senin icinde. hirsini, benligini tetikleyen boyle seylere karsi zaafin var. borctur odenir, biter ama yarin obur gun alkol, kumar, iddaa bagimliligi olarak geri donebilir. oncelikle bu hirsini, sevkini, enerjini dogru seylere kanalize etmesine ogren.

2. daha 27 yasindasin. gencsin. borc, harc, hatalar elbet yapilir. bunlar duzelmeyecek seyler degil. onunde kocaman bir hayat var. hala herseye sifirdan baslayabilirsin. her hafta kemoterapiye giren yada diyalize giren bir hasta oldugunu dusun. tatile gidemiyorsun, calisamiyorsun, gelecek plani yapamiyorsun, gunbegun eriyorsun. cok sukur oyle bir durumun yok. hersey duzelir.
0
dokunmakalbime
(09.05.24)
@numlock yazida da belirttigim gibi aylik 13k kredi taksidi odemesi, bu aya toplam 140k kredi karti borcu, 35k da ek hesap borcu var. gelirim 1100 euro.

@freedonia hocam zaten calisiyorum sabahin 6'sinda kalkip ise gidiyorum ama gelirim borclari kapatmaya yetmiyor.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Öncelikle diğer herkesin dediği gibi kumarı bırak. Sen yatırım adı altında kumar oynuyosun. Yatırım yapmak, paradan para kazanmak bu değil.

Psikiyetrik tedaviye ve psikoterapiye ihtiyacın var sanırım. Online psikolog dolu her yer.

Sen iyi ol her şey düzelir. Bu cümle sana ne kadar inandırıcı geliyo ne kadar samimi geliyo bilmiyorum ama ben çok samimi söylüyorum. Sen sağlıklı oldukça para kazanılır, ki sen gayet güzel eğitimli birisin.

Borçlar da gerçekten kendini bataklıkta hissedeceğin boyutta değil. Asla ödenmeyecek rakamlar değil.

Öncelikle kredi kartı ve nakit hesap borçlarını her ay asgari tutar ödeyerek ilerle. Kredi borcunu da bankayı arayıp yapılandır. ayda 13 bin değil de ayda 7-8 bin olacak şekilde vadeyi uzatsan daha iyi olur. borçlu olduğun bankalar Türkiyede değil mi?

Sen kumar oynamaktan kararlı bir şekilde vazgeçersen ve elindeki parayı sadece borçlarına ödemek için kullanırsan bu yolla ödeyebilirsin.

elinde ekstra para kalırsa onu da hemen bankadan gram altın almak için kullan. Bu arada annene vereceğin para da birikmiş olur. Yani elimde 100 euro kaldı hemen onu da katlamaya çalışayım deme sakın.

Zaten mezun olduğunda daha yüksek maaş alırsın. o maaşınla da yatırım danışmanlığı hizmetini profesyonellerinden alarak değerlendirirsin. sen kendi kendine yapmaya çalışınca kendini durduramıyorsun anladığım kadarıyla.

bir de bence kendine öğrenci bütçesi ile takılınacak ortamlar bul. mesela lüks mekanlara gitmeye çalışacağına öğrenci arkadaşlarınla öğrenci mekanlarında takıl. Gidip de saçma sapan insanlara özenme.

Kendini iyileştirecek olan sensin. Kendine bu kötülüğü yapmayı bırak. Önünde çok güzel bir hayat var bunun farkına var bir an önce ve kendine acımayı da bırak. zavallı falan değilsin. zaaflarını kontrol etmeyi öğrenmelisin sadece.
0
turuncu tonlarda
(09.05.24)
7 senedir kripto borsasının içindeyim, kazanırken yatırımcısın, kaybederken kumarbazsın..böyle iki yüzlü bir şey bu para, adamı vezir de eder rezil de.

sizin durumunuza gelelim, ne kumarbazsınız ne yatırımcısınız..sorun bağımlılık, dediğiniz gibi yatay seyreden piyasada volatileye alışmış bünye için durmak çok zor. bu kadar kaybın açıklaması da plansızlık olabilir sadece. bu plansızlığın sebebi de denildiği gibi içinizdeki zehir yani başka işle uğraşsanız da işin ucuna gidip batma noktasına getirecek, bu zehri yönetebilmenin yöntemlerini arayın +1

borç kısmı denildiği gibi halledilebilecek seviyede insanlar cep telefonundan aranmayla 15-20 maaş dolandırılıyorlar, asgari ücretle çalışmalarına rağmen beden gücüyle ödüyorlar.

kripto borsasında spotta kalabilmek için kaldıraçlı işlemlerde trade yapmak gerekebiliyor yoksa %15 karla spotu bozup büyük yükseliş kaçırılıyor. bunu yaparken de futures'da anaparanın %10'unu geçmeyecek bakiye bulundurmak, pozisyona futures bakiyesinin %20'sinden fazla girmeyek(likidite tutmak) ve yüksek kaldıraçtan(4x+) kaçınarak yapmak lazım, başlarda belki daha düşük yüzdelerle. ve tabii ki en önemlisi borç olmayan parayla yapmak.
0
gule gule
(09.05.24)
Öncelikle hayatınızın kaydığı yok endişelenmeyin.

Ancak upuzun yazınızın hiçbir yerinde "bu sorunumla ilgili olarak bir uzmana başvurup terapi süreci başlattım" gibi bir şey göremedim.

"Ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu." demişsiniz. Siz bir şey kazanmaya ya da geleceğinizi kurtarmaya çalışmıyorsunuz. Siz kumar da oynamıyorsunuz, oyun oynamak gibi bir niyet göremedim ben. Siz sadece heyecan peşinde koşuyorsunuz. Şu an yaşadığınız bu çöküntü bile sizin için bir çeşit heyecan anlamına geliyor olsa şaşırmam. Finansal piyasalar kazansanız da kaybetseniz de bir "zehir" değil. İsterseniz yastıkla adam boğabilirsiniz. Bu yastığı tehlikeli bir şey yapmaz, sizin davranışınız tehlikeli olur. Sizin yaptığınız daha çok sosyal medyada gökdelenlere tırmanıp, binaların çatılarında sağa sola atlayarak video çeken insanlarınkine benziyor. Ancak ekstrem sporlarla uğraşan insanlar için ölüm-kalım çok daha somut bir kavram olduğu için muhtemelen onlar sizden daha tedbirli ve eğitimlidir.

Çok açık konuşacağım, normalde insanlar çok sık şekilde birilerine bir psikiyatri uzmanına danışın diye öneri veriyor ama sizinki böyle sıradan bir senaryo değil, bu kapsamda düşünmeyin.

Gidip bir psikiyatriste danışın. Bütün bunlar hiç normal değil, sözü uzatmanın çok anlamı yok. Hayatınızın kaydığı falan yok, ancak eğer bu durumu bir psikolojik bir rahatsızlık olarak görüp önlem almazsanız kayacağı kesin. Şu aşamada çözülmeyecek bir sorun yok.
0
akhenaten
(09.05.24)
Şirketinizden avans isteyebiliyorsanız borçlarınızın bir kısmını yatıştırabilir ve ödeme yaptıkça limit düşümüne giderek süreci toparlayabilirsiniz. Kredi taksidiniz aylık ücretiniz karşısında çok bir meblağ değil. Borcunuz rakamsal olarak büyük değil fakat öğrenci bir insan için hayli fazla. İntiharı aklınıza getirmeniz bile saçma bu durumda. İntiharın arkanızda bırakacağı enkazı düşünün sizi seven insanlar için. Yakın bir arkadaşınız varsa durumu iyi olan ufak miktarda kısa vadeli borç alarak ailenizi haberdar etmeden üstesinden gelebilirsiniz. Bankalarınızı arayarak adres değişikliğini yapın ve ailenizin olduğu adres olmadığına emin olun bu durumda aileniz haberdar olmaz ve sizi daha kötü bir buhrandan uzak tutar. 1 seneye kalmaz ben bu düşünceye nasıl kapılmışım diye hayıflanırsınız. Hayat böyle maalesef. Ben 26 yaşında -560bin ile başladım hayata ve şu an + olarak çok daha fazlasına sahibim. Riskli işlerden uzak durun yaptığınız şey ile aylık kazancınız 20bin euro olsa bile aynı durumu tekrar edersiniz. Bir uzmandan destek almayı en önceliğiniz yapın. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değiyor.
0
odiyus
(09.05.24)
Bu kadar okuduktan sonra cidden milyonluk borçlar var sandım. Bahsettiğiniz borç ödenmeyecek bir şey değil. Tabi öncelikle bir şekilde tedavi falan olmak ve tekrar bu işe girmemek. Sonrasında her türlü ödenir. Benim mevcutta daha fazla borcum vardır, evliyim ev geçindiriyoruz üstüne. Aramızdaki tek fark kendi işimi yapıyor olmam ama son 3 ayda 2 asgari ücret tutarında para kazanabildim, ama bir şekilde çeviriyorum. Napayım borç yüzünden hayatımı karartacak değilim. Kimse paramı ver diye canımı almayacağına göre, bir şekilde öderim ben de. Ama öderim her türlü geç de olsa. Sizin durumda en büyük sıkıntı mevcut alışkanlığınız. Onu bıraksanız ve kendinize artık yapmayacağınıza dair güvenseniz, borçlar bir şekilde ödenir. Bankalar kimsenin peşine tetikçi takmıyor borç yüzünden. En fazla 3-5 sene bankalardaki siciliniz kötü görünür o kadar.
0
pianeta
(09.05.24)
Borcun ödenmeyecek bir şey değil. Farz et ciddi bir rahatsızlığın oldu ve tedavisi için bu borçları yaptın.

Gerçekten ciddi bir rahatsızlığın da var ancak aldığın bu ders ve travma iyileşmenin başlangıcı olabilir.

Borsa denilen saçmalığı siktir edip elle tutulur emtialara, her şeyden önce de kendi yetkinliğine yatırım yap. Kazandığın parayı borçlarını kapatmak için kullanırken bir yandan da her gün kendine bir yatırım yap örn. dil öğren ya da derslerine çok daha fazla yoğunlaş ya da bir yetenek edin.


Paradan para kazanılmaz. Para mal ve zaman edinmek için kullanılan bir mediumdur.

Benim yaşıtlarım zamanında finansal okuryazarlık (çok önemli bir yetenektir, kesinlikle edin.) konusuna dalıp sonra borsa oynamaya başladı. Paradan para kazanırlarken ben kendime yatırım yaptım. Çok para biriktiremedim evet ancak şu an yurtdışında çok uluslu bir şirkette astronomik maaş ile çalışıyorum. Yurtdışında yaşıyorum ve vatandaşlık yolundayım. Borsacı tayfa da istanbul'da ev kredisine girmiş. Ben burada 2. arsayı nereden alsam diye bakıyorum. :) Paran ve borcun seni tanımlamaz yeteneklerin, prensiplerin önemli. Para gelir gider.
0
ThomasJefferson
(09.05.24)
Şu kadarcık şey için intihar mı edilir? Aslında hiçbir şey için edilmez de, abartılacak bir durum yok. Annen zaten o borcu geri istemez, isterse de süresiz bir borç almışsın, 3 sene sonra ödesen yine problem olmaz. Varsın bankalar da haciz göndersin, ne yapabilirler, canını mı alacaklar ki sen zaten ondan da vazgeçmişsin?

Az para alsan ya da TR'de olsan farklı iş bul derdim ama gayet iyi yerdesin, burada kalıp devam etmen lazım. Daha yüksek ücretli iş bulman ya da gerekiyorsa git akşamları kaçak çalış, bulaşıkçılık yap, yerleri süpür ne gerekiyorsa yap derim ama anlaşılırsa oradan şutlarlar seni, bu yüzden otur ayda kaç TL ödeyebilirsin onu hesapla, kiranı, mutfak masrafını ayır, geri kalan para ile kartlarının ve kredinin asgarisini öde ama en önce bunları öde ki cebindeki parayla yine saçma sapan işlere bulaşma. Üstüne faiz biner ama yine de biter o borç. Ama tabii ki bir daha o kaldıraçlı işlemlere bulaşmaman lazım, bunun için destek alman lazım.

Utanılacak bir durum yok, bu bir hastalık, kimse de bu yüzden seni aşağılayamaz. Sıkıntılı 2-3 seneden sonra bu günlerini hatırlayıp gülersin.
0
Tutkun
(09.05.24)
@pianeta @tutkun hocam 10 yil once karti alirken babamin da imza attigini hatirliyorum. babama bulasirlar diye korkuyorum. o zaman intihardan daha kotusu olur benim icin
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
dostum geçmiş olsun ama diğer arkadaşlara katılıyorum, senin yapman gereken tek şey eline geçen parayla oynamayı bırakmak. yavaş yavaş düze çıkacaksın, çıkarsın. belli ki kafası da çalışan bir adamsın. yeter ki hırs yapma, kumarı bırak, cebine giren paraya göre yönetmeye çalış hayatını. eğer bir noktada "ulan böyle yaşanır mı" dersen kendine şunu sor: çok kazandın, çok lüks yaşadın, her şey çok iyiydi, madem öyle niye bu noktaya geldim?

"bırakamıyorum" diyorsan kesinlikle profesyonel destek al çünkü kumar bağımlılığı az buz bir şey değil. utanacak, sıkılacak bir şey yok. hastaysan eğer hasta olduğunu kabul edip tedavi yoluna gireceksin.

saydığın miktar hele ki avrupa'da yaşamaya devam edip euro üzerinden kazanırsan inan kapanmayacak borç değil. kapanmamayı geçtim görece rahat kapatırsın yani, yeter ki cebine giren parayı RİSKLİ İŞLERLE arttırmaya çalışma.

intihar etme. sen kendi hayatını kendi yanlışlarıyla bozmuş genç birisin. yaşadığın utancı, mutsuzluğu anlıyorum, buna saygım var ama öyle 50 yaşında çoluğunu çocuğunu sokaklara atmış ve onlarca insanın ahını almış biri değilsin en azından bak. kendin düştün, kendin çıkarsın. sen eğer bu yola girer, borçlarını yavaş yavaş kapatmaya başlarsan zaten ailen de çok mutlu olacaktır eminim. annen senden yarın 65 gram altın istemeyecek. ama onlara ihtiyacı varsa bile senin düzgün yaşaman, yavaş yavaş taşları yerli yerine koyman onu mutlu eder. ya hepsini geçtim olm intihar diyosun, düşünsene, sence annen "iyi oldu paramızı yiyodu şerefsiz" deyip senin ölümüne sevinecek mi?

sen de biliyorsun şu an sadece çıkmazda olduğun, utandığın için böyle düşünceler içerisindesin. hayatının geri kalanında bu borcundan ÇOK DAHA FAZLA para kazanabileceğini de, kendini de aileni de toparlayabileceğini biliyorsun.

ailen şu zamana kadar zaten senin yanında durmuş. onlara sarıl, kendine gel, kumar gerçekten durduramadığın bir hastalık haline gelmişse tedavi gör.

senin farkında olabileceğin üzere en başta bu büyük deliği kapatman lazım. gelen para kumara, kaldıraca, coin'e gitmeyecek abi. şu kısmını bir hallet hele. emek edip çalışarak para kazanma konusunda sorun yaşayan biri değilsin belli ki, o yüzden bu deliği kapattığın zaman alıp yürürsün, her şey yoluna girer.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
bazi yorumlar beni mental anlamda gercekten cok etkiledi. acikcasi bu postu acarken hic bu kadar yapici yorumlar beklemiyordum. sonucta kumar borcu edip bunu kapatabilmek icin anasina altinlarini sattirip onunla tekrar kumara giren bir adamim. bunun yuku de bana bir omur yeter heralde.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
noteri dolandırıp üstüne mal geçireni, iddaa bağımlılığından çalıştığı bankayı dolandıranı, kumarda söylemesi ayıptır eşini masaya koyanı çalıştığımda yer de gördüm. bunların hepsi bağımlılık tedavisi gerektiren durumlar. senin de artık profesyonel yardıma ihtiyacın var. bu dünyada temiz kalmak en zoru. ben hiç bir insan görmedim çalışarak zengin olsun.

yaşayacağın hayatı yaşamışsın, artık durup tedavi görüp bir yerden gtü toparlamaya başlamalısın.
0
mikahakkinen
(09.05.24)
Babanız ne için imza attı tam olarak bilmiyorum ama banka tutup da sizin borcunuzu babanızdan istemez.
Ama şu olabilir evet: bankanın telefonlarını açmazsanız aile bireylerinizi arayabilirler. Ben daha önce çok da büyük olmayan bir meblağdan dolayı icralık olmuştumi kara listeye girmiştim. En son banka köydeki dedemlerin evini aramış. Ne alaka, nerden buldular, neden orayı aradılar bilmiyorum tabi. Annem babam varken tutup da orayı aramak garipti, ama aramışlardı ulaşamıyoruz kendisine diye. Onun dışında iletişimde kaldığnız sürece banka sizi atlayıp ailenizi aramaz ya da para istemez.
0
pianeta
(09.05.24)
gabe h coud
(09.05.24)
Tedaviyi uzun vadeli bir çözüm olarak görüyorsanız geçmiş olsun, tedavi olmak istiyor musunuz? Önce buna bir karar vermelisiniz.
Hiç endişe etmeyin , bu mutsuzluk hali bir yerden para bulup borçlarınız bir bölümünü ödediğinizde , tekrar kumar oynadığınızda geçecektir. Bir yerlerden para bulmaya çalışın, tek çözüm bu mutlu olmanız için.
0
peri harfler narla
(09.05.24)
Valla Allah etrafındakilere sabır versin kendin etmiş bulmuşsun üzülme çözüme odaklan aman aman çözülmeyecek bir para değil tedavi olmaya bak+1

Haşmet+1
0
basond
(09.05.24)
Ysiniz genc.Bu hatalar normal.Onemli olan hatalardan ders almak
0
turkuaz
(09.05.24)
Kumar bir hastalıktır iradeli olun uzak durmayın tövbe edin hayatınızdan tamamen çıkarın kumardan kimse kazanmaz bu size beyninizin oynadığı bir oyun. Beyninizin ödül mekanizmasını değiştirip kumar yerine başka bir şey koymalısınız ya da bu güdünüzden bastırmalısınız. Başa çıkamayacak kadar iradesizseniz tedaviye başlayın. Para ödenir zararın neresinden dönerseniz kardır. Hayatınızdan kumarla ilgili her şeyi çıkararak başlayabilirsiniz. Gerekirse farklı bir yere taşının.
0
doharkoman
(10.05.24)
Yorumlara baktım da, "üzülme, ödenir" tarzı yorumlar yaşanan süreç içinde iyice anormal hal alan bir durumu basitleştirmek normalleştirmek gibi ele alınmış sanki.
Oysa daha ihtiyatlı düşünme gayreti içerisinde olmak lazım.

Zamanla gittikçe daha fazla risk ve borç içine girmenin temelinde aile gibi bir yerlerden maddi destek alma hususunda güveninin olduğunu düşünüyorum.
Kısaca,
- evet bu dertlerim borçlarım var ama şuradan/şunlardan zaten karşılarım.. gibi bir düşünce ile hareket ediyoruz sanırım.
Eşin veya ailenin yardımını hazırdaki bir bonus gibi görüyoruz.

Oysa yapılması gereken, tammen kazanma hırsı içinde risk alarak uçurumun başından aşağı doğru bakmak değil, uçurumun başından da uzak durmak olmalı.

Ömrümde dolar almadım,
borsa, kripto para işlerine girmedim, kredi kartım yok, masada kumar hayatımda da olmadı. Bankanın bir kaç ay sonra vereceği maaş promosyonunu bile şimdiden belirleyeceğim fakir ailelere paylaştırmayı düşünen asgari ücretli biriyim.
Başkasının aldıklarına yaptıklarına trend de de takılmam.

Maddi kayıpları derinden yaşadıktan sonra aldığımız nefesin bile değerinin farkında olmalıyız.

Maneviyata ağırlık ver.
Kazanmayı, tamamen yaşamın amacı olarak düşünme.
Başkalarına destek olmayı da öne al.
Fiziki manada alım satım işleri herhalde sana çok daha uygun olur.

Ayrıca böyle borçlar veya arkası karanlık sözde ticari işler için değilde hastalık vs hayati durumlar için hiç dokunmayacağın bir birikimin kenarda fiziki altın olarak dursun.

İntihar mı? O da çözüm değil.
İntiharla sadece bu dünyadan uzaklaşıyorsun belki ama diğer taraf daha fena.
Kendimizi düzeltmeden, ahirete gitmenin ne anlamı var?
0
diyecevaplandı
(10.05.24)
Hasmet +1

Kripto ve benzer konular disinda kaldiracli isteme benimde cok kayiplarim oldu.

Kredi ve kredi karti borcu ailemin paralarini kaybettim.

Bu bagimliliklarin ailemini cok uzuyordur oncelikle.

Bedava peynir fare kapaninda olur sozunu avuc icinde dove yaptir.

Kolay para kazanma hirsi seni bu hale getirmis.

Bulundugun konusma geldigine gore akilli adamsin. Var olan borcununda 1-2 senede odersin.

Bu enflasyonist ortamda zamanlar TL borcun eriyecektir.

Fakat bu yaptigin sacmaliklara bir son verdigin surece.

Bu enerjini farkli konular yogunlastir.

Ben yaklasik 3 senede borcumu bitirmek uzereyeyim. Bu enflasyon sayesinde odedigim taksitler devede kulak kaldi.

Ticarete yogunlastim. Maasli bir iste calismak istemiyorum.

Kendi projelerim var. Bunlari nasil gerceklestiririm bunun yollarini arastiriyorum.

Emir cumlelerime lutfen takılma sabah sabah afyonum patlamadı henuz.
0
kaiserr76
(10.05.24)
sende öyle bir irade var ki, tekrar yükselirsin.

sorunun olduğunu kabul etmiş olman zaten en büyük adım. bundan sonra tıbbi/profesyonel destek alman iyi olur.

vent etmek istersen yaz. konuşuruz.
0
janderzel zartanyan
(10.05.24)
(15)

Bu İnsanın Maddi Durumu İyi Mi Sizce?

french lover
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?Yaş: 32Tecrübe: 9 yılMeslek: Makine mühendisiSektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)Maaş: 95.000 TLMal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TLBorç: YokBirikim: YokEvi:
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?

Yaş: 32
Tecrübe: 9 yıl
Meslek: Makine mühendisi
Sektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)
Maaş: 95.000 TL
Mal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TL
Borç: Yok
Birikim: Yok
Evi: Kirada oturuyor (8700 TL kira)
Medeni durumu: Bekar
0
french lover
(08.05.24)
iyi. birikim ihtiyacı hissediyorsan başlayabilirsin ama bu ülkede pek işe yaramaz. her ay en fazla 1-2 çeyrek altın arttırabilirsin o kadar.
0
numlock
(08.05.24)
Birikimi hiç yoksa parayı savuruyordur ve eksiye düşmeye yakındır.

Alınan paranın çokluğu değil, nereye harcandığı mühimdir.
0
diyecevaplandı
(08.05.24)
iyi degil. sahip oldugu tek sey araba o da yerinde deger kaybeder, masraf cikarir, zaten benzin pahali. yani mal varligindan ziyade aylik bir gider kalemi aslinda :)

araba alip giderlerimi artirincaya kadar 9 yilda ekstra gelir olusturacak seylere yatirim yapardim. hisse senedi olur, imkan varsa ev ama onu almak büyük kalem. imkan dahilinde olmayabilir.

3 net maas zaten nakit para olarak kalmali acil durumlar icin. bazilari bunu 1 yil yapiyor.

isini kaybetse borc icinde. yeni is bulana kadar bir soluklanamaz her ay ödemesi gereken bir sürü kalem var ve ekstra gelir yok. o yüzden iyi degil. yoksa 2 milyon da güzel para gayet.
0
robert bosch
(08.05.24)
buna iyi degil demek icin %1'lik kesimde olmak lazim. gayet iyi. birikim yok denmis de araba da birikim sayilir.

maas turkiye sartlarina gore gayet iyi. gecen forddaki muhendisler 50 bin lira aliyoruz diye sikayet etmiyor muydu? makine muhendisi sirket kurmadigi surece turkiye'de fazlasini zor alir zaten.

bence ortalamaya gore epey iyisin.
0
bohr atom modeli
(08.05.24)
Maaş tabi ki ortalamaya göre iyi çünkü 32 yaşında ve savunma sanayinde çalışıyor.

Ama şunu açıkça söylemek gerekir eğer 7-8 senedir çalıştığını varsayarsak bu ortalama üstü maaşa bu birikim az. Çünkü savunma sanayi yıllardır ortalama üstü maaş veriyor hatta eskiden uçurum daha yüksekti. Şayet öyle bi durum yoksa gayet iyi durum.
0
Mcfly
(08.05.24)
Mcfly +1
Bu soruya cevap kişinin kac senedir bu tarz maaş aldığına bağlı. Ben de savunma sanayi maaslarindan haberdarim ve her zaman üst seviyelerdeydi. 9 yıldır burada calisiyorsa birikim olmamasi kötü yani ya da ev işine ucuz kredi zamani girmemis olmasi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
İyi. Bu da soru mu şimdi? Neden geç kalsın arkasından atlı mı kovalıyormuş? Araba satılıp yatırım olarak değerlendirilebilir (ama bu toplumda gereksiz bir araba sevdası var saçma bir şekilde statü simgesi olarak görülüyor)
0
doharkoman
(08.05.24)
Şimdi gördüm 3 senedir savunma sanayinde olduğunu o zaman normal/iyi yani. Bundan sonra daha iyi gider, bu yaslardan sonra asıl paralar kazaniliyor (genele bakarsak tabiki kesin uç örnekler vardir).
0
logisticsmanager
(08.05.24)
bu arkadasa araci satip biran once bir ev almasini oneririm.
simdiden bir tane 25lik sevgili bulsun, 5-6 sene sonra da evlenebilir. 35'den once evlenmesin.
0
cooperr
(08.05.24)
Her ay eline geçen paranın (yolda bulduğu dahil) %10 u ile birikim ve yatırım yapmayanın,

Şu an itibariyle, aylık geliri / 10 X ay olarak çalışma hayatı = kadar birikimi olmayanın,

ve finansal okuryazarlık eğitimi olmayanın

bu günlerini çok yanlış olarak geçirdiğini düşünüyorum ben.

Not: Arabaya yatırım denir mi konusunda tereddütüm var. O zaman cep telefonunada mı yatırım diyeceğiz?
0
Mirket
(08.05.24)
Maddi durumdan bahsederken maaştan ziyade ne kadar birikim yapılabildiği esas konu olur sanırım. Maddi durum diyoruz sonuçta.

Atıyorum bir şirketin maddi durumu hakkında konuşurken bile ne kadar kâr ettiği ettiği konusu kârını ne kadar verimli kullanıyor olduğu kadar önemli değildir. Ortalık yüksek kârlarla batan şirket kaynıyor.

Hayat hep aynı değil, her an her şey değişiyor. Şu an çok yüksek maaşlarla çalışıyor dahi olsa ertesi gün ne olacağını bilemez. Sağlık sorunları, işsizlik, değişen ekonomik şartlar, çalıştığı sektörde değişen şartlar bu kişiyi şimdiki durağan döngüsünden çıkarabilir.

Birikim yoksa ve konu maddi durumsa bence bu kısmı en önde vurgulamakta fayda var.

Bu kişi birikim oluşturabilecek bir maaşa sahip. Maddi durumunu düzeltmek bu durumda bu kişinin seçimine bağlı. Bence bunu yapsın. Aksi takdirde kendisinden çok daha düşük maaşla çalışan birinin kendisinden daha iyi bir maddi duruma sahip olduğu bir noktaya ulaşması çok olası.

Tek başına araba bir yatırım değil. Yatırım konusunda en çok tekrarlanan en temel şeylerden birisi "bütün yumurtaları aynı sepete koymamak" eğer o arabaya bir şey olursa bütün birikim duman olur uçar. Evet şu an ülkede birikim oluşturmak ve bunun değerini koruyabilmek daha zor ancak zor demek gereksiz demek değil. Zorluk ve imkanlar farklı bir konu ama birikim kavramı farklı bir konu. Keşke zor olmasaydı, ama zor. Bana sorarsanız ekonomik olarak daha stabil bir ülkede birikimin önemi şartların daha fırtınalı olduğu yere göre daha az olurdu.
0
akhenaten
(09.05.24)
En azindan 1+1 ev almasi lazim. Zor bi orta yaslilik bekliyor kendisini
0
halk
(09.05.24)
millet asgari ücret ya da bir tık üstüyle bile azıcık da olsa birikim yapıyor. bu maaşla eviniz ve birikiminiz yoksa kötü. ya da mesela 2 milyonluk araba yerine 1 milyonluğa binip 1 milyonla da arsa vs. alınabilir. parayı kötü yönetiyorsunuz.
0
candide
(09.05.24)
abi şöyle söyliyim,

yaş: 29
tecrübe: günü kurtarmak için çalışıyor, herhangi bir uzmanlığı ya da "kariyer" basamaklarını tırmanmada işe yarayacak tek bir gün yok
meslek: yok
sektör: dil/edebiyat (çimenlere uzanıp şiir okuyorum)
maaş: 15 bin (resmiyette işletme sahibiyim, asgari ödeme zorunluluğu yok)
mal varlığı: 200 dolar (dayımdan alcam, borcu var)
borç: 30 bin
birikim: yok
ev: iki ev arkadaşıyla kalıyor (iki ev arkadaşı olduğu sürece 5000 lira)

***

diyeceğim o ki herkesin temposu farklı ve herkes için "daha fazla şeye sahip olabilirdi" diyebiliriz ya, bunun gerçekten sonu yok. yanlış anlama halime bak şükret diye söylemiyorum, zaten şu durumdaki birisi herhangi bir yetişkin için muhatap bile değildir ama sen iyi kötü tecrübe sahibi işinde gücünde bir adamsın belli ki.

yalnız ayda 95 bin kazanıp 8700 kira ödesem ben bile birikim yapardım, onu ekleyeyim. o kısmı enteresan geldi. hani borç filan olsa neyse dicem ama borç da yokmuş. 95 bin lirayı nasıl yiyosun her ay yav.

kısacası bence maddi durumun iyi hatta döviz bazında bile sağlam kazanıyorsun, DÜNYA GENELİ için orta-üst sınıf sayılır bunlar ama para akmaya devam ettiği sürece. bi ev bi şeyler olsa daha iyi olurdu sanki, yapılabilir de.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
95.000 lira maaş ve 9000 lira gibi bir barınma gideriyle bir birikiminiz olmaması normal değil. 1. Dünya ülkesi ortalaması maaşı alıp 3. Dünya ülkesinde birikim yapamıyorsunuz. Harcamalarınızı kontrol etmeniz ve bu maaş skalasında her ay en az 1000 dolar kenara koyabilmelisiniz.
0
denizgonen
(09.05.24)
(10)

yanlışlıkla tava kapağını vakumladım, yetkililerden yardım bekliyorum

mark greg sputnik
tencerede bi şeyler pişiriyordum, kapak olarak üstüne tavanınkini kapattım. daha küçük. yani tencerenin içine girdi kapak, içindekilerin üstünü kapatıyordu sadece.yalnız zalımey CUK oturdu. sıcaklıktan dolayı da kavanoz kapağı gibi yapıştı tencereye. şu an tencerede yemek mahsur. ben açım. tencereyi
tencerede bi şeyler pişiriyordum, kapak olarak üstüne tavanınkini kapattım. daha küçük. yani tencerenin içine girdi kapak, içindekilerin üstünü kapatıyordu sadece.

yalnız zalımey CUK oturdu. sıcaklıktan dolayı da kavanoz kapağı gibi yapıştı tencereye. şu an tencerede yemek mahsur. ben açım. tencereyi de kullanamıyorum. çok aç olmasam gülmekten altıma yapıcam. dünyanın en saçma şeyi.

kavanoz olsa yanından bıçak sokuyorsun pssst diye havası gidiyor filan ama bu hayvan gibi tava kapağı, hiçbir şekilde yerinden oynatamıyorum. zaten hasbelkader çekebilsem patlayacak gibi duruyor.

soğuyunca belki düzelir diye buzdolabına koydum ama mantıken içerideki hava hiçbir yere gitmeyecek? yoksa soğuyunca düzelir mi?

mis gibi tencereye içindekilerle birlikte veda mı edicem şimdi, mümkünse yemeği de kurtararak nasıl bir alternatif düşünebilirim?

iki kulptan tutup asılmak vs fayda etmiyor bu arada, yok yani, insan gücüyle çıkacak bir kapak değil. zaten kendi kulbu da hakka yürümek üzere, elimde kalır biraz daha zorlarsam
0
mark greg sputnik
(05.05.24)
güncelleme: arkadaşlar soğutmama rağmen hiç bana mısın demeyince büyük bir eşeklik edip sinirle sağlam bir geçirdim kapağa. patladı. 25 yerimden yaralandım ama hepsi sıyrık boyutunda. bi ekmek arası yapıp yiyecektik, final destination'lık oluyoduk az daha. RABBIM HEPİMİZİ KORUSUN.
0
🌸mark greg sputnik
(05.05.24)
Gecmis olsun. Bir daha olursa tencereyi isitirken kapagi sogutmayi deneyin (ustune buz koyup vb).
0
sertac akin
(05.05.24)
Tencerenin hava alaması lazım. Kapağın tutulduğu yeri kendinize doğru çekerek çevire çevire vidasının atmasını sağlamayı deneyebilirsiniz.
0
orangesandsea
(05.05.24)
Şu yöntemle başarıya ulaşan da birkaç kişi de var sanırım.

www.youtube.com
0
orangesandsea
(05.05.24)
Benim başıma birkaç kere geldi. Ben sadece bir kere yaptım ama benden başka eşim, kızım, eve gelen yardımcı hanım, ablam filan da hep aynı şeyi yaptıkları için artık bu işin uzmanı oldum. Çözüm aslında hepimizin bildiği bir fizik gerçeğinde ısınan materyal genişler, soğuk olan / soğutulan daralır / dar kalır:
Tavanın altını açıyoruz, tava ısındıktan SONRA kapağın kenarlarına buzları bir ayda koyup kapağı ufak ufak çekiştirmeye başlıyoruz.

Geç olmuş cevabım ama aklınızda olsun.
0
SiyamkedisiZorro
(05.05.24)
Soğutursan daha beter yapışır.

Şu an soğumuşsa ocağı son ayarda aç tencere anlık olarak hemen ısınsın. Bu sayede tencere genleşir kapak soğuk olur. Hemen kapağı bıçakla ayırmaya çalış.
0
sevilen progressive türkücü
(05.05.24)
Güncellemeyi yeni gördüm. Geçmiş olsun. Metal çember yok mu kapakta? Yani tencerede kapağın hiçbir parçası kalmadı mı?
0
sevilen progressive türkücü
(05.05.24)
teşekkür ederim.

hocam ilk olarak görüntü şuydu,

imgur.com

patladıktan sonraki hali,

imgur.com

fırlayan parçalar,

imgur.com

vücudumda ufak tefek kesikler haricinde bi şey yok, belki psikolojiktir bilmiyorum ama sağ gözüm hafiften sapıtmaya başladı gibi, patladığı an oraya bi parça girdi gibime geldi. hiç hastaneye filan da gitmedim, şansıma fırlayanlar genelde çok küçük parçalardı.

az kalsın ölüyordum yav, hala şokunu atlatabilmiş değilim.

yani havanın içeride sıkıştığının ve hayvan gibi vurmanın muhtemelen felaketle sonuçlanacağının farkındaydım ama bilmiyorum neye güvendim, bi an çat diye vurdum öyle. hakikaten verilmiş sadakam varmış, yan sürüyle kavga etmiş aslan gibi her tarafım yara bere oldu ama iyi geberip gitmedim.
0
🌸mark greg sputnik
(05.05.24)
geçmiş olsun.

artık gerek kalmamış ama, kapağın kulbunu sola çevirip gevşeterek vidasından sökseniz vida deliğinden hava alıp vakumu çözülmez miydi acaba?
0
kibritsuyu
(05.05.24)
Geçmiş olsun, gözü ihmal etmeyin, bir baktırın mutlaka
0
efx
(05.05.24)
(7)

Hosteslik zamanla yok olur mu?

chicha_v2
Hizmet sektörü kolay kolay bitmez gibi geliyor ama kardeşim üniversiteyi bitirdikten sonra hostesliği zorlamak istiyor. Besyo okuyor, fiziği iyi, İngilizce temeli de var, sınav için biraz çalışması gerekecek. Önemli mi bilmiyorum ama cinsiyeti erkek. Parası hala birçok mesleğe göre iyi. Her zaman bo
Hizmet sektörü kolay kolay bitmez gibi geliyor ama kardeşim üniversiteyi bitirdikten sonra hostesliği zorlamak istiyor. Besyo okuyor, fiziği iyi, İngilizce temeli de var, sınav için biraz çalışması gerekecek. Önemli mi bilmiyorum ama cinsiyeti erkek.

Parası hala birçok mesleğe göre iyi. Her zaman boş zaman olmasa da birçok yeri gezme şansın oluyor. Gençken yapılabilecek mesleklerden biri.

Olumsuz yönleri stresli, yorucu, bayram seyran vs. yok her zaman çalışıyorsun ama çoğu iş böyle bir yandan.

Ne dersiniz?
0
chicha_v2
(04.05.24)
Hosteslik, hayata başlamak için güzel bir meslek. Bir süre para kazanmak için, macera olsun diye veya bir yer görevine sıçrama tahtası olarak yapılabilişr.

Ancak, hava yolculuğu yapmak, sürekli jet lag yemek zaten yeterince zorken, düzensiz plansız programsız bir yaşam ve insanları koşulsuz memnun etme zorunluluğu haddinden fazla yıpratıcı oluyor.

Kardeşiniz hostesliği amaç değil, araç olarak düşünsün.
0
Mirket
(04.05.24)
Kabin memuru arkadaşlarla devamlı muhattap olan biri olarak naçizane tavsiyem şudur ki dissendium ve Mirket’e kesinlikle katılıyorum. Detaylı sorularınız varsa cevaplayabilirim.
0
pilot monitoring
(04.05.24)
Hosteslik değil kabin memurluğu.
0
ThomasJefferson
(04.05.24)
olmaz desek yalan olur bkz pandemi. ama su an normal kosullarda hayir. bir suru kabin memuru taniyorum herkes bir sekilde halinden mutlu
0
ala09
(04.05.24)
bunu bilen adama nobel verirler hocam. millet senelerce yazılım diye kafa ütüledi. şimdi yapay zeka yüzünden yazılımcılar eşek muamelesi görüyor (yazılımcılık bitti demiyorum, sonuçta bu programları yazan adam da yazılımcı ama "herhangi bir yazılımcı"nın kıymetinin azaldığı gerçek).

normal şartlarda hostesliğin yakın vadede bitmemesi lazım. sonuçta uçaklar uçmaya devam edecek ve o uçaklarda personele ihtiyaç var. ama ne kadar mantıklı ve güzel bir kariyer tercihidir, tartışılır. şartları çok zor. çok düzensiz. evsiz barksız kafasına estiği gibi yaşayacaksa yine iyi tamam ama o da bir yerden sonra sıkıyor, hep genç kalmıyoruz.

şu anki ekonomide hosteslik hedefleyen birine açıkçası "yapma" demem şahsen. yiğit özgür karikatüründeki gibi millet hakikaten aç çünkü. iyi bir işin varsa, para kazanıyorsan ne ala... ama yaşanacak hayat mı? bilmiyorum.

bir de "stresli, yorucu, bayram seyran yok her zaman çalışıyorsun ama çoğu iş böyle" demişsin ama değil. yani evet piyasa korkunç ama gece 12'de de olsa çoğu işte evine geri dönüyorsun geceleyin. hosteslerin böyle bir lüksü yok.
0
mark greg sputnik
(04.05.24)
Zamanla yok olur ama o zamana daha var. Emekli olana kadar hosteslik yapsa, kariyerinin en az yarısı sorunsuz geçer. Sorunsuz derken yok olma konusunda diyorum. Yoksa mobbingi, düzensiz hayatı, yıpratması vs. başka konu. O devam eder.
0
nawar
(04.05.24)
uçakların pilotsuz uçmaya başlaması hostessiz uçmaya başlamasından daha olası. Çünkü teknoloji gelişse de insan aynı insan, insanlara yardım edecek servis yapacak ve sorunlu durumlarda müdahale edecek birileri lazım.
0
nhk ni youkosu
(05.05.24)
(3)

Etek altı görüntü çekmenin suçu nedir?

the sound and the fury
Cinsel Tacize mi giriyor ve acaba cəzası nedir. Latin Amerika da bununla ilgili sayfalar var adamlar bu kadar rahat ülkede bu sapıklığı yapıyorlar ama sanırım orada ceza yok. Bizde durum nedir?
Cinsel Tacize mi giriyor ve acaba cəzası nedir. Latin Amerika da bununla ilgili sayfalar var adamlar bu kadar rahat ülkede bu sapıklığı yapıyorlar ama sanırım orada ceza yok. Bizde durum nedir?
0
the sound and the fury
(27.04.24)
Hukukçu değilim

Özel hayatın gizliliğinin ihlali deği midir direkt ?

Şikayete vs tabi olabilir belki
0
jülsezar
(27.04.24)
cezaevinde tecavüze uğramak
0
6 kere uctum 7 kere dondum
(29.04.24)
bi şeyin internette bulunması onun yasalara uygun olduğu anlamına gelmez, ona bakarsan yasal olmayan ne içerikler var internette. dünyanın en geri kalmış ülkesinde bile en azından yasalar nezdinde etek altı çekimin yasal olduğunu hiç ama hiç zannetmiyorum.
0
mark greg sputnik
(29.04.24)
(16)

Sizi hungur hungur aglatan film/ler

lapaz
Neler?
Neler?
0
lapaz
(23.04.24)
Grave of the fireflies
0
ya volna
(23.04.24)
mar adentro.

ilk kez 15-16 yaşındayken izlemiş, yarısına bile gelmeden "ulen engelli halinle bile karı kız etkileme peşindesin" diye kızıp kapatmıştım ahaha.

sonra ama işte biraz yaşlanıp çelikten yapılmadığımı fark edince, etrafımda bazı insanların benzer durumlar yaşadığını görünce, benim de üç dakika sonra engelli olmayacağımın garantisi olmadığını anlayınca... çok fena vurdu.

kaldı ki filmin teması zaten "engelli adam var, ölmek istiyo"dan ibaret değil, çok şey bulabilir her insan kendinden.

koskoca adamım, gerçek anlamda bir sürü peçete harcayıp salya sümük aralıklı olarak belki bir saat ağlamıştım bu filmde.

***

ikinci olarak "idi i smotri" ama eğer tarihe, ikinci dünya savaşı'na merakınız yoksa gerçekten önermem. ben kahvaltı yaparken savaş videosu izleyen biriyim, bu film psikolojimi bozmuştu. çok kaliteli ama çok ağır. hollywood'un tırt kahramanlık hikayelerine karşı isminin de söylediği gibi "gel ve gör" neymiş savaş diyor. çok fena.
0
mark greg sputnik
(23.04.24)
hachiko
0
hakmut
(23.04.24)
sanırım en son the broken circle breakdown’da hüngür hüngür ağlamıştım.
0
sir gawain
(23.04.24)
Babam ve oğlum. Hanıma da altyazılı izlettim "manyak misin ya böyle film niye izlenir üzücü" dediydi. Katılıyorum.
0
logisticsmanager
(23.04.24)
Manchester By The Sea
Babam ve Oğlum

Bu iki filmi ne zaman izlesem ağlarım, iki filmin de ana mevzusu ortak aslında.
0
blue rebel motorcycle club
(23.04.24)
titanic (kücükken)
prayers for bobby (lisede)

alttakiler 20+ yaslarinda

unsere Mütter, unsere Väter
dedemin insanlari
The Boy in the Striped Pyjamas
hachiko
selvi boylum, al yazmalim
castlevania (dizi ama olsun)

ben kücük bir diaylogdan bile aglayabilirim. günlerce onu düsünebilirim. öyle bir mallik :D
0
robert bosch
(23.04.24)
Field of Dreams
0
heritage
(23.04.24)
ucurtmayi vurmasinlar
0
cooperr
(23.04.24)
Train De Vie
Life is Beautiful
Aslan Kral
Dizi olarak da this is us... ne ağlakmışım ya :)
0
charbiel
(23.04.24)
The Cure (1995)
0
EasyTiger
(23.04.24)
dünyanın ortasında aşk için ağlıyorum
0
basond
(23.04.24)
Precious (2009)
Ağlamaktan mahvolmuştum. Bence dünyanın en üzücü filmi.
0
michael_knight
(23.04.24)
Uçurtmayı vurmasınlar
Canım kardesim
Kız kardeşim Momo
Babam ve oğlum
PS i Love you
0
alimcgraw
(23.04.24)
(bkz: incendies)
0
rentts
(23.04.24)
Gönül yarası. Ne filmdi be..
0
halk
(24.04.24)
(15)

Doğum günü ritüelleriniz var mı?

fraise
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam g
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.

Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam güzelce giyinir, kendime çeki düzen veririm ( Corona döneminde sokağa çıkma yasağı olduğu halde sabah uyanıp süslenip puslenmis, öyle oturmustum). Bir de her sene kendime pahalı ama almayı çok istediğim bir kitap varsa onu alırım.

Eşim ve kardeşim ise tam tersidir; doğum günlerinde pasta bile alsak hoşlanmazlar.


Sizin nasıl? Sadece kendinize özel yaptığınız şeyler var mı?
0
fraise
(17.04.24)
yaş pasta ve kola djfjdfdk. doğum günümde özellikle yaptığım bi şey yok ama küçük de olsa pasta ve kola isterim. kimse almıyorsa kendim alırım. pastasız ve gulasız doğum günü düşünülemez. anca "iki yudum kola içersen öleceksin" filan denmesi lazım. diğer 364 gün içmesem bile (ki içerim) doğum gününde pastayla kola şartı var. yoksa yeni yaşıma girmiş saymam kendimi.
0
mark greg sputnik
(17.04.24)
Mark Greg Sputnik, ay evet. Pasta önemli, ben de kimse bana almazsa yine gider alırım ve yerim o pastayı.

Kolayı da küçükken doğum gününden doğum gününe alırdı annem eve, sanırım bende de kola-pasta çağrışımı var bu yüzden.
0
🌸fraise
(17.04.24)
Sabah kalkar guzel bir muzik acarim, mumlarimi yakarim.
Ya kahve alirim ya kahve yaparim.
Genelde disarda oluyorum dogum gunumde ama evde de 1 kadeh raki veya 1 bira icerim.
Kendime kucuk ya da buyuk mutlaka bir hediye alirim.
0
mor oje
(17.04.24)
Yediğime ve içtiğime hep dikkat ederim ama doğum günümde salıyorum :)) Bir de sabah kalkar kalkmaz süslenmeye başlıyorum. Doğum günüme de az kalmış, soruyu görünce aklıma geldi :)
0
rock n roll
(17.04.24)
Doğum günü yaklaşan herkesin şimdiden doğum günü kutlu olsuun! Benimki de yarın. Bu soru da oradan aklıma geldi zaten :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
her sene annem arayıp kutlamasa yemin ederim unutuyorum :) pasta kesmeyi oldum olası sevmem. sanırım kutlamayı 11-12 yaşlarında bırakmıştım. o zamandan beri hep toplum dayatması gibi geliyor :)
0
e mice
(17.04.24)
Hiç yok. Ama bu sene 30 olduğum için ve özel bir yaş olduğunu düşündüğüm için kutlamayı istemiştim. Yaptırmak istediğim bir pasta vardı ama gecesinde bir arkadaşıma hastanede refakat ettiğim için yapamamıştim. Doğum günümde ise yeni tanıştığım bir arkadaşla baklavaya mum dikerek kutladım.
0
Amaranta ursula
(17.04.24)
Benim de bu pazar :)

Ben doğumgünümü çok seviyorum ya. Çocukken ocak ayı gelince doğumgünüm yaklaştı diye heyecanlanırdım, büyükler dalga geçerdi; koca adam oldum hâlâ ocak ayını görür görmez nisana az kaldı :))) oluyorum ahdhdhd

Direkt bir rituelim var mı emin değilim ama ailemin, arkadaşlarımın hatırlaması ve kutlaması hoşuma gidiyor mutlu oluyorum yani çocukça belki ama 15 senelik arkadaşımın yazdığı dgko mesajı bile beni mutlu ediyor ahahah

Pasta şart değil benim için ama gün içinde şapşal şapşal dolaşıp mutlu oluyorum takvime falan bakıp, öyle geçiyor yani doğumgünüm :)
0
nundu
(17.04.24)
Mobildeyim kusura bakmayın, sizin ve dissendium'un doğumgününü kutlarım ayrıca ^^
0
nundu
(17.04.24)
Şimdiden doğum günün kutlu olsun Nundu! Ay ne kadar çok bahar çocuğu varmış duyuru'da :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
çok hatırlayanım ve kutlayanım olur. şirketime ve evime çiçekler gelir. o gün jilet gibiyimdir ve enerjik olurum. bir kaç yerde doğum günü pastası kesilir. sadece bir çatal alırım. ben yemem, millet şişkot olsun :P

kendime mutlaka hediyeler alırım. genelde koşu ve müzik konularında olur. airpods max, nike alphafly next gibi. mutlaka kıyafet de alırım. annem altın verir :P

doğum günü için yıl başı gibi resolutions yazarım.
0
gabe h coud
(17.04.24)
Her doğum günümde ben de özeniyorum giyimime. Muhakkak dışarı çıkıyorum sadece kahve içmek yemek yemek için olsa bile. Yıllardır yalnız kutluyorum. Pek kabullenemesem de hep bi beklentim oluyor, ama gerçekleşemedi yıllardır. Özel bi jest bi sürpriz bi şey.. neyse eve dönerken küçük bi pasta alıp bir mum dikiyorum, ailemle video call yapıp üflüyorum. Aslında üzüyor bu kısım, artık yapmak istemiyorum. Umarım yalnız kutladığım son doğum günümdür geçenki.

Edit: doğum gününüz kutlu olsun :)
0
nic cage
(17.04.24)
Hayır hatta geçen sene doğum günüm olduğu aklıma gelmedi hanım söyleyince hatirladim =d benim umursadigim bir şeyler yaptığım haniminki. Misal ritueli ailesinin ve ikizinin yaninda olmak o yüzden her sene o dönem tatil + çilekli turta.
0
logisticsmanager
(18.04.24)
Doğum günün kutlu olsun @fraise. Sağlıklı,mutlu, huzurlu yıllar sevdiklerinle birlikte. Bugün doğum günün olduğunu dün yazmıştın duyuruna gördüm ama bilerek kutlamadım gününde kutlamak için :)
0
rock n roll
(18.04.24)
Mutlu yıllar :)

Ben doğum günümü arkadaşlarımla ve sevgilimle o gün kutlamıyorum. Kendimi gezmeye çıkartıyorum. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine ve tatlısına kadar yiyip İstanbulda belirlediğim bir turu yapıyorum. Pastamı da pera otel altındaki cafede yerim.

Sevdiklerimle olan kutlama da gece çıkma, pasta üfleme değil (sevmem) daha cok beraber vakit geçirelim modunda oluyor.
0
jazzabel
(18.04.24)
(19)

Hayatınızdaki en mutlu anların kaçı sporla ilgili?

nundu
Öyle çok aşırı fanatik, futbol/basketbol vs ile yatıp kalkan holigan biri değilim, ama şimdi hayatımdaki en mutlu 10 an listesi yapsam aklıma gelen örneklerden minimum 3-4 tanesi spor dünyasından olaylar. Yani öyle mutsuz bir hayatım da yok ya da çok boş beleş de yaşamadım şimdiye kadar neyse ki ama
Öyle çok aşırı fanatik, futbol/basketbol vs ile yatıp kalkan holigan biri değilim, ama şimdi hayatımdaki en mutlu 10 an listesi yapsam aklıma gelen örneklerden minimum 3-4 tanesi spor dünyasından olaylar. Yani öyle mutsuz bir hayatım da yok ya da çok boş beleş de yaşamadım şimdiye kadar neyse ki ama hayatta yaşadığımız olaylar anlık mutluluktan ziyade süreç gibi olduğu için "en mutlu an" kategorisine girecek spesifik olayların sayısı o kadar fazla değil gibi.

Bununla ilgili meşhur bir alıntı da vardı, Nick Hornby diye aklımda kalmış ama futbol kitapları yazan başka birine de ait olabilir, işimde gücümde çocuk sahibi adamım ama hayatımın en mutlu anlarının çoğunda futbol var gibi bir sözdü.

O yüzden mesela futbol vs takip etmeyen, spor dünyasına uzak kişiler için bunun yerini dolduracak bir şey var mı diye merak ediyorum bi yandan da. Messi'nin 2022 dünya kupası şampiyonluğu mesela hayatta en çok mutlu hissettiğim iki üç andan biri net olarak benim. Hele bi Arjantinli için falan tahayyül edemiyorum. O yılların birikmişliğini atan anlık mutluluk hali biraz zor yakalanacak bi şey gibi geliyor ki zaten futbolu futbol yapan da bu tabii.
0
nundu
(16.04.24)
Sayılır mı bilmiyorum ama yoga yapıyorum, burgularda çok iyiymişim hocam söyledi. Çok iyi düzeyde esneğim. Hatta bunu geliştirmeye çalışıyorum.
0
rock n roll
(16.04.24)
Futbolseverlik ayrı bir olay. Bence ayrıca incelenmesi gereken bir olgu. Başlığı spor ve mutluluk üzerine açmışsın. 14 yaşımda Tae Kwon-Do yla başladım spora, hayatımın hiçbir evresi sporsuz geçmedi ve bana aşırı mutluluk vermiştir.

Sen spor severlik deyip Arjantini de işin içine katıp milli duygularla bezemişsin ama iki tane Tae Kwon-Do cu ya da halterci Dünya Şampiyonu kızımızın ismini say desem sayamayacağını tahmin ediyorum.

Dediğim gibi Futbol seyri severlik ayrı bir olgu. Futbol hakemlik eğitimim de var, lisans almadım gerçi. Ayrıca Beşiktaşlıyım derim de şu an kalecisi kim bilmem. 20 yaşımdan sonra Hiçbir maçın 90 dakikasını baştan sona seyretmedim. Asla da hayatımda bir mutsuzluk ya da eksiklik hissetmedim.
0
Mirket
(16.04.24)
eğer sporu kendim yapmıyorsam, hayatımdaki en mutlu anlarım listesine almak aklıma bile gelmez.
0
co2s2
(16.04.24)
başlığı spor diye açmamın nedeni, oraya futbol yazarsam basketbol, tenis, voleybol sevenleri dışlama durumu. Mesela geçen yaz voleybol avrupa şampiyonluğumuz da benim top 50'ye girer. Nadal'ın kazandığı son Avustralya açık yine girer, basketbolda 2010 dünya şampiyonası sırbistan maçını da yazarım. Bunlar beni inanılmaz mutlu eden anlardı. Olimpiyatları her sene düzenli takip ederim ama olimpiyatlarda aldığım keyif, bu anlık mutluluk peakleri gibi değil. O kadar benimsediğim olimpik sporcu hatırlamıyorum.

Ezberden birkaç tekvandocu sayabilirim, dünya şampiyonu halterci kızımızı haberlerde gördüm ama ismi aklımda değil ama bunun soruyla ne alakası var çözemedim. İkisi de aşırı ilgili olduğum sporlar değil, ben tüm sporlarla çok ilgiliyim iddiasında bulunmadım. Ama mesela 1988 olimpiyatlarında hayatta olsam belki naim'in şampiyonluğuna da bu kadar sevinecektim ya da muhammed ali'nin dövüşlerine yaşım yetse o da bu listeye girecekti.
0
🌸nundu
(16.04.24)
Mutlu hissettiğim anlarin hepsinde olaylarin oznesi benim, aktif bir roldeyim ve ekran karsisinda degilim.

Herhangi bir sey izledigim herhangi bir an benim icin cok mutlu kategorisine kolay kolay giremez. Mac izlemek gibi aslinda benim bir sey yapmadigim, sadece izleyicisi oldugum bir an bana o tatmini saglamaz, saglamiyor. Benim hayatta daha buyuk mutluluklarim tatminlerim var.

Hayatinda futbol olmayanlar senin yasadigin bu hissin yerine bir sey koyma geregi duymuyor olabilir. Cunku bir seyi izlerken olaylara gostedigin pasif sevinc aslinda insan hayatinda cok buyuk bir yere sahip degil, izledigin bi filmi sevmek gibi.
Kendimle alakali mutlu oldugum onca sey var. Izledigim bir seyden mutlu olmak bunlarin en kucugu. Spor yapmak bunlardan biri. Ama izlemek degil.
0
zimbirik
(16.04.24)
ne kadar mutluluğum varsa hepsinde galatasaray’m var.
0
baldan kaymak
(16.04.24)
iki ama ikisini de cocukluguma bagliyorum, bugun olsa etkilemez yani.

1- raikkonen'in f1 sampiyonlugu, sandalyeden araba vites tabaktan direksiyonla tum sezon her yaris 70 tur beraber suruyordum. 12 yas.

2- ilhan mansiz'in altin golu, 7 yas.
0
gule gule
(16.04.24)
2008 ya da 2009'da sanirim 3-2 biten efsanevi türkiye cek cumhuriyeti futbol maci haric hicbiri :) o da 14 yasinda falan oldugum icin o zaman.

linki buldum
www.youtube.com

insanin fatih terim fonuna giresi geliyor. cidden güzel macmis. 3-2 öne gectigimizde volkan in rakibi ittirip kirmizi kart almasi ise tam bizlik olmus.
0
robert bosch
(16.04.24)
%70'i. galatasaray ve milli takim.
0
buenosdias
(16.04.24)
Amator olarak Muaythai ve boks kasiyordum. Bi gun bi uyusturucu saticisi bana saldirdi ve adami dovmustum. Arkasina bakmadan kacmisti o gun insanlar beni tebrik etmisti fena mutlu oldum
0
Zetnikov
(16.04.24)
10' da 3-4 fln vardır heralde - ki ben anlık mutluluklardansa biraz daha sürekliliği olan huzurlu olma duygudurumunu daha çok tercih ediyorum.

Fenerbahçe Euroleague şampiyonluğu ilk aklıma gelen.


Sporla ilgili en mutlu olduğum anların da çoğunda Fenerbahçe basketbol takımı var.
0
kumandanim
(16.04.24)
neredeyse hepsi.

ben spor aşığı bir adamım ama fanatik değilim, kültürel açıdan çok kıymetli bulduğum bir olgu spor. aynen senin dediğin gibi, arjantin şampiyon olduğunda yaşanan o mutluluk bambaşka bir şey. yahut şampiyonlar ligi maçlarının olduğu günün sabahında uyanmak ve milyonlarca insanla o aynı kıpırtıyı hissetmek, dünya kupası'na üç gün kalmışken nijerya'dan tut polonya'ya kadar onlarca ülkede çocukların aynı heyecanı yaşadığını bilmek... bu çok ucuz (hatta ücretsiz) ama yine de inanılmaz güzel bir deneyim.

benim için çocukken de böyleydi bu. babam pek eve uğramazdı, star tv'de sabri ugan'ın sesiyle şampiyonlar ligi maçlarını anamın dizinin dibinde, battaniyeye sarınıp izlerdim. saf mutluluktu resmen. lech poznan'ın şov yaptığı dönem, 2011-12 olması lazım, kar altında oynanan bi maç vardı, sanırım salzburg maçıydı. o zaman polonyalı bi kız arkadaşım vardı poznanlı, ben FM'deki kariyerlerimden dolayı lech'i zaten çok seviyordum. o maçın oynandığı akşam bizim orada da kar yağıyordu. totomu sobaya verip bilgisayardan izlemiştim.

keza altı yıl kadar önce çok alakasız bi şekilde pazar günü öğleden sonra izlediğim bi holstein kiel maçı vardı almanya 2. liginde. patates kızartması ve sosis almıştım marketten. saat öğleden sonra 2-3 gibi. keyfim yerinde. kiel'in stadyumu kutu gibi minicik çok sevimli zaten, izlerken bile huzur doluyor insan. böyle hani her şey tam denk gelir de çok iyi hissedersin ya, transa geçmiş gibi keyifli ve saf bi 90 dakikaydı benim için.

yani anlayacağın işin içinde illa "kazanma" olmasına bile gerek yok ya. f1'de 2021 sezonunun son turu olsun, arjantin'in dünya kupası şampiyonluğu olsun, kura çekimleri olsun, akşamüstü dışarıda tatlı tatlı hafif bi esinti varken oturup dünya kupası maçı izlemek olsun... kendi hayatıma, hayatımdaki insanlara, şahsi başarılarıma yönelik beş tane mutluluğa karşılık sporla ilişkili 55 tane vardır herhalde.

artık tabii pek imkan olmuyor ama nhl play-off'larında gece boyu buz hokeyi izleyip sabah 6'da periyot arasında doğan güneşi izleyip cuvaret içmek, maç bitiminde yatağa uykulu ve mutlu girip AYU GİBİ uyumak...

ben spor tutkum olmasa yüzde yüz balici filan olur ve çok erken ölürdüm ya.
0
mark greg sputnik
(16.04.24)
Sıfır (0). Takım tutmuyorum, hiçbir sporu özellikle takip etmiyorum. Kendim de spor namına fitness ve yürüyüş/koşu yapıyorum, yaparken iyi hissediyorum ama sıralamaya girmez :D
0
akhenaten
(16.04.24)
Kendimi desteklemek için bir cevap daha yazmak istemezdim ama şimdi aklıma geldi,

Hayatımızda bir mutluluk ölçüm cihazı olmadığı için iki an arasındaki mutluluk kıyasını yapmak zor ama biri sana en mutlu olduğun 10 anı sorarsa aklına çok spesifik şeyler gelir üniversite sınavı kazanmak, sevdiğin kişiyle önemli bir an, çocuk sahibi olmak vs vs. Ama bunlarla beraber izlediğin bir maç ya da bir yarış da gelir çünkü paylaşılmış bir mutluluk o durum. Yani üniversite sınavını kazanman bireysel, hadi en fazla 15 kişiyle paylaşabileceğin bir mutluluk ama takımının şampiyon olmasını milyonlarca kişiyle paylaşıyosun. Yani ailemle, arkadaşlarımla, sevgilimle geçirdigim ve çok mutlu olduğum günler var, eğitim hayatımda ya da iş hayatımda başarılı olup mutlu olduğum zamanlar var ama çok spesifik olanlar hariç bunlar genel hayat mutluluğuna katkısı var ama 10 sene önceki bir arkadaş buluşmasında da çok mutluydum be demek zor yani. Ama Beşiktaş'ın 2021 şampiyonluğunda Göztepe maçında Ghezzal'ın attığı penaltı golü, 2002'de İlhan Mansız'ın altın golü gibi anlar beynimde capcanlı duruyor. O an yaşadığım mutluluklar minimum bir senelik bekleyişin anlık coşkusu olduğu için de çok etkili hisler oluşturuyor.

Mesela Bayer Leverkusen taraftarlarına sorsan hayatındaki en mutlu gün ne diye, futbolla yatıp kalkmayan standart bir taraftar bile dünkü şampiyonluklarını ilk 5'e koyar. Ömürlük bir bekleyiş ve muhteşem bir şampiyonluk kazandılar, bunun "Pehh futbol işte" diye küçümsenmesi yanlış geliyor.
0
🌸nundu
(16.04.24)
yazdığını görünce yine yanıtlayayım istedim.

kesinlikle katılıyorum. futbol peh işte diyen kimse uzaklaşıyorum. golfle ilgilensen ilgisini çeker çünkü. futbolu basit buluyor. ben onunla deşarj oluyorsam benim için o dur. küçümseyenlerin yüzüne laf etmiyordum önceden, artık öyle bir laf ediyorum ki bir daha karşılaşmayalım bile.

ayrıca biz kimiz ki yüzyıllardır milletlerce uluslarası branşta kabul gören bir spor türünü yargılayacağız bakışı yok. voleybolu da ben sevmiyorum ama pehh voli demiyorum. karşısındakine saygı duymayan insan, düşmanımın çöpüne bile layık değil.

benim için önemliler:
11.12.13 juventus galibiyeti
12.05.12 şükrü saraçoğlu şampiyonluğu
mauro icardi’nin takıma katılması
bayern münih ile süper 3 lü kupa yılı

üzüntülerde de var:
ulu johan elmander in çok geç transferi
0
baldan kaymak
(16.04.24)
Verilen cevapların benim yazdıklarımla ilgisi var galiba şeklinde bir alınma oldu bende. Onun için cevap vereyim dedim.

Ben sporseverlik deyince akla 'futbol seyretme severliği'nin gelmesi konusuna takıldım ve onu dile getirdim sadece.
Daha önceki cevabımda da söylediğim gibi ben kendimi bir sporsever olarak nitelendiriyorum ama yönetmek ya da yönetimine katkıda bulunmak zorunda kaldığım birkaç maç dışında hiçbir maçı 90 dakika boyunca seyretmedim.

Bana küçük ya da kötü gelmiyor. Ben bu olaydan bir zevk almıyorum. Zevk alana da söyleyebileceğim olumsuz bir söz yok. Haddim değil.

İlaveten golf de oynadım ve zevk aldığımı söyleyemem. Onu da sevmem yani. Tenis desen seyretmeyi severim bak. Ama o da baştan sona değil.

Yani sporseverliğin ayrı, Futbol seyretme severliğin ayrı şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu benim düşüncem. Herkes istediğini düşünebilir ve hiçbirini küçümsemem. Hepsine saygım sonsuz.
0
Mirket
(16.04.24)
Hayatımın en mutlu hissettiğim günü; 17 Mayıs 2000.

İleride çocuğum olursa sadece onun hissi geçebilir.
0
jonas
(16.04.24)
Resmen şaşkınlıkla okudum bu duyuruyu.

Ömrüm boyunca oturup düşünsem insanların spordan dolayı mutlu olabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Hele ki ilk sıralara eklenmesi filan. Olayların öznesi bile değilken sadece dışarıdan izlerken hem de.

Bir süre buna şaşırmaya devam edeceğim. Nası ya nasıııı?
0
Gradient_tabanlı_mor
(16.04.24)
@gradient ‘e bir yanıt yazacağım :)

toplumun gerçek anlamda parçası olmak demek bence ait olduğun yada iz bulduğun parçayı taşıyan yada temsil eden bir başkasının başarısıyla mutlu olmaktan geçiyor.

ben merkezcilikten uzak birlikte bir paydada keyif alıyorsun.

şöyle düşünelim şampiyonlar ligi final yada dünya kupası final maçı. 11-11 toplam 22 oyuncu olacak sahada.

hiç konuşulmasa izlenmese herkes evinde maçtan bir haber. ama konuşuyoruz buluşuyoruz kafeye gidiyoruz. 22 kişi kadar sporcu değiliz ama bir şekilde parçası olup sohbet aracı haline getiriyoruz. kaybedene takılıyoruz falan.

ee dalga geçme seviyen ve yüzünü güldürme seviyesi de yüksek ise al sana anı :)

ilk sıralara gelme olayına gelince daha mutlu olaylar yaşanmadığı içindir. şahsen çocuğum olsa onu birinci sıraya koyardı gönlüm.

bu bence daha çok seni sen yapan, keyif aldığın şeylerin etkisi ile ilgili. eğlenceli bir noktaya güzel bir bakış açısıydı, yazmak istedim. konuşurum bile bu konuyu. çok değişik şeyler çıkabilir bence içerisinden. :)
0
baldan kaymak
(18.04.24)
(10)

yaşlandıkça muhafazakarlaşmak

robert bosch
yıllar geçtikçe muhafazakarlaştığınızı düşünüyor musunuz? örnek verebilir misiniz?
yıllar geçtikçe muhafazakarlaştığınızı düşünüyor musunuz? örnek verebilir misiniz
?
0
robert bosch
(05.04.24)
Yeni şeyler denemeden bildiğini yapma/alma açısından olabilir. Muhafaza etme anlamında.

Dini anlamda soruyorsan hayır.
0
nhk ni youkosu
(05.04.24)
Yaşlandıkça muhafazakarlaşmak insanın doğasında olan bir şey. Ölüme yaklaştıkça daha da artıyor. Yaşamayanlar istisna durumdadır. Yaşamadığını iddia edenler ise "muhafazakar" deyince aklına sadece din gelenler.

Surat yamultma efektli komedi(?), kelimenin ilk harfinden sonrasını silip yerine "ş" harfi koyulması ile türetilen(!) kelimeler, harflerin yerini değiştirerek oluşturulan kelimeler, arabesk keko Türkçe rap, yeni nesil komedyenlerin ciddi kısmı, restoranlardaki sunum komedisi, SJW zırvaları vb. şeylerden rahatsız oluyorum. Aptal insanlara tahammülüm azaldı. Bir de eskiden hemen hemen her hafta sonu dışarı çıkar, gece 2-3'ten önce dönmezdik. Şimdi maddi yükü olmasa bile dışarı çıkmak yerine evde toplanıyoruz.

Din, tanrı vs. olarak ise herhangi bir muhafazakarlaşma söz konusu değil. Gelenekçi tipte aileler ile toplanma, akraba gezme, büyük bayram kutlamaları vs. gibi şeylerden nefret ederdim küçükken. Şimdi yapmadığım için çok mutluyum. O devam ediyor.

Yaşlandı derken 40'lara daha yolum var.
0
nawar
(05.04.24)
Dini anlamda da düsünebiliriz ama öyle sormadim. Mesela bayramlarda bir araya gelmek önceden bayik gelirken su an olmasi gereken gibi geliyor mu? Bu tarz şeyleri demek istedim.
0
🌸robert bosch
(05.04.24)
"bayramlarda bir araya gelmek önceden bayik gelirken su an olmasi gereken gibi geliyor mu?"

buna muhafazakarlık demezdim ama evet ben böyle düşünüyorum artık. Özellikle 30+ olunca (ve aslında bizim yaşımızdan bağımsız, aile ve akrabalar 60+ olunca) onlarla sağlıklı şekilde kaç kere buluşabileceğimizi sorguluyorum. Sadece bayramdan bayrama görüyorsam, sayı çok az. Sevdiklerimle geçirdiğim vaktin kıymetini anladım evet.
0
nhk ni youkosu
(05.04.24)
kesinlikle. üstelik bunu 30'a yaklaşan biri olarak söylüyorum ahaha.

hayatımı avrupa aşığı birisi olarak geçirdim. daha 9-10 yaşında politikadan, ekonomiden anlamazken bile "batı medeniyeti" hayranıydım. ha şu da var: hala doğru yapılan işe "doğru" derim, bu konuda tarafgirliği mantıksız buluyorum ama geldiğimiz noktada kesin doğruları (diğer bir deyişle medya propagandasıyla "batı yapıyosa doğrudur") mantığını benimsemeyi bıraktım diyebilirim.

bu berbat ekonomiden, çürük ülkeden kurtulup daha güzel hayatlara kavuşan akranlarım için gerçekten seviniyorum; buna hiç itirazım yok ama diğer taraftan türkiye'de yaşayanlar olarak "almanya'da market vidyosu" izlemekten beynimizin muşmulaya döndüğünü düşünüyorum.

azılı bir atayiz ve özgürlükçü olarak ben son birkaç yılda biraz daha kendi içime kapandım açıkçası. yaşadığım hayattan mutlu değilim ama deli gibi yırtınmamın bana bi katkı sağlayacağını da düşünmüyorum. ya gidersin ya da uyum sağlarsın.

onun dışında artık almanya veya sibirya'da yaşamayı da fazla düşünmüyorum. annem yaşlanıyor. babam öldü. erkek kardeşim benim için hala bebek gibi. yakın zamanda dayı oldum. ailemi, her şeyi sırf daha iyi maaş veya koşullar için geride bırakmak eskisi kadar kolay gelmiyor.

bir yandan kendi durumumu çok üzücü buluyorum aslında. kendini özel zannederken hayatın yonttuğu, yoğurduğu, tükürüp öylece bıraktığı insanlardan biriyim. hayallerimin önemli bir bölümüne ulaşamadım, öyle de öleceğim. bununla gurur duymuyorum ama bir yandan da nasıl desem, hayatın olağan akışına uymaya çalışıp "esnek" davranmak arzusundayım. yoksa kafayı yerdim (bu yememiş halim).

o yüzden ben daha 30'una varmamış bir sultanbeyli hızlısı olarak KESİNLİKLE muhafazakarlaştığımı söyleyebilirim. daha ürkek, daha ketum, daha savunma ağırlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye başlıyorum yavaş yavaş.

içimde AHA ŞU KADAR inanç olsaydı zaten samimi söylüyorum gidip ortodoks keşişi filan olurdum, nesiller boyu anlatılacak şahane bir manyak olurdum. dini ve manevi olarak pek inancım yoktur, o konuda zayıfım ama geldiğim noktada artık 1+1 ev, kedi, akşamları dizi-film-maç izleme fikri beni mutlu etmiyor açıkçası. eşim, 50 tane çocuğum olsun filan diye düşünmeye başladım.

özellikle genç yaşta "açılan" insanlar için hele ki türkiye gibi ülkelerde uzun vadede muhafazakarlaşmak sanırım büyük ölçüde kaçınılmaz.

yine de milletim müsterih olsun, ben her şeyden nefret eden aksi bir ihtiyar olmamaya gayret edeceğim.

son not olarak ekleyeyim, "bayramlarda bi araya gelmek kısmı" beni ayrıca vurdu. çocukken, ergenken NEFRET ederdim. şimdi "sevdiğin insanları bi daha göremeyebilirsin" kafasındayım.
0
mark greg sputnik
(05.04.24)
kesinlikle.

28’ken rahattım. 30 oldum, manken gibi kızları iplemiyorum. hata yapanın üstünü çiziyorum. güvenli duruşta muhafazakarlıkta çığır atladım. şakasız yalnız kalmaktan falan da korkmuyorum, bal porsuğu gibi date’ler geçiriyorum. biraz zayıflayalım, görüşürüz fıstıklar modunda takılmaya devamke.
0
baldan kaymak
(05.04.24)
Dini olarak hayır. Hatta radikal ateist oluyorum.

Diğer konularda evet. Mesela artık etik şeylere daha fazla önem veriyorum. Ailevi anlamda sürekli annemle babamın kalan ömrünü düşünüp kalan tatillerimizi hesaplıyorum vs.

Hala bayram sevmem. Çok travmam var. Ömür billah bayram kutlamam.
0
jazzabel
(05.04.24)
insanlari daha rahat kategorize edebildiğimiz icin tahammul dusmesi olabiliyor veya sınırları daha koruyoruz. aslında iyi kalbi temizden vs ziyade o kişi neyin ürünü, neyden besleniyor bilip buna göre ona zaman ve enerji harcıyoruz. bu konuda muhafazakarlastigimi soyleyebilirim

geleneksellik konusunda ise bir akım var yine ananne babanne dönemini övmek, köy övmek, temizlik yapmak, ev yapımı olan her şeyin güzellenmesi. bunlar güzel şeyler zaten de biz çocukken paketlilik, hazır gıda, dışardaki yemekler, eve temizlikçi almak, oteller, gece hayatı vs daha mühim bir şeydi. bunu ünlülerden bile çıkarıyoruz herkes köye yerleşmeye çalışıyor çapkınlığın yerini iyi ilişki kuram insanlar alıyor gibi örnekler uzatilabilir. akraba ilişkisinde de dönemsel bir şey yaşıyor olabiliriz yine geçmişe özlem ve övgü. belki sosyal bağlarımızın zayıflığı, samimşyetsizliği ve çiğliği bizi akrabada(zorunlu birliktelik) bir arayışa götürmüş olabilir. bunun yaşla yok diyemem ama bi süre akrabalarla fazla haşır neşir olsak o gelenekten neden uzaklaştığımızı anlariz diye düşünüyorum
muhafazakarligi pek de saglikli bir sey olarak gormuyorum biraz evrilmek lazim sanki
0
ala09
(06.04.24)
Dini anlamda kesinlikle hayır.

Gelenek görenek anlamında kesinlikle hayır.

Ama tecrübe edilmiş ve doğruluğu tarafımdan görülmüş davranışlarımda ısrarcılığım genç nesilde muhafazakarlık olarak algılanıyor olabilir ki ona bir şey diyemem.
0
Mirket
(06.04.24)
Babam daha chill bir adama dönüşmüştü. Hatta ondan bir olayı saklıyordu aile sonra bir şekilde söylediler o da “ genç adam olur öyle şeyler” dedi ve iplemedi.

Bana gelecek olursak ben 30 larımda özellikle ilişkiler konusunda baya bir laçkalaşmıştım ama tabii sonunda o ilişkilerden güzel bir şey çıkmadı. O zamanlar savunduğum şeylerin tersine geleneksel ilişkiyi daha arar ve savunur oldum. Eskisi kadar geniş değilim. Eski düşüncelerimin arkasımdayım ama benlik değil onun da farkındayım. Bunun dışında aileme daha çok vakit ayırmaya, aramaya sormaya başladım. Ama ailemin gençleri benimle çok rahatlar hem sırdaşlarıyım hem de dert ortaklarıyım konu ne olursa olsun. Bunun dışında hala chill im.
0
guitarissimo
(22.04.24)
(20)

Ne kadar zeytinyağı tüketiyorsunuz?

dejame
7 - 10 günde, 1 litre zeytinyağı bitiyor. İki kişiyiz, derin yağda kızartma yapmıyorum. Eşim çok yağ kullanıyorsun diye bana kızıyor ama yemeklerin çok lezzetli diyerek her gün afiyetle yiyor. Sizce çok mu kullanıyorum?
7 - 10 günde, 1 litre zeytinyağı bitiyor. İki kişiyiz, derin yağda kızartma yapmıyorum. Eşim çok yağ kullanıyorsun diye bana kızıyor ama yemeklerin çok lezzetli diyerek her gün afiyetle yiyor. Sizce çok mu kullanıyorum?
0
dejame
(01.04.24)
bana çok fazla gözüktü, yemekte ne kullanırsanız kullanın yemeklerin çok lezzetli diyecektir zaten.
0
gule gule
(01.04.24)
2 ayda 5 lt
0
mikahakkinen
(01.04.24)
Bana da biraz fazla geldi. Ben yemeklerde kişi başı 1-2 yemek kaşığını geçmeyecek şekilde zeytinyağı ilave ederim. Fazlası kilo da aldırıyor, sağlıklı değil.

Ama normalde Türk yemekleri biraz yağlıdır, doğru. Annem de sizin gibi bol yağ kullanıyor. Yine de onlarda bile 2-3 hafta gidiyordur 1 kilo zeytinyağı.

Misafire özel zeytinyağlı dolma vs yapmıyorsanız bence yağ tuketiminizi azaltın; lezzet veriyor evet ama zeytinyağı da olsa fazlası sağlıklı değil.
0
fraise
(01.04.24)
aşağı yukarı aylık 4lt kullanıyorsunuz. biz de 2 kişiyiz 5 litre 2-2,5 ay götürüyor. dikkat etmelisiniz, yağ ciddi mesele maalesef. neye gidiyor ki bu kadar yağ anlamadım.
0
avatar is back
(01.04.24)
biz egeliyiz her şeyi zeytinyağıyla yaparız. çocukta olunca yağ kullanımı artıyor.
0
mikahakkinen
(01.04.24)
Mikahakkinen, her yemeği zeytinyağı ile yapmakta sorun yok zaten, sağlıklı bir tercih de ama sağlıklı diye yağı boca etmenin anlamı yok. Her şeyde olduğu gibi zeytinyağının da fazlası zararlı.

Dediğim gibi zeytinyağlı dolma yaparken yağı bol tutarsınız tamam ama ıspanak, pırasa yemeği yaparken kepce kepçe yağ kullanmak da sağlıklı değildir. Her gün tükettiğiniz şeylerde ölçü önemli.
0
fraise
(01.04.24)
çok. murat kınıkoğlu'nu izleyin.
0
zalbarath
(01.04.24)
Ayda 3lt falan. Iki kisiyiz.
0
logisticsmanager
(01.04.24)
yağlı yemekler tabi lezzetli olur ama pek sağlıklı değil. hem kilo yapar, hem de kalp ve damar hastalıklarına yol açar.
0
benarrivo
(01.04.24)
1 ayda 2 kişi 3-4 lt yağ tüketiyorsunuz, elbette fazla. diğer yağlara oranla daha sağlıklı olsa da bu kadar çok tüketmek zararlı.
0
candide
(01.04.24)
bana da fazla göründü.

ben tereyağına döndüm bu arada.
0
janderzel zartanyan
(01.04.24)
3 ayda 2 litre kadar tüketiyorum. Yalnızca soğuk olarak kullanıyorum.
0
soft
(01.04.24)
7-8 haftada 5 litre.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(01.04.24)
ben şüşkoyum ama sonuna kadar doğal ürünleri savunuyorum. kaliteli zeytinyağı, tereyağı, işlenmemiş et, sebze, meyve vs. bunlar şahane şeyler. hayatımın en sağlıklı, güçlü ve mutlu olduğum dönemi ketojenik diyet yapıp zeytinyağını affedersiniz kçıma başıma sürecek noktaya geldiğim süreçti.

ama 7-10 günde iki kişi için 1 litre zeytinyağı cidden fazla yahu, neye kullanıyorsunuz ki o kadar?
0
mark greg sputnik
(01.04.24)
3 kisiyiz, 2 ayda 1 litre.
cogunlukla salata..
0
cooperr
(01.04.24)
hesapladım da kişi başı günde 50 gram zeytinyağı tüketmiş oluyorsunuz? bu çok fazla. kilo fazlanız olmalı bu hesaba göre. kaç kilosunuz sorması ayıptır.
0
benarrivo
(01.04.24)
Boca etmiyoruz. Her gün salata var ona koy 3 çeşit yemek olsa. Yetmiyor.
0
mikahakkinen
(01.04.24)
günlük 50 gr zeytinyağında ne var ki? sağlıksız falan da değil. tavsiye edilen günlük yağ sınırları içerisinde. nerenizden uyduruyorsunuz, çok soğloksoz, diye anlamadım: newsnetwork.mayoclinic.org
blog.nasm.org
daha da kaynak google'da var.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.04.24)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
günde 50 gram yağ almak elbette normal. ancak burada 50 gram yalnızca zeytinyağından alınıyor. yenilen diğer şeylerden de en az bu kadar yağ alındıgını tahmin ediyorum. yani bu iki kişi elbette dışarıda da yemek yiyor. kahvaltıda zeytin peynir yumurta vs yiyor. et, tavuk, balık zaten yağ içeriyor. kuruyemiş veya en az haftada bir defa abur cubur da yiyor. tüm bunların yanında 50 gram zeytinyağı toplamda günde rahatlıkla 100 gramı aşacak yağ yapar ki bu çok fazla.
0
benarrivo
(02.04.24)
valla ben günde 50 gramdan fazla yağ tüketiyorum heabıma göre. dışarıda yemek pek yemiyorum ama onu saymak zaten mantıksız çünkü dışarıda yemek yediğimiz günler evde yemek yemiyoruz. o sebeple o dışarıdan alınan yağ günlük 50 gram üstüne eklenmiyor. öte yanda zaten normal sınır 2000 kalori diyette günlük 78 grama kadar yükseliyor. bu aradaki fark da alınan diğer yağların tutacağı değerdir en çok.
alınan yağda bir sıkıntı yok. gayet normal değerler içinde.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.04.24)
(2)

dış dünyadan en fazla ne kadar süre izole kaldınız?

portico quartet
izole kalmaktan kastım ailenizle ya da tek başınıza yaşadığınız evden neredeyse hiç çıkmadan, telefon aracılığıyla bile neredeyse kimseyle iletişim kurmadan en fazla kaç gün/ay/yıl geçirdiniz? o dönem ne tür sebepler bu izolasyonu ortaya çıkarmıştı? kendinizi nasıl hissediyordunuz? izolasyon sona er
izole kalmaktan kastım ailenizle ya da tek başınıza yaşadığınız evden neredeyse hiç çıkmadan, telefon aracılığıyla bile neredeyse kimseyle iletişim kurmadan en fazla kaç gün/ay/yıl geçirdiniz? o dönem ne tür sebepler bu izolasyonu ortaya çıkarmıştı? kendinizi nasıl hissediyordunuz? izolasyon sona erdiğinde ve tekrar insanlarla, dışarıyla bağ kurmaya başladığınızda zorlandınız mı?

bir süredir böyle bir dönemden geçiyorum, şimdilik bunun önüne geçmem mümkün gözükmüyor ama bir yandan da dış dünya algımın ciddi anlamda bozulmuş olabileceğiyle ilgili bir gözlemim var. bir de böyle bir dönemden geçmek sosyal becerilerimi iyice köreltmiş gibi hissediyorum ve bu da canımı sıkılıyor. benzer dönemlerden geçenlerin düşüncelerini merak ediyorum o nedenle.
0
portico quartet
(30.03.24)
yaklaşık 4 ay.

neredeyse her yaz benim durumum böyle aslında. internetten çalışıyorum ve iş sürecinde kimseyle muhatap olmam gerekmiyor. anamın yanında yaşıyorum o süreçte genelde. ev içerisinde kendisine destek oluyorum ama nadiren markete gitmek dışında sosyal aktivitem olmuyor çünkü anamın yaşadığı yerde kimseyi tanımıyorum, yapacak bir şeyim de olmuyor açıkçası.

bu tür süreçlerin insanı mental olarak etkilemesi normal. ben de bu dönemlerden sonra tekrar insan içine çıktığımda bir süre maymun gibi hissediyorum ama gerçekten bir mental problem yoksa filan bence çok kafaya takılacak şey değil. ha şu var, yaklaşık dört ay evden çıkmamak insanın vücuduna da kafasına da zararlı. uzun vadede olumsuz sonuçları olur muhtemelen. ama ne yalan söyliyim böyle bi imkanım, rahatlığım da varken kafama göre uyuyup uyanmak, ekmek elden su gölden yaşamak hoşuma gidiyor benim. rahatsız değilim. bi noktada her türlü insan içine çıkıyorsun zaten yine.

ha yok benim anam babam zengin, evden asla çıkmadan da yaşarım, işim gücüm yok, arkadaşım da yok diyorsan o sıkıntı. ama nasıl çözülür, bilmiyorum. öyle bir girdaba düşsem ben çıkamazdım.
0
mark greg sputnik
(30.03.24)
ne kadar sürdü bilmiyorum ama çok uzun sürdü. sadece hastaneye gitmek için çıkmak zorunda kalıyordum. çıktığımda bacaklarım titriyordu, o denli yabancılaştım dışarıdaki dünyaya. babamı kaybettim, sonrası majör depresyon ve tedavi...
1.5-2 yıl sonrasında hastanede terapi programına alındım; grup terapisi ve bireysel terapi alıyorduk. orada da ilk haftalarda konuşmakta zorlandım, alışmakta çok çok zorlandım. fakat zamanla oraya giderek oluşan rutin ve arkadaşların destekleri sayesinde dünyaya da yeniden alışmaya çalıştım.
zorunluluktan mı şu an "önüne geçmeniz mümkün görünmüyor" yoksa isteksizlikten mi? ya da başka bir sebepten mi? benim kadar ağır yaşayanını görmediğim için (şimdilik) haddim olmayarak öneri vermek istiyorum, mutlaka her gün yürüyüşe çıkın. mutlaka haftada bir etkinliğe katılın. mutlaka fırsat varsa terapi alın. mutlaka telefonda da olsa konuştuğunuz birileri olsun. benim kardeşlerim vardı, yakın komşum vardı.
isteksizliğim tamamen geçmedi. program da bittiği için gene ev kuşuyum ama bir dört yıl önceki kadar kötü değilim. o zamanlar aynada gördüğüm bakışlarım bile korkutucu gelirdi bana şimdi daha iyiyim. işlevselliğim de arttı.
özetle izole olmanızın esas sebebi ne anlayıp ona göre çözüm üretmelisiniz.
karışık olduysa kusurumabakmayın. konuşmak isterseniz yazabilirsiniz bana.
0
suyin
(30.03.24)
(5)

midsommar

Amaranta ursula
Selamlar,Tek başına korku ve gerilim filmi izleyemeyen biri için fazla mı gelir?İzleyenler spoiler vermeden korku ve gerilim içerme düzeyini 5 üzerinden puanlayabilir mi?Çok teşekkür ederim şimdiden cevaplar için.
Selamlar,

Tek başına korku ve gerilim filmi izleyemeyen biri için fazla mı gelir?
İzleyenler spoiler vermeden korku ve gerilim içerme düzeyini 5 üzerinden puanlayabilir mi?

Çok teşekkür ederim şimdiden cevaplar için.
0
Amaranta ursula
(30.03.24)
ben aksine bu türü sevdiğim için puan vermesem daha iyi olabilir bence ama tek başına kaldığında, karanlıkta vs. artık neyden korkuyosan orada aklına düşüp korkutacak bir film değil zaten. spoiler vermeden dediğin için herhangi küçük bir ayrıntı da söylemek istemiyorum. korku puanı vermiyim demiştim ama hadi benim için 1.5-2 filan. ama öyle korkutan bir film değil bence zaten genel olarak özetle, bence izleyebilirsin.
0
tepedeki psychedelic adam
(30.03.24)
Korku denmez ama belki bazi bazi rahatsiz edici denebilir. 2 falan
0
brkylmz
(30.03.24)
Kaynak yapayım, nereden izlenir bu film? gördüğüm kadarımile amazon tr'de yok yurt dışında olmasına rağmen.
0
playing star again
(30.03.24)
şöyle söyliyim amaranta; ben philosophy of a knife, salo or the 120 days of sodom, begotten, srpski film izlemiş adamım... midsommar'ı izlediğim gece yorganın altına gizlenmiştim.

letonyalı çok yakın bi arkadaşım var, onlarda da midsommar geleneği var. filmi izlemeden önce ona yazmıştım, bu gece izlicem diye. "oh man, please, don't, no" demişti kız. "sie" demiştim.

o kadar söylüyorum sana.

aslında bakma, filmde pek bi şey yok. yani saydığım filmlerden daha rahatsız edici olmaması lazım. öyle bir içerik yok.

ama hem çok doğal hem çok sayko gelmişti bana. zaten o yüzden etkilendim sanırım.

ben o açıdan soruna 5/5 diyerek cevap veriyorum. bence izle. izle de gör ebeninkini. güzel film.
0
mark greg sputnik
(30.03.24)
@playing star again
Ben mubi'de mevcut diye görmüştüm, hatta izlemeye de o yüzden karar vermiştim ama şimdi baktım yokmuş.
0
🌸Amaranta ursula
(31.03.24)
(14)

İyi ki boşanmışlar diyor musunuz?

michael_knight
Boşanan anne-babası için "iyi ki boşanmışlar" diyebiliyor mu insan?Yoksa hep bir "biraz daha şöyle davransaydınız boşanmazdınız, keşke deneseydiniz" gibi bir düşünce mi oluyor?Kendinizden olmak zorunda değil, arkadaşlarınızdan da biliyorsunuzdur bu durumu.
Boşanan anne-babası için "iyi ki boşanmışlar" diyebiliyor mu insan?
Yoksa hep bir "biraz daha şöyle davransaydınız boşanmazdınız, keşke deneseydiniz" gibi bir düşünce mi oluyor?

Kendinizden olmak zorunda değil, arkadaşlarınızdan da biliyorsunuzdur bu durumu.
0
michael_knight
(29.03.24)
İşin en temeline inersek her zaman bir keşke olacaktır, kötü bir evlilik olacağına iyi ki boşanmışlar demek bile keşkeyle düzelir. (Keşke müthiş bir çift olsalardı da güzel bir evlilik ve aile hayatı olsaydı)
0
olaylar olaylar
(29.03.24)
Evet diyorum. Hatta bosanmalari icin push ettim zamaninda. Herkes memnun halinden.
0
mor oje
(29.03.24)
Çocuklar bencil canlılardır. Anne babalarının bir birey olarak değil de sadece ve sadece kendilerine anne baba olmak maksadıyla yaratıldığını, kendilerine ait bir hayatlarının olamayacağını düşünürler. Bu sebeple de boşanmak eylemini haklarının gaspı olarak algılıyorlar.

Ama yaş ilerleyip belirli bir olgunluğa gelince, keşke kendisini bu kadar yıpratmasaydı da daha önce boşanabilseydi düşüncesi hakim oluyor.

Ayrıca 'keşke' lafı üzerinden fikir yürütürsek, İnsanın kafasını her 'keşke' mutlaka meşgul etmiştir. Hangimiz düşünmedik ki, Amerikalı bir ailenin çocuğu olarak, ya da zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmayı, keşke tek çocuk olsaydım da demişizdir, keşke daha çok kardeşim olsaydı da. Bu keşkelerden biri de, 'Keşke ayrılmasalardı.' mutlaka olmuştur.
0
Mirket
(29.03.24)
keşke boşansalar dediğim oldu.
0
inheritance
(29.03.24)
Keşke boşansalar lafını ömrüm boyunca ettim, kız arkadaşımın annesi babası ayrı ikisiyle de görüşüyor huzur var. Huzursuz bir birlikteliği devam ettirmek çok zararlı. Normal bir çocukluğum olmadı.
0
furry burns
(29.03.24)
kendi anne babam için kesinlikle evet.

ben çocukken babam eve gelmesin isterdim. annem, babam evle ve kendisiyle ilgilenmediği için çok üzülürmüş. akşamları babam dışarı çıkacağı zaman ona kızdığında ben gidip "anne bırak gitsin" dermişim, ona ayrıca üzülürmüş.

şu an 29 yaşındayım, "aileyle mutlu bir pazar kahvaltısı" ya da "aileyle güzel vakit geçirmek" gibi şeyler olduğunu hatta ailenin gerçekten önemli bir şey olduğunu ben ne yaızk ki 20'li yaşlarımdan, babam hayatımızdan büyük ölçüde çıktıktan sonra öğrendim.

bugün ölecek olsam hayatıma dair hatırladığım en güzel şeyler annem, kız kardeşim ve erkek kardeşimle yaptığımız pazar kahvaltıları, sonrasında içtiğimiz kahve, ettiğimiz muhabbetler filan olur.

babamı sırf maddiyattan dolayı iyi anabilirim, erkek kardeşim şu an onun emekli maaşı sayesinde okula gidebiliyor mesela yoksa imkanımız olmazdı ama onun dışında kendi tabiriyle çok "cins" adamdı maalesef. anneme 20 sene kan kusturdu, biz çocukları olarak onun yanında kendimizi asla rahat ve huzurlu hissedemedik.

annem de babamdan boşandıktan sonra her anlamda aldı yürüdü bu arada, çok daha mutlu ve özgüvenli birisi oldu.

benim şu an tek kaygım annemin yaşlılığı. ben 30 yaşında kendimi bu kadar yalnız hissediyorum, anam gibi ailevi değerleri önemseyen muhafazakar bir insan 60 yaşında tek başına çok mutsuz olur diye korkuyorum. yani biz yanında yöresinde olmaya çalışırız tabii ki ama ne kadar? evlat ayrı, eş ayrı. bazen "seni güzel bi huzurevine yerleştiririz, orda kankitolarınla sabahtan akşama takılırsın, canın sıkılmaz" diyom şakasına, "siz benimle ilgilencekseniz olur valla napcam tek başıma" diyo ama bilmiyom.
0
mark greg sputnik
(29.03.24)
evet diyorum.
0
sanguine mcqaer
(29.03.24)
Keşke daha erken boşansalarmış diyorum.
0
jazzabel
(29.03.24)
Keşke boşandalardı diyorum, simdi hasta oldukları için birbirlerine muhtaç kaldıklar.
0
mirty
(29.03.24)
yakın arkadaşım anne babası için iyi ki boşanmışlar diyor her seferinde.
benim anne babam ayrı olmadığından kişisel tecrübem yok.
0
biskuvilipasta
(29.03.24)
Tam olarak cevap değil ama daha kötüsü: keşke boşansalardı...Annem "çocuklarım için" diye diretti, sonuç: hepimiz ruh hastası olduk.
0
gadlemler
(29.03.24)
Kendimden bildiriyorum. Benimkiler 24 yilin sonunda bosandilar. Keske, keske daha önce bosansalarmis diyorum.
0
chihirovekohaku
(30.03.24)
iyi ki boşanmamışlar diyorum ben ya. ikisi de tekrar evlenirdi çünkü ve yine mutsuz olurlardı. ben de üvey anne/baba ve belki üvey kardeşlerle uğraşmak zorunda kalırdım.
0
deartheodosia
(30.03.24)
Kendi ailemle ilgili keske cok önce bosansalarmis diyorum. Mutsuz, kavga dolu, kötü bir evde büyümüsüm.
0
robert bosch
(01.04.24)
(6)

Psikolog Ücretleri

synesthesia
İstanbul'da klinik psikolog. Online danışmanlık için 2700 lira dediler. Piyasayı bilmiyorum. Nasıl fiyat?
İstanbul'da klinik psikolog. Online danışmanlık için 2700 lira dediler. Piyasayı bilmiyorum. Nasıl fiyat?
0
synesthesia
(27.03.24)
Biraz fazlaymis.
0
mor oje
(27.03.24)
ankara'da uzun süredir gittiğim için 1500 veriyorum yüz yüze, normal fiyat şu an 2500 lira sanırım.

o açıdan istanbul'da 2700 fena değil diyeceğim ama online için BENCE biraz fazla, ben vermezdim. ha ama imkanınız vardır, psikologla çalışmak istiyorsunuzdur kanınız ısınmıştır vs. o zaman olur. türkiye'de şu an kaliteli, gerçek anlamda psikolojik destek almanın bedeli yüksek maalesef.
0
mark greg sputnik
(27.03.24)
Ben online'a bin ti civari veriyorum.
0
mirty
(28.03.24)
Stanford da eğitim almış 40 senelik psikiyatri doktoruna 3000 veriyorum terapi için.

Bkz. Mükemmelliyetçilik
0
hasmetizm 2046
(28.03.24)
Önerebileceğiniz başka biri var mı o halde?
0
🌸synesthesia
(28.03.24)
3000 benim de , psikiyatr
0
chezsoi
(30.03.24)
(8)

okuldan atılma mevzuu

mark greg sputnik
iyi akşamlar dostlar,bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki y
iyi akşamlar dostlar,

bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.

2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki yıl da fire vermeden 60 yapsak... yok, yine tutmuyor. üç ders sınavı filan var ama üç dersten fazlası kalabilir.

benim kesinlikle diploma almam lazım. yaşım geçti. öyle muslukçuluk, berberlik gibi bir meziyetim de yok. iş bulup iki sene çalışsam lise mezunu olarak ordan çıkınca bi daha iş bulamam yani öyle bi durum, ülke şartları malumunuz. onun da ötesinde zaten şu an okuduğum bölümün diplomasını almayı ben kendim için çok istiyorum, kazancında değilim, benim için bir çeşit hayat amacına dönüştü ama gerek şahsi denyoluklar gerekse hayat şartları vs. olmadı.

şimdi ben muhtemelen önümüzdeki yılın sonunda, okulu bitirmeme bir veya iki dönem kalmışken atılacağım.

bu durumda aklıma şu geldi: ben sınava tekrar girsem, bölümümü kazansam, verdiğim derslerin ne kadarını saydırabilirim? aynı okul, aynı bölüm. bu konuda bir sorun olur mu dersiniz? bu saydırma olayı nasıl oluyor?

ben sınava girip aynı yeri kazanırım, o kısım hiç problem değil. ama saydırdığım dersler içinde kayıp olur mu, orasını merak ediyorum. onun dışında genel olarak 30 yaşına gelip hala lisansı bitirememiş bu davar kardeşinize konuyla ilgili herhangi bir öneriniz, tavsiyeniz vs. varsa onu da alırım.
0
mark greg sputnik
(24.03.24)
pasif öğrenci olarak dışardan dersler belli koşullarda verilebiliyor onu bi araştır bence önce.
bölümü tekrar kazansan c altı dersler sayılmayacak muhtemelen
0
jelly bear
(24.03.24)
Böyle şeyler okuldan okula değişiyor, durumu öğrenci işleriyle konuşmanız zorunlu.

Yine de bütün dersleri saydırmanız çok olası olmasa gerek. Toplam muaf olunabilecek derslerin bir üst sınırı vardı ve bu üst sınır çok da yukarda değildi diye hatırlıyorum.

Daha önce sınıfımdan birisi başka okula gitmek için yeniden sınava girmişti ondan hatırlıyorum biraz, kafanızdaki hesap çok tutmayabilir.

Ancak burada duyduklarınız üzere moralinizi bozmak ya da beklentini yükseltmek yerine kesinlikle okulla konuşmalısınız.
0
akhenaten
(24.03.24)
Valla martın sonuna geliyoruz. Vakit kaybetmeden öğrenci işlerine sorun.
Cevaba göre sınava hazırlanırsınız en azından.

Fabrika işçileri büyük meziyetlere sahip insanlar değiller. Okulu bu kadar uzatmışsanız daha en az 2 sene daha okuman gerekecek. Bence vaktinizi iyi değerlendirin. Bölümünüzü bilmiyorum bu arada. Genel yazdım.
0
sevilen progressive türkücü
(24.03.24)
dost acı söyler derler.

rus dili ve edebiyatı bölümünü için 8 senede bitirememek doğru değil. bunu alışkanlık haline getirmişsiniz. eğer rusçayı iyi derecede öğrendiyseniz illa bu bölümü bitirmek yerine, size diploma imkanı sağlayacak açık öğretim fakültesine yönelebilir, 'uluslararası ticaret', 'lojistik' 'sivil havacılık' veya 'turizm' bölümlerinden birini okuyup, diploma alıp sahip olduğunuz türkçe-ingilizce-rusça yeterliliğini kullanarak iş hayatına atılabilirsiniz.


şuan iş hayatı için de sınırdasınız. 30'dan sonra iyi işler bulmanız daha da zorlaşacaktır.
0
tavish11
(24.03.24)
@tavish11,

sus yoksa inanırım. şşş...

abi evet o konuda diyecek bir şeyim yok gerçekten, ben çok saldım, 18'imden beri de çalıştığım için hiç "öğrenci" kafasına girip tamamen okula veremedim kendimi ama rusçayı çok seviyorum ve okuduğum, okula devam ettiğim süreçte de hakikaten hocaların çok sevip tuttuğu bir öğrenci oldum. bugün okulu olabilecek en düşük ortalamayla bitirsem bile yüksek lisans başvurumda beni önce değerlendirirlerdi diye düşünüyordum. bu yola gerçekten baş koymuş bir insanım.

şu noktada başka bir bölümü açıktan okumak benim için ihtimal dahilinde değil ne yazık ki, çünkü zaten yeterince işim gücüm var, ben sadece bu kadar emek verdiğim lisansı bitirmenin derdindeyim.

iş kısmı da çok problem değil. ben halihazırda çalışıyorum. a 101 kasiyeri olsam bile şu an ülkede asgari ücretin yaklaşık iki katı gelir elde edebilirim. yeter ki üni mezunu, ankara üni rus dili bitirmiş adam olayım. tek derdim bu. parasında değilim. yoksa elbette farkındayım, okulu bitirince de uçup kaçmayacağım.

@diss,

olm inan aklımdan geçti, dissendium kesin bu duyuruya cevap verir dedim, hatta şunu bile hazırlamıştım: www.youtube.com

ama bizde yaz okulu yok maalesef, keşke olsa... niye yok zaten onu da anlamadım. bırakın kardeşim okuyalım işte, niye 7-8 aya sıkıştırıyorsunuz bizi?
0
🌸mark greg sputnik
(24.03.24)
Öğrenci affı lazım sana.
0
ferenc
(24.03.24)
Aynı okulun aynı bölümünü kazanamıyorsun abi. Kaydını sildirmen gerekiyor tekrar kayıt olmak için, kaydını sildirirsen de yeniden kayıt olamıyorsun. Belki bu mevzu okuldan okula değişiyordur ama, net bi şekilde sor onu. Ya da aç yönetmeliği oku, vardır orada.

Başka okulda aynı bölüm olur ama. Ya da aynı okulda başka bölüm de olur.

Bu arada ben de bölümü 9 senede bitirdim (atılma yoktu o zaman). 140 kredinin 60'ını hayvan gibi kasıp tek senede vermiştim. Yani 2,5 yılda bitebilecek bi bölüm okuyormuşum :) Kütüphanede yatıp kalkmaya okeysen olabiliyor öyle şeyler.
0
plutongezegendegilmi
(25.03.24)
sen derslerine çalış af çıkar olmasa yatay geçiş falan yapıyor millet ona bakarsın daha kötü bi üniversiteye geçersin.
0
kveldulv
(25.03.24)
(7)

hangisini seçerdiniz (dublin'de iki staj seçeneği)

aydonno
1. EPIC Emigration Museum2. Green Party biri dublin'in en popüler müzesi diğeri irlanda'nın dördüncü siyasi partisi, çevreci sol bi parti.job description olmadığı için seçemiyorum, müze süper görünüyor green party de bana uygun geliyor.hangisini seçerdiniz ve NEDEN (1 veya 2 deyip geçmeyin lütfen sd
1. EPIC Emigration Museum
2. Green Party

biri dublin'in en popüler müzesi diğeri irlanda'nın dördüncü siyasi partisi, çevreci sol bi parti.

job description olmadığı için seçemiyorum, müze süper görünüyor green party de bana uygun geliyor.

hangisini seçerdiniz ve NEDEN (1 veya 2 deyip geçmeyin lütfen sdjkds)
0
aydonno
(15.03.24)
Müze
0
king lizard
(15.03.24)
emigration museum dedik ya niye daha duyuruya soruyon
0
mark greg sputnik
(15.03.24)
amacin insanlarla tanismak ve cevre yapmaksa party, yoksa muze.
0
antikadimag
(15.03.24)
2 bana daha goygoy-free geldi
0
gece abisi
(15.03.24)
ileride siyasete atılırım diyosan 2 güzel seçenek bence ama bizim ülkedeki gençlik kollarına yaptırdıkları gibi afiş dağıtma, pankart asma gibi ayak işleri de çıkabilir tabii. Yeşil parti olayını da seviyorum ben avrupadaki. İrlanda siyaseti de keyifli aslında sinn fein Kuzey'de de çoğunluğu yakaladı, orası karışabilir ileride. Yani bence yeşil partide staj yapmak ilerisi için verimli olabilir.
0
nundu
(15.03.24)
nasıl bir çevre ve stajdan ne beklediğinize göre değişir hocam biz kendi beklentilerimize göre seçebiliriz ancak. ben kariyer network vs kovalıyor olsaydım alanımla da ilgili olduğundan partiyi seçerdim, eğlenceme bakacak artist vs çevre edineceksem de müzeyi.
0
nic cage
(15.03.24)
ne okudugunuza bagli olarak degisir sorunun cevabi. yurtdisindaki genclik kollari bizimkiler gibi goygoy degil, genellikle guzel isler yapiyorlar. bu stajla hayatiniz degismeyecek ve tum kariyeriniz sekillenmeyecek muhtemelen ama bence Green Party'de eger ingilizceniz iyi ise guzel network yapilabilir (sureye bagli olarak), ingilizceniz iyi degilse de muze stajindan daha cok konusma ve ingilizce gelistirme imkaniniz olur. Muzede muhtemelen bilet kesme ve odalarda guvenlik olarak durma gibi seyler yapilir diye dusundum ama bilemiyorum tabii. Suresi de onemli.
0
songforsomeone
(15.03.24)
(26)

Anne babanız ele ayağa düşse evinize alır bakar mısınız?

ananiyimioguz
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.A) evime alir bakarimB) bakıcı tutarim kendi evinde bakılırC) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gonderirizD) bakim evine veriririmE) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksinEdit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye bil
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.

A) evime alir bakarim
B) bakıcı tutarim kendi evinde bakılır
C) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gondeririz
D) bakim evine veriririm
E) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksin

Edit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
ananiyimioguz
(11.03.24)
b
0
gabe h coud
(11.03.24)
a ya da b duruma göre değişir.
kendi evimde bakmasam da kendi evinde çokça baktım.
0
jelly bear
(11.03.24)
Allah büyük konuşturmasın da

a-b
0
ya ben lan neyse
(11.03.24)
babam erken ölünce bunları konuşur olduk annemle. kendisi kimseye yük olmayan tonton nene olarak ara sıra bizim yanımızda olmak isteyeceğini ama KESİNLİKLE ona bakmamamızı söylüyor. evlat olarak gelin, görün, halimi hatrımı sorun, beni yalnız bırakmayın ama sizin başınıza kalacağım bi durum da olmasın diyor sigma reyiz.

o yüzden bana en mantıklı gelen B veya kendisi isterse C. bakıma muhtaçsa eğer ne yaptığını bilen, ona iyi davranacağını da bildiğim bi profesyonele işi yıkmayı tercih ederim. mümkünse annemin bize olabildiğince yakın yaşamasını sağlarım. bakımıyla profesyonel uğraşır, ben de hep yanında yöresinde olurum. hem o kimseye yük olduğunu hissetmez hem de oğlunun yanında olduğunu bilir.

A çok sıkıntılı bir olay. yaşlanan anamı öylece bırakmayı kendime yakıştıramıyorum, doğru bulmam. diğer taraftan 40 yaşında adamım, evliyim, eşim "ben senin annene mi bakıcam bu saatten sonra" derse o da haklı. ne biliyim. çok zor iş. umarım hiç öyle bi noktada olmam ama olursam da eşime güzelce açıklamaya çalışırım, anamla ilgili tüm sorumluluğu üstlenirim, hem eşimin rahatı bozulmasın hem de annem kendini rahatsız hissetmesin diye uğraşırım. 40 yaşındaki adamın önceliği kendi karısı ve çocuğu olmalı diye düşünüyorum ama anamı da sokağa bırakamam yav, gönlüm razı gelmez.
0
mark greg sputnik
(11.03.24)
Yatılı bakıcı fiyatlarını araştırın ya da hiç araştırmayıp B seçeneğini eleyin bence.

Bakım evi dediğiniz Devlete ait huzurevleriyse hem yıllar önceden sıraya girmesi gerekiyor ve hem de 'kendine bakabilecek yeterlilikte' şartı var. Dolayısıyla E maddesinin virgülden sonrası da iptal.
Özel huzur evi diyorsanız eğer onun için de B maddesi için söylediklerim geçerli.

Benim cevabım A.
A dışındaki maddeyi düşünenleri (gerçi şahsi görüşümdür kimseyi bağlamaz da) insani bulmam.
0
Mirket
(11.03.24)
B
Mevcutta benim anne babam daha genç ama yatalak hastalarımıza böyle bakıyoruz. Annem vakti zamanında anneanneme bakarken bel fıtığı oldu. Senelerdir ceremesini çekiyoruz yatan hastaya bakmak herkesin harcı değil.
0
cilekli pasta
(11.03.24)
Benim evimde bakıcısı olur. Ben çalışıyorum, eşim de çalışıyor olacak. O yüzden bakıcı olur. Ekonomik durumumuza göre ya yarım gün ya da yatılı olur. Evin her yerine kamera koyarız, tuvalet ve banyoya ise sadece ses kaydı alan tipte kamera eğer varsa. Biraz detaylı anlattım ama :))
0
rock n roll
(11.03.24)
Duruma göre a ya da b. A olacaksa mutlaka yine bakıcı olur evde. O ilgilenir ama benim gözüm üstünde olur. B olacaksa da benim evime yakın bir yere taşınılir. Ben yine her gün, gün içinde görürüm. Başka türlüsünü hayal edemedim. Bu arada aynısı eşimin annesi için de geçerli.


Bu arada ben yurtdışındayim, ailem de öyle. Buna gore cevap verdim.
0
fraise
(11.03.24)
Allah kimseye öyle bir durum yaşatmasın ama A şıkkı fazla hayalci.

Kendi evinizde bile baksanız bakıcı tutmak zorunda kalabilirsiniz zira pek hareket edemeyen bir hastayı kaldırmak, oturtmak, yatırmak, yıkamak vb. zor işler ve üstüne "dışarıdan" biri psikolojik olarak o işi daha iyi yapıyor. Sürekli yanınızda kötüleşen ve ölüme giden biri olması, ve o kişinin anneniz babanız olması sizin için de aşırı yıpratıcı olacaktır. Anneannem alzheimer'dı ve göçmen bakıcı tutulmuştu onlarla bile psikolojik harp oldu, komple annem veya teyzem baksa onların psikolojisini ve bedensel sağlıklarını(bel vs.) kaybederdik sanırım.
0
nhk ni youkosu
(11.03.24)
A. Ama bu senaryoda ben de çalışacağım için bakıcı tutmam gerekecek.
0
Amaranta ursula
(11.03.24)
Bana kalsa ben A isterim. İçim ancak öyle rahat eder ama ailem çok karşı bu bakma olaylarına. Onlar B dışındaki tüm seçeneklerde mutsuz olur. İkisi de bana ve kardeşime yük olmama konusunda aşırı takıntılı.
0
juliette
(11.03.24)
B zaten kendi evinden baska yerde olmak istemez ana biz gununirlik temizlikci bile zor bulurken bakimina guvenecek kisi bulmak zor. imkan varsa C en guzeli ama kardeslerime de yazik olur. insanlar boyle sorumluluk alinca bir anda hayatsiz oluyorlar ve o sorumluluk ustune yapisiyor. ama evliyken eve anne baba gelmesi allah korusun misafir olarak bile yatili kalmasini istemem hic benlik degil. eger alzheimer gibi bi hastaligi varsa D secenegi en sagliklisi ki bizimkiler de bunu ister muhtemelen
0
ala09
(11.03.24)
b.

Gördüğüm kadarıyla A uzun vadede her iki taraf için çok zorlayıcı oluyor düzenli bakım gerektiren hastalık durumlarında, C kardeşler arasında sürtüşmelere sebep olabiliyor, D ne yazık ki Türkiye'de hala insanlara tuhaf geldiği için çocuklarda vicdan azabına sebep olabiliyor, E aile ile olan ilişkinin kötülüğüne göre bir seçenek.
0
lolita
(11.03.24)
A. Daha genç ve bekarım ama alzheimer olan annemi baktım/baktık. Alzheimer hastasını biz ailesi olarak zor bakarken bakıcıyla nasıl olurdu düşünemiyorum. Annemden birkaç yıl sonra komşumuzun kardeşine teşhis kondu, bakmak istemediler ve bir bakımevi bulup yerleştirdiler. Kadıncağız bir yıl bile dayanamadı, öldü.
Genelde çevremdeki aileler de dünüşümlü bakıyor. Birkaç ay sizde birkaç ay başkasında şeklinde.
0
gnosis
(11.03.24)
Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
🌸ananiyimioguz
(11.03.24)
@ananiyimioguz'un da işaret ettiği gibi, bakıcı ve bakımevi seçeneği artık biz fakirler için yok.

Verilen cevaplardan insanımızın yeni ekonomik düzene fikir olarak tam bir geçiş yapamadığı anlaşılıyor.
0
Mirket
(12.03.24)
En güzeli yan daire, alt/üst daire vs gibi yakınlıkta oturup B seçeneği. Hem senin ayrı hem onun ayrı yaşam alanı olur, hem sürekli gözümün önünde olur. A ya da dediğim şekilde B diyorum ben.
0
yazdonumu
(12.03.24)
insan eti ağırdır. kimseye bakamam. bakılmak da istemem ötenazi haktır.

mümkünse b yi seçerim.
0
anon1m
(12.03.24)
Siz ne plan yaparsaniz yapin olay esinizin bu konuda ne dusundugunde dugumlenecek.Umarim anlayisli esleriniz vardir/olur
0
turkuaz
(12.03.24)
Bence insani olan hatta olması gereken A'dır fakat bugün Türkiye'de gerek toplumsal yozlaşma gerek egoizmden dolayı ebeveynler çocuklarına dahi bakmıyorlar, kadınlar evde yemek pişirmek istemiyorlar. Bana göre A dışındaki seçenekler tartışmaya kapalı benim için ama Türkiye gerçeği B ne yazık ki.
0
doharkoman
(12.03.24)
Annem anneanneme, amcam ve eşi babaanne ve dedeme baktı. Dede dışında ağır hastalığı olan yoktu, birlikte yaşadılar diyelim.
Annem de abimlerle yaşıyor. Ben başka şehirdeyim. Yaşlılığında da böyle devam ediyor diye düşünüyorum.
Kendi şartlarımdan bağımsız olarak ve annemle yakın bir ilişkim olsaydı B’yi seçerdim. Hasta insana bakabilecek beceriler yok bende.
0
auroraaurora
(12.03.24)
valla benim için 40 olmadan yaşanacak bir durum olabilir. 32 yaşındayım babam neredeyse 80 olacak. ev üzerinde ev olmaz bence. bakımlık bir durum olunca da eşim de ben de çalışıyoruz nasıl bakacağız? imkanım el verdikçe "b" seçeneği benim için. öbür türlü gene evde yalnız kalıyorlar bir anlamı olmuyor.
0
wild honey suckle
(12.03.24)
parasından bağımsız olarak A. yani bakıcı fiyatı 100 dolar da olsa seçenek değil benim için. annem babam çocukken bakıcıya vermedi beni. ele ayağa düşmelerine de gerek yok, başımın üzerinde her zaman yerleri. şu an 10 dk mesafede yaşıyoruz, haftanın en az 3-4 günü birlikteyiz.
0
mustafakesekci
(12.03.24)
doğrudan süreci yaşamış ve hala da yaşayan biri olarak tecrübelerimi paylaşayım.

88 yaşındaki babam özel bir bakımevinde kalıyor. kendi isteğiyle oraya yerleştirdik. yani bizim için cevap önce a, sonra d.

a. evime alır bakarım.

çok vicdanlısınız ama sanırım işiniz gücünüz yok, çalışmıyorsunuz. yani evinize aldıktan sonra 24 saat yanında kalmayacaksanız evinize almanın mantığı nedir? evinize aldıktan sonra bırakıp gidebiliyorsanız zaten elden ayaktan düşmüş değildir.

babam hastaneden ilk çıktığında 3 ay kadar bizde kaldı. bizim bir şikayetimiz yoktu. keşke işsiz güçsüz adamlar olsak da evimizde bakabilsek. ben 3 ay işime gücüme gidemedim. ayağa kalkıyor, yürüyor, tuvalete gidiyor ama kalkıp dolaptan yemeği bulup, ocağa koyup, ısıtıp yiyemez. o yüzden iki öğün arasındaki süreden daha uzun yalnız bırakamadık. yemeğini koyup çıkıyorsun, diğer öğünden önce de dönmek zorundasın.

o yüzden a şıkkını eliyoruz. bakımevinde kalıyor olduğunu duyan pek vicdanlı kişiler evime niye almadığımı sorguluyor, ya da bana babasını köpek gibi barınağa vermiş şerefsiz ibne gözüyle bakıyor, yüzlerinden hissediyorum. ama karı koca sabah işe gidip akşam döndüğümüz evde bu adam bütün gün ne yer, ne içer, ne yapar, kimse onu düşünmüyor.

b. bakıcı tutar kendi evinde bakılır.

güzel fikir. babam bakımevinde kalmak istediğini söylediğinde ben de baba olur mu öyle şey, bakıcı tutalım evde baksın dedim. dedi ki naapıcam ben bakıcıyla bütün gün evde? evet minimum 1000 dolar gibi bir rakam istiyorlar. ayrıca evin elektriği, suyu, doğalgazı yine ödeniyor. babamın ve bakıcının yediği, içtiği var. üstüne bir de nazını kaprisini çekmeniz gerekiyor ve kalıcı olacağı da garanti değil, bir şeye tepesi attığı anda yaşlı maşlı demeden, haber bile vermeden çekip gidebiliyor, yüz üstü kalıyorsunuz. ekonomik de değil, verimli de değil. üstelik 7/24 kendi evinde kös kös bakıcıyla oturmak pek eğlenceli de değil. bir de kadının biriyle evde yalnız kadın "beni elledi, bana sarktı, taciz etti" dese, 88 yaşında al başına belayı.

c. tek çocuk olduğum ve benden başka bakacak kimse olmadığı için bu şıkka bir şey diyemiyorum. keşke 3-4 kardeş olsaydık da üçer dörder ay her birimiz baksaydık. hep bunun için keşke dedim. ama kime "keşke kardeşim olsaydı" dediysem "biz kaç kardeşiz de ne oldu, herkes birbiriyle küs, kimse kimseyle konuşmuyor, şükret haline" diyor. belki de böylesi daha hayırlı. öyle olsa ben baktım, sen bakmadın diye tatava çıkacaktı. hepsi tahmin tabii, bilemeyiz.

e. o kadar da şerefsiz vicdansız hayırsız değilim.

d. devlet bakımevleri kendi işini kendi görebilen ve aklı başında yaşlıları kabul ediyor. kendi işini, temel ihtiyaçlarını kendi göremeyen ve/veya alzheimer/demans hastası yaşlıları kabul etmiyor. sıraya giriyorsunuz, sıranız gelince kabul ediyorlar. sıra nasıl geliyor? birileri vefat ettikçe... babam çok şükür kendi temel ihtiyaçlarını görüyor, aklı da başında. ama biraz daha iyi hizmet için devleti tercih etmedik. devlet de ücretsiz değil ama özelin yanında çok cüzi bir ücret alıyorlar.

özel bakımevinde kalıyor. 3 öğün yemek veriyorlar. ara öğünlerde meyve, kurabiye, bisküvi falan veriyorlar. elektriği, suyu, ısınması içinde. bakım personeli var, hemşiresi var, doktoru var. ilaçlarını veriyorlar, çamaşırını yıkıyorlar, banyosunu yaptırıyorlar, sosyalleşebileceği arkadaşları var, kimsenin nazını çekmiyorsunuz, onlar size hizmet sunmak için uğraşıyorlar. devletin karşıladığı bütün ilaçları alıyorlar. babamın bez ihtiyacı yok, kullanmıyor. ama raporunuz varsa devlet bez için de bir ödeme yapıyor, onu veriyorsunuz, bezi de karşılıyorlar. yetmediği kısmı siz karşılıyorsunuz. başına bir iş geldiği zaman anında haberim oluyor, gerekiyorsa ambulans çağırıp hastaneye gönderiyorlar. düştü mü, kalktı mı, fenalaştı mı, rahatsızlandı mı aklınız kalmıyor. çok affedersiniz ishal olup tuvalete yetişemediği de oldu. evde bakıcı olsa eeh ben bununla uğraşamam diyip bok içinde bırakıp gidebilir, burada öyle bir derdiniz olmuyor, temizleyip, yıkayıp paklayıp, üstünü başını değiştirip sizi de haberdar ediyorlar.

bugünün fiyatıyla da aylık 23 bin lira ödüyorum, emekli maaşı ile hemen hemen karşılanıyor. kendisi de memnun, benim de kafam rahat. elbette evindeki kadar rahat bir ortam değil, yatılı okul gibi, öğrenci yurdunda kalıyor gibi. ama bu şartlarda hepimiz için en iyisi bu. üstelik kendi evini de kiraya verdik, oradan da güzel kira geliyor.
0
kibritsuyu
(12.03.24)
iyiki kardeslerim var: C
olmasaydi B + periyodik ziyaret
elden ayaktan dusmus bakim gerekiyse D
0
buenosdias
(12.03.24)
evliysem b ama ben de sık sık giderim, evli değilsem a ama bakıcı da tutarım maddi gücüm varsa.
0
nic cage
(12.03.24)
(9)

parfüm seçerken nelere dikkat edilmeli? erkek

mark greg sputnik
iyi akşamlar dostlar,normalde ben hiç ciks birisi değilim, a 101'den axe deodorant basıp yoluma devam ederim. ama hem depresif zamanları hem de garibanlığı hatırlattığı için onu kullanasım yok pek. şöyle bi fıslattın mıydı peşinden gelecek, güzel kokan, ESSAHTAN PARFÜM almak istiyorum. 30 yaşında sa
iyi akşamlar dostlar,

normalde ben hiç ciks birisi değilim, a 101'den axe deodorant basıp yoluma devam ederim. ama hem depresif zamanları hem de garibanlığı hatırlattığı için onu kullanasım yok pek. şöyle bi fıslattın mıydı peşinden gelecek, güzel kokan, ESSAHTAN PARFÜM almak istiyorum.

30 yaşında sakallı, bazen kel, dombili, üniforması siyah kot siyah tişört olan biriyim. bana nasıl bi şey gider? işte baharatlı, pastırmalı, çiçekli böcekli filan bissürü türü oluyo ya bunların.

kardeşime sordum "git kokla beğendiğini al işte" dedi, kalbimi kırdı. rahmetli babamın böyle portakal gibi kokan baharatlı bi parfümü vardı mesela ondan nefret ederdim, o yüzden sanırım o tarz ağır kokuları tercih etmem.

böyle COOL SPORTS RUSH tarzı denyo denyo deodorantların parfüm versiyonu yok mu? mümkünse ucuz bi şeyler olsun, yani maksat bi koku sürünmek temelde, iki fıstırıcam diye 800-900 lira ver(e)mem minik bi şişeye.
0
mark greg sputnik
(05.03.24)
Öncelikle 800-900 liraya şu zaten orjinal bir şey alamazsınız, doldurmacı parfümcülerde bile şişesi 300-400 oldu.
Neyse benim önerim Polo Blue. Güzel kokudur. Dawid Walker'da var ve başarılı gayet.
0
pianeta
(05.03.24)
@arbre, hocam essah parfüm derken 100 liraya satılan deodorant olmasın diyorum aslında. yoksa evet tahmin etmiştim 800-900 liraya bile çok kaliteli bi şey yoktur. benim essah parfüm anlayışım böyle cam şişede, miktar olarak az, iki fıstlatınca kokusu uzun süre kalan şeyler :(
0
🌸mark greg sputnik
(05.03.24)
Zarada lacivert siseli bir erko parfumu begenmistim ama adini bilmiyorum;(( gidip denensin!
0
ala09
(05.03.24)
abi ben sana davidoff cool water yazıyorum, sabahları aç karna.
0
kumandanim
(06.03.24)
Bütçe düşükse mavi, zara, pull and bear gibi markalara girip hoşunuza giden parfümü alabilirsiniz. 800-900 bile orjinal "marka" parfüm için düşük bir bütçe. axe'ın deodorantı 100tl'yi geçmiş, doldurma parfüm 250-300tl olmuş.
0
kimlanbu
(06.03.24)
abi polo blue hayli güzel fakat kalıcı değil
0
edaddy
(06.03.24)
ek olarak parfüm beğenip pahalıysa benzerlerini araştırmak da yapılabilir ünlü parfümlerin çoğunun ya bargello gibi yerlerde benzeri oluyor ya da yine ünlü markalar benzerini yapıyor
0
edaddy
(06.03.24)
daha bütçe dostu dersen; slazenger deo + parfüm al geç.
0
kumandanim
(06.03.24)
Anladığım kadarıyla fresh bir koku istiyorsunuz, çok pahalı olmasın diyorsunuz, ama kalıcılığı ve yayılımı iyi olsun diyorsunuz.
Size önerebileceğim parfümler şunlar:
1. Versace-Eros : Üst notalarında nane, yeşil elma limon vardır. Sonrasında sardunya ve amber gelir.
2. Dior-Sauvage : Bergamotla açılır, biberle devam eder ve sedirle kapanır.
3. Armani-Stronger With You : Biber ve menekşe ile açılır, amber ve vanilya ile devam eder.

Ben üçünü de farklı dönemlerde kullanıyorum. Üçü de günlük kullanıma uygun parfümler.

Orjinalleri tabii pahalı ama gerçekten orjinalden farksız yapan bir yerden alıyorum. Çok da uyguna geliyor. Markanın adı Creamia, Trendyol’da da var, kendi sitesinden de almıştım. Sitesi de şu: www.creamiaperfume.com
0
dize getiren
(08.03.24)
(7)

sefiller 5 ciltte ne anlatıyor?

OgutucuRecep
bir bakayım dedim ben bu romanı 300-350 sayfalık bir kitapta okudum. o zaman denk geldi öyle aldım. çok da hoşuma gitmişti.ama bu 5 cilty bilmem 100-1200 sayfada ne anlatıyor acaba? böyle 3-5 cilt olanı alıp okuyna var mı?
bir bakayım dedim ben bu romanı 300-350 sayfalık bir kitapta okudum. o zaman denk geldi öyle aldım. çok da hoşuma gitmişti.

ama bu 5 cilty bilmem 100-1200 sayfada ne anlatıyor acaba? böyle 3-5 cilt olanı alıp okuyna var mı?
0
OgutucuRecep
(27.02.24)
Sefiller, Karamazof Kardeşler, Monte Kristo Kontu, Don Kişot, Savaş ve Barış, Rüzgar gibi Geçti, Anna Karennina Durgun Don.

Bunlar efsane kitaplar. Keşke hiç bitmese denecek cinsten.

Sefiller'i İş Bankası Kültür Yayınları'ndan al oku. Pişman olmazsın.
0
Mirket
(27.02.24)
Keşke hiç bitmese denecek cinsten +1
0
ruhen hastayim ben
(27.02.24)
Sefiller aman amma yazmış kaç sayfa bu diye sıkılacağınız bir kitap değil. Sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın hiç. 5 cilt değildi okuduğum. 2 cilt olanı okumuştum. Sayfa sayısı neydi bilmiyorum şimdi ama kalındı ciltler yani 1200 sayfa vardır heralde okuduğum versiyonunun. Okurken hiç amma uzunmuş diye düşündüğümü hatırlamıyorum
0
yazdonumu
(27.02.24)
Su an Le Comte de Monte Cristo okuyorum Fransizca ve orijinal metnin yaklasik 1100 sayfa oldugunu ögrendigimde ben de bu soruyu sordum.

Konu örgüsü ilgi çekici olsa da ciltlerce sürmesi bana anlamsiz gelmistir.
0
Yourcousinmarvinberry
(27.02.24)
Sefiller muhteşem kitap.
İyi bir çeviriden tamamı okunduğunda sıkılmak zor.
0
but that was just a dream
(27.02.24)
su an ilk cildini okuyorum yarisina geldim ama detayli savas tasvirleri bogdu biraz beni. aslinda onun disinda cok guzel bir kitap ama bu kitaba bunlari yazacagina gidip savas icin ayri bir kitap yapsaydin diyesim geldi.

bu arada kitabin ilk ceyreginde fantine diye bir kadin var. bu kadinin ve cocugunun hikayesini okudugum esnada netflix'te "an american crime" diye bir film izledim ve hikayeler cok benziyor. izlememis olanlara tavsiye edebilirim.
0
bohr atom modeli
(27.02.24)
rus dili ve edebiyatı öğrencisiyim, burada adı yazılmış romanların çoğunu türkiye'de bulunabilecek en iyi çevirisinden okudum, orijinalleri üzerinde ders çalıştım. her birini 3-5 yılda bir özleyip tekrar tekrar okuyasım gelir. bunu şu yüzden söyledim, kesinlikle "yav 10 sayfa duvar anlatıyor!!!" diyen birisi değilim konu klasikleri okumak olunca.

yalnız sefiller'i sıkıcı buluyorum ve ne kadar denersem deneyeyim 300'üncü sayfadan ötesine geçemedim. onu bırakıp başka kitaba geçtiğimde ise bir ayda 4-5 kitap okuyacak hıza dönüyorum tekrar.

hugo'nun her olaydan sonra "hayatta bazen böyle şeyler olur" tarzı acayip eklemeleri benim dikkatimi dağıtıyor mesela. inci'deki meşhur hikayeyi hatırlayanlar olur belki, annem babama nasıl verdi mi ne öyle bi şeydi. onda eleman saçmasapan şeyler yapıp "böyle yeteneklerim vardır, insanları şaşırtırım" gibi komik eklemeler yapıyordu.

sefiller'i okurken aklıma sürekli bu geliyor. "sıradan vatandaş" için bence çok ağır bir roman sefiller. bak mesela savaş ve barış'ı okurken elbette o dönemin şartlarını biliyorsan çok daha fazla keyif alırsın ama şart değil. herhangi bir yetişkinin eline ver o romanı, yine okuyup çok şey anlayabilir/öğrenebilir/sevebilir.

sefiller'i keyif alarak okuyabilmek için bence son 300-400 yıllık fransız tarihini ve siyasetini çok iyi bilmek lazım. en azından şahsi görüşüm bu. inanılmaz bir eser olduğundan şüphem yok ama şu veya bu klasik gibi alıp okuyayım denebilecek bir roman değil bence. daha çok rehber gibi.
0
mark greg sputnik
(27.02.24)
(2)

sıhhiye-cebeci-kızılay taraflarında internet kafe önerisi

mark greg sputnik
iyi akşamlar,evde kullandığım internet berbat ötesi ve taahhüt var maalesef. önümüzdeki iki ay boyunca kesinlikle kaçırmak istediğim bazı maçlar var. internet kafeye gitmeyi düşünüyorum bu yüzden. tek kriterim internet hızının yüksek olması. yüksek dediysem 20-30mbps bile yeterli olur muhtemelen, iz
iyi akşamlar,

evde kullandığım internet berbat ötesi ve taahhüt var maalesef. önümüzdeki iki ay boyunca kesinlikle kaçırmak istediğim bazı maçlar var. internet kafeye gitmeyi düşünüyorum bu yüzden. tek kriterim internet hızının yüksek olması. yüksek dediysem 20-30mbps bile yeterli olur muhtemelen, izleyeceğim şey dümdüz maç yayını, ekstra bir şeye gerek yok.

maçların saatinden dolayı okula yakın bir yer olsa iyi olur, o yüzden öncelik sıhhiye ve kızılay olmak üzere o bölgede önerebileceğiniz kaliteli bir mekan var mı?

zamanında istanbul'da nhl playofflarını 7/24 açık internet kafede tost yiyip red bull ve sigara içerek izlemiştim, acayip keyifliydi. öyle bir ortam arıyorum.

yani herhalde herhangi bir internet kafe de iş görür ama sizin bildiğiniz, sevdiğiniz, özellikle önerebileceğiniz bir yer varsa oraya gideyim.
0
mark greg sputnik
(26.02.24)
abi haritaya bakmaya gerek yok ben kendim zaten burda yaşıyorum, sokağa çıkınca internet kafeleri kendim de görüyorum... ben sizin önerebileceğiniz, beğendiğiniz bir yer var mı diye soruyorum. gidip otururum birine, internet kalitesizdir, sürekli donar vs. boşuna uğraşmış olurum.
0
🌸mark greg sputnik
(26.02.24)
Abi Chatlak vardı.. içeride sigara da içiliyordu, ama 10-15 sene geçti üstünden :) şu an içilmiyordur diye tahmin ediyorum. Ama interneti, bilgisayarları falan en iyi olan yer orasıydı hep.

GMK üzerinde, Fevzi Çakmak sokak var, sokağa girdikten 20 metre sonra falan solda.
0
plutongezegendegilmi
(26.02.24)
(7)

futbolda bu kadar çok son dk golü oluyor muydu ya?

avatar is back
sadece bugünkü maçlara bakarken fark ettim;sivas - pendik 90+5'de sivas atmışk.gümrük - alanya 90+5'de alanya atmış puanı almışcadiz - celta 90+10'da cadiz 2-2 yapmış puan almışjuve - frosineno 90+5'te juve atmış galibiyet gelmişcagliari - napoli 90+5'de cagliari 1-1 yapmışfrankfurt - wolfsburg 90+2
sadece bugünkü maçlara bakarken fark ettim;

sivas - pendik 90+5'de sivas atmış
k.gümrük - alanya 90+5'de alanya atmış puanı almış
cadiz - celta 90+10'da cadiz 2-2 yapmış puan almış
juve - frosineno 90+5'te juve atmış galibiyet gelmiş
cagliari - napoli 90+5'de cagliari 1-1 yapmış
frankfurt - wolfsburg 90+2 de frankfurt beraberliği almış
lens - monaco 90+2 monaco 3-2 öne geçmiş kazanmış
le havre - reims 90+6'da reims 2-1 öne geçmiş
psg - rennes, 90+7'de psg 1-1 yapıp puan almış
almere - feyenoord 90+2 de 2.golü atmış
vizela - estoril iki takımda 90+'larda gol atmış
club brugge - anderlecht 90+2 de galibiyet golü gelmiş anderlechtten
chelsea * liverpool 118'de live atmış 1-0 kazanmış
celtic 1-1 iken 90+larda'da 2 gol atıp 3-1 kazanmış

yani sadece top liglere falan baktım da, baktığım her maçın son saniyeleri gol olmuş. çok acayip değil mi ya?

döndüm düne baktım

kayseri - a.gücü 90+'da galibiyet golü geliyor
antep - başak 90+da gol geliyor
fb - k.paşa 90+da galibiyet golü geliyor
brighton 90+da 1 puanı alıyr
manu - fulham 90+7'de fulham 2-1 öne geçiyor
sassulo - empoli, 90+da empoli 3-2 kazanıyor
bayern münih - liepzig 90+da 2-1 kazanıyor münih
waalwick - fortuna, 90'da fortuna kazanıyor
ross county - livingston, 90+da ev sahibi 3-2 yapıyor


yani 40-45 maça baktıysam 25'e yakınına dk 90'dan sonra gol ile skor değişmiş. bir sürü de 88-87.dk golleri gördüm de eklemedim. cidden çok acayip değil mi ya? bu her maçı 3-4 dk uzatma yerine +7 +8'ler gelince mi oldu nedir bu?
0
avatar is back
(25.02.24)
uzatmalarin artmasi + VAR etkisi. Eskiden hakemler korkuyordu son dakikada skoru degistiren kararlar vermeye. VAR'in gelmesi ile birlikte hakemin yuku azaldi. Bir de VAR geldi geleli cok ufak temaslara bile penalti calinir oldu. Darbenin siddetini olcemiyoruz cunku, temas var mi var o zaman penalti. Ama o temas penaltilik temas degil ya da kirmizi mi sari mi olmali o da cok muallak oldu. Bazi oyuncular asiri tiyatral hareketler yapiyor, 10 saniye sonra devam ediyor oyununa. Bir de son dakika olunca tum riskler aliniyor. Tek fark yenilsen de 0 puan, iki fark yenilsen de.
0
freedonia
(25.02.24)
Futbolu takip etmem ama artık son dakikalarda bu gollerin gelmesi adeta meydan muharebesi gibi tüm ağırlığı vermeye dayalı ise olabilir

Akla ister istemez şu geldi. bilen varsa link versin bir zahmet geçen senelerde Türkiye liglerinin birinde iki takım birbirlerine oldukça fazla sayıda gol atıyorlar.
11-20 gibi ya da bu seviyelerde bir skor sanırım.
Bundan dolayı aynı ligde 3. bir takım ise küme düşüyor (veya lig sıralamasının oldukça altında kalıyor) du.
itiraz edeceklerini söylemişlerdi :) Böyle trajikomik ama gerçek bir haberdi. Hatırlayan ?
0
diyecevaplandı
(25.02.24)
tabi var ve uzatmanın da etkisi var ama bence bahis ve şike işleri futbolun her yerini ele geçirdi. en üst seviyesinden en alt seviyesine kadar.
0
paintov
(26.02.24)
freedonia güzel açıklamış.

en başta VAR sebebiyle diğer türlü es geçilebilecek çoğu pozisyon şu an didik didik incelenebiliyor. eskiden mesela 89'da "gri pozisyon"lara (hele ki küçük takım lehine olacaksa) nadiren penaltı çalınırdı. şimdi VAR'dan izliyor, kaçarı yok, veriyor.

bir de son dünya kupası'ndan itibaren uzatmalar daha ciddiye alınmaya başlandı, direkt hakemlere bu yönde talimat var. yani yarım saat yerde yatayım ama standart 4-5 dakika uzatma verilsin yok... oyun çok durmuşsa şak diye 12-13 dakika gösteriyor yan hakem. haliyle artık uzatma dediğimiz kısımlar daha uzun, daha çok. bu da gol sayısını arttırıyordur.

ama bu hafta biraz istisnai diye düşünüyorum, hep böyle olmuyor. yani 5 yılda bir de olsa fransa 2. ligi'nde 10 maçta 44 gol filan çıkıyor mesela, normalde asla olacak iş değildir.
0
mark greg sputnik
(26.02.24)
Eskiden uzatmalarda biri 80 saat sakat taklidi yapıp yatınca uzatmayı eritiyordu. O olay için en fazla 1 dakika falan ekliyorlardı. Şimdi uzatma olarak verilen süre aşağı yukarı yakın miktarda oynatılıyor. Onun da etkisi var. O yüzden eskiden 85+ golleri daha fazlaydı.

Şimdi maç bitsin paniği ve disiplinsizliği, sakat numarası ile ya da oyunu soğutarak geçiştirilemiyor. Üstüne @freedonia'nın belirttiği gibi hakemlerin topu VAR'a atarak skora etki edebilecek kararlar alabilmesi de eklendi. 90 dakika otobüs park eden takım, son dakika bir hatayla yaptığı penaltı ya da serbest vuruşla kaybedebiliyor ya da gol arayan takım son dakika yüklenirken kontradan gol yiyebiliyor.

Tabii bunlara artan fiziksel kapasiteyi de ekleyelim. 90'ların sonlarının ya da 2000'lerin başının futbolcuları şu an ortalama bir Avrupa ya da Türkiye'nin ilk beşindeki takımlar ile kondisyon olarak yarışamaz. 90. dakikada koşabilen oyuncu sayısı da atak yapabilen takım sayısı da daha fazla. 2000lerin başında 8-9 km koşan ilah ilan ediliyordu mesela.
0
nawar
(26.02.24)
premier ligde bu hafta cumartesi maçlarının 2sinde son dk golü var. özellikle manu maçlarını takip ederseniz, neredeyse her maç son dk ya atıyor ya yiyor. bu tüm ligler için geçerli. eskinden takımlar son dakikalarda top çevirir korner direğinin orada beklerdi. artık bu tarz olaylar kabul görmediğinden son dkya kadar maç oynanıyor.
0
mikahakkinen
(26.02.24)
ek olarak ya 2020 ya da 2021'di. El kurali degisti. Her carpma penalti olmaya basladi. Onceden cok mantikliydi kural. Cok yakin Mesafeden carpmalar calinmazdi, topun siddeti, elin dogal konumu vs gayet tutarli bicimde degerlendirilirdi. Simdi her seye caliyorlar en ust seviyede cl'de bile. Son dakikalarda Allah ne verdiyse suursuzca saldiriyor takimlar iste birinin eline carpar, defans iska gecer, kaleci elinden kacirir, biri rakibi formasindan ceker VAR yakalar, futbolcular da yorgun dustugunden goller artiyor sson dakikalarda.
0
neck_and_neck
(26.02.24)
(9)

ağzı kokan biri kendisini bilir mi

benibulmanlazim
bugün güzel bir hanfendi arkadaşın ağız kokusunu hissettim. normalde hassas bir bünyem yok ama beni fena etkiledi. eminim o da bunun farkında değildir.sorum şu: bir insan ağzının koktuğunu nasıl anlar.
bugün güzel bir hanfendi arkadaşın ağız kokusunu hissettim. normalde hassas bir bünyem yok ama beni fena etkiledi. eminim o da bunun farkında değildir.

sorum şu: bir insan ağzının koktuğunu nasıl anlar.
0
benibulmanlazim
(18.02.24)
her zaman anlaşılmıyor. sarımsak yesem hissederim ama diğer türlü hissetmem heralde.

günde 2 kez diş fırçalayan birisinin ağzı kokuyosa başka sıkıntısı vardır doktora gitmesi gerekir.
0
jelly bear
(18.02.24)
Açtır, çürük vardır, normal bir kokudur. Diş hekimlerinin de kokuyor. İnsanlık hali ne var bunda suratına hohlamadıkça?
0
Kahvedesu
(18.02.24)
anlamak için bileği yalama filan gibi antin kuntin yöntemler var ama hiçbirinin kesin çözüm sunacağını zannetmiyorum, ben ağız kokusu konusunda çok hassas birisi olarak utanmasam bane gibi dolaşacağım ortalıkta, çok "test" etmişimdir kokuyor mu kokmuyor mu diye ama hiçbirinden güvenilir sonuç almadım.

cevaba gelecek olursak eğer mide rahatsızlığı, diş çürüğü vb. problemler varsa muhtemelen böyle bir sorun yaşayabileceğinin farkındadır. bunlar yoksa veya kendisi şuursuzsa ağzının koktuğunu hiç düşünmüyor olabilir. çünkü özellikle üzerinde durmuyorsa insanın kendi ağzının koktuğunu anlaması (birisi söylemediği sürece) gerçekten çok zor.

onun dışında diğer arkadaşlara da katılıyorum açıkçası, devamlılık arz etmeyen ve çok ağır olmayan ağız kokusu şu veya bu sebeple herkesin başına gelebilir. aç olabilir, rahatsız olabilir vs... başka zaman tekrar yaklaş bakalım :)
0
mark greg sputnik
(18.02.24)
Bilek yalamak gibi antin kuntin yöntemler işe yarıyor.
Bir diğer yöntem de ağzını burnunu maske ile kapatıp ağzından nefes verip burnunandan almak.

Durup dururken genelde farkedilmiyor. Acaba kokuyor muyum diye kontrol etmek lazım

edit: bende işe yarıyor en azından. belki mideden gelen kokularda ya da bazı tip kokularda sağlıklı bi çözüm değildir.
0
biseysorcaktim
(18.02.24)
@biseysorcaktim, abi nasıl yapılıyor o zaman, biliyorsan açıklar mısın? ben mi yanlış yapıyorum acaba? ya ağzımın koktuğundan yüzde bir milyon emin olduğum zamanlarda bile bundan ben hiç sonuç alamadım çünkü. burnum da aslında keskindir hani koku almıyor değilim. bende bu zaten takıntı düzeyinde. eskiden çok daha kötüydü, kendi sevgilimin yanında sakız çiğnemeden duramıyordum filan. o açıdan "ağzım kokuyo mu?" sorusuna net cevap bulabilmek sayko ruhumun yangınlarına su serpecek çok önemli bi şey benim için. ama yok yani bileğimi yalayınca kendimi sadece salak bi maymun gibi hissediyorum, hiçbi koku almıyorum.
0
mark greg sputnik
(18.02.24)
bilinmez sanki ya. ben koktugumu hissettigim oluyor ama belki kokmadigini dusundugum bir zaman da kokuyordur?? beslenmeyle dogrudan alaka kuruyorum curukten vs de ote. sagliksiz beslendiginde hizli aclik ve acliktan agiz kokmasi gibi bi dongu. bir de herkesin kendi kokusu oluyor bi sekilde cok yakinsan, ten kokusu gibi. sik sik temizlikle kokuyu bastirabilirsin
0
ala09
(18.02.24)
üzerine sıktığın parfümün kokusunu yada terlediğindeki kokuyu sürekli alıyormusun ki ağız kokusunu sürekli alasın?

kişilerin çoğu bunu fark etmez hele ki süre gelen bir rahatsızlıktan dolayı ise hiç fark etmeyebilir. çöp kokusu gibi bir koku ise mide rahatsızlığına işaret eder.
0
selam
(19.02.24)
ben hep anlıyorum sakız taşıyorum bu durumlar için.

anlamayan şaşıyorum. eminim ki kokan kendi koktuğunu biliyor sadece tembelliğinden önlem almıyor. valla yakın olduklarıma eşime arkadaşıma direkt sakız veririm ağzın kokuyor diye. yakın olmadıklarıma da sakız ister misin diye ikramda bulunurum napayım
0
Hallegadola
(19.02.24)
bence anlamıyorlar, anlasalar müdahale ederler. eski iş yerimde birinin ağzı kokuyordu, şu anki iş yerimde de birinin ağzı fena kokuyor. önde çürüğü var, muhtemelen o yüzden. ikisi de evli barklı filan ve günahlarını almayayım temiz insanlar. yani koktuğunu bilseler müdahale ederler.
0
elorelia
(19.02.24)
(3)

lübnan/beyrut?

sanat guresi
yakın zamanda giden veya gidecek olan var mı?edit: ocak sonuna doğru gittim geldim.
yakın zamanda giden veya gidecek olan var mı?

edit: ocak sonuna doğru gittim geldim.
0
sanat guresi
(10.01.24)
sanki gitmek için iyi bir zaman değil? Birkaç gün önce savaş uçakları uçuyordu şehrin tepesinde.
0
but that was just a dream
(10.01.24)
but that was just a dream +1

gidecek olan varsa da gitmesin bence, hiç zamanı değil.
0
mark greg sputnik
(10.01.24)
Kasım ayı sonunda güle oynaya gittik geldik. Hayat devam ediyor. Hiç bir sıkıntı yok. Şiddetle tavsiye ettiğim çok güzel bir ülke.
0
flo
(11.01.24)
(9)

Nasılsınız

rock n roll
Merhaba, bayadır duyuruya girmiyorum nasılsınız?
Merhaba, bayadır duyuruya girmiyorum nasılsınız?
0
rock n roll
(05.01.24)
Türkiye'de ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyiz, sen nasılsın?
0
Bir ben var benden şurada
(05.01.24)
iyi değilim ama kötü de değilim. bakacaaağz. sen nasılsın? cidden ben seni yıllar öncesinden hatırlıyorum. meister bu arada ben. az kavga etmediydik zamanında.
0
mark greg sputnik
(05.01.24)
İdare etmeye çalışıyorum. Orta şeker maalesef. Daha iyi olabilseydi keşke.

Siz?
0
simderun
(05.01.24)
bugün uzun zaman sonra güzel bi kız gördüm, onunla nasıl tanışırım onu planlıyordum. hatta duyurusu bile var.
0
duyurukullanıcısı
(05.01.24)
Selamlar bomba gibiyiz ya sen?
0
ruhen hastayim ben
(05.01.24)
Çok yorgunum ama çalışmam lazım. Bu defa belimi doğrultacağım, rahata ereceğim dediğim her anda yeni bir şey patlak veriyor. Daha iyi olacağım umarım.

Senden ne haber?
0
Amaranta ursula
(05.01.24)
Teşekkürler ben de iyi olmaya çalışıyorum
0
🌸rock n roll
(05.01.24)
Normalde çok mutluydum da yarın yemekli misafirim olduğunu ve evi temzleyip yemek yapmam gerektiğini bildiğim için sıkıntıdayım :((( misafirlik yasaklansın yeter yaaaaa.
0
turuncu tonlarda
(05.01.24)
Kendi halimde iyiyim ya. Keyifler güzel.

Bu C-cuma akşamında bir stand-up gösterisine gittim. İzlediğim kişi eski şarkıcısı, 16 sene önce üniversiteme bahar şenliğime denk gelmişti. adjashdksa
0
put it in your appropriate place
(06.01.24)
(4)

ukrayna savaşı ne oldu şimdi?

duyurukullanıcısı
son durum nedir? ruslar tarafındaki düşünce nedir? genel kanı nedir?özetleyebilecek objektif bir kanal,yer,twit var mı?
son durum nedir? ruslar tarafındaki düşünce nedir? genel kanı nedir?

özetleyebilecek objektif bir kanal,yer,twit var mı?
0
duyurukullanıcısı
(02.01.24)
Batı yoruldu ve bıktı.
Rusya'ya zarar verdiler ama yeterli olmadı.
Rusya'ya bir çok açıdan mecbur olduklarını biliyorlar.
ABD ve İngilterenin zorlamasıyla işler buraya kadar geldi.
İçeriden Putin'e darbe veya gösteri bekleniyordu o da olmadı.
Türkiye burada en doğru seçenek olan denge siyasetini iyi yürüttü.

Arka planda barış görüşmeleri söz konusuyken izlenebilecek taktikler sıralanırsa,
Zelenisky bir şekilde ortamdan kaybedilir, unutturulur.
Avrupa ülkelerinden bazısı "abd'nin arkasına böyle sonucu belirsiz işlere takılarak daha nereye kadar?" düşüncesiyle Rusyayla ticaret vs gibi hususları görüşmek için acilen resmi ziyaret yapabilir.

Rusya'nın genel olarak düşüncesi: çevremde ABD'ye her türlü destek olabilecek bir ülkenin natoya girmesini istemiyorumdur.
Ayrıca yeni yeni şekillenmeye başlayan Türk Devletleri Teşkilatı da Rusya'yı yakından ilgilendiren bir husus. Ne de olsa üfusunda önemli ölçüde Türk de var.

Filistin'de olanlar, resmen "destek verseler" de batı ve seçime doğru giden ABD'nin hiç istemediği bir durum. Bu da gündemden düşen Ukrayna derken dolayısıyla her türlü Rusya'ya yarar.
ABD'nin İsrail'le anlaşmazlıkları bazı videolarda belirtiliyor.
Abd savaş gemileri de geri gidecek diye söylendi son olarak.
0
diyecevaplandı
(02.01.24)
Eskiden savaşlar şafakta başlar, öğleye doğru kimin kazandığı belli olurmuş. Sonra süre uzamış. 1. Dünya savaşı 4 yıl, 2. Dünya savaşı 6 yıl, İran Irak savaşı 8 yıl.
Günümüz savaşları bitimsiz olacak.
Bu savaşın 2 kazananı oldu. Amerika tüm Batıyı kendi çevresinde konsolide etti. Tüm Batı artık Nato'nun işlevini yitirmişliğini düşünürken Nato kapısı çalınan bir organizasyon haline geldi.
Rusya kazandı. Ukrayna'ya girer iki günde hallederim derken tüm Batıyı karşısında buldu ve hepsine yetti, yetebileceğini gösterdi.
Kaybeden Avrupa oldu. Pandeminin ekonomisine verdiği yarayı saramadan Rusyaya uyguladığı ambargonun kendisine verdiği zararı göğüslemesi gerekti.
Sessiz sedasız ve faili meçhul bir şekilde Kuzey Akım projesi patladı. Amerika 'Aaa kim yapmış' diye kıs kıs gülerken Almanya o yarayı çok zor saracak.
Savaş sessiz sedasız ama ekonomik yıkımı çok ses getirecek şekilde uzun yıllar devam edecek.
0
Mirket
(03.01.24)
Genel bir kanı yok. Genel kanısı olan da bir şey bilmiyordur.

Ab'de macaristan yardımları durduruyor.
Abd'de cumhuriyetciler durduruyor. Ikisi de geçmesi için kendilerine yarayacak şeyler istiyor.
En son okuduğum ab covidden olan 20 milyar doları macaristan onayina gerek olmadan yollayacagi.

Batının biktigi yok. Cok ciddi bir rus nefreti var ve bundan sonra uzun süre kimse rusya ile iş yapmaz. Sirketler fabrikalari kapatti, ülkeden çıktılar. Bu şirketler bilmem kaç yılda girdiler oraya, tekrar dönmeleri de o kadar sürer. Şu an biraz okursanız Avrupa'da deli gibi enerji yatırımı var ve sebebi de rusya vs gibi ülkelerle ugrasmamak. Başka örnek de misal fransa uzun zaman sonra madenler açmaya başladı, normalde rusya vs gibi ülkelerden alınan şeyler icin. Amaç da almamak işte.

Batı için de iyi çünkü yeni savaş aletlerini deniyorlar. Buna ek olarak herkes nato etrafında toplandı çünkü diğer taraf rusya.

Avrupa'yi etkiledi tabiki ama misal Fransa'da enflasyon oldu 3.5 yil içinde. Ha daha ufak ülkeler için daha zorlu özellikle rusya ile çok ticaret yapan estonya gibi. Ki benim çalıştığım yerin yüzde 15lik geliri rusya pazarıydi, komple kapatildi her şey. Başka pazarlara yonelindi ve kazakistan vs gibi ülkelerle is yapilacagi anda bilmem kac tane onay ve kontrolden geçiyor rusya ile alakası olmamasi için.

Polonya'nin yeni lideri abimiz de misal baya agresif şekilde rusya karşıtı konuşuyor, iyi oldu.

Neyse yani batıdan yardim gelmemesinin sebebi batinin vermek istememesi değil, bunların durdurulması ama abd kesin yakında salar. Hep çözülur bunlar abd'de ki biden'da iki tarafın da biraz taviz vermesi gerektiğini söyledi.

Neyse şu an için bir gelişme yok. Ukrayna bati yardimlarini bekliyor. Rusya'da ciddi saldırı yapacak askeri güç şu an yok ve lojistik de ciddi sıkıntı. ama ne olursa olsun bati ve rusya iliskileri uzun süre bitti.
0
logisticsmanager
(03.01.24)
hemen her gün rusya ukrayna savaşı başlığına yazıyorum ama çok objektif olduğumu söyleyemem.

avrupa bütün silah/mühimmat stokunu ukrayna'ya verdi. şimdi kendilerinde hiçbir şey yok. üstelik ucuz rus gazından oldular. abd'ye bağımlılıkları her alanda güçlendi. o açıdan avrupa'nın "kaybeden" olduğunu düşünüyorum en başta ki batı medyası bile bunu dillendirmeye başladı son zamanlarda.

abd için kaybetti demek zor ama uluslararası arenada biraz karizmayı çizdirdiklerini düşünüyorum. rusya'yı istedikleri kadar hırpalayamadılar. seçim yaklaşıyor. mevcut batı/nato doktrininin konvansiyonel güçlere karşı pek etkili olmadığı anlaşıldı. dünyaya yetecek kadar silah ve para hala var ama israil-filistin, husiler, ukrayna vs. derken fazla açıldılar. işler böyle devam ederse 3-5 sene sonra çin'in tayvan'ı işgal etmekten çekineceğini sanmıyorum mesela, vay abd şöyle yapar böyle yapar diye bir korkuları kalmayabilir.

ukrayna kesin olarak kaybetti. nüfus 43 milyondan 28 milyon civarına geriledi. savaş başındaki moral ve motivasyon yok. ülke "milliyetçilik" bilincine sahip çoğu gencini kaybetti. mülteci/göçmen olarak başka ülkelere gidenlerin büyük bölümü dönmeyecektir. şimdiden ülkenin en zengin yeraltı kaynaklarına sahip bölgeleri kaptırdılar ki batı çok ciddi destek vermezse yavaş yavaş çözüleceklerdir. çünkü ne para kaldı ne silah. hadi onları geçtim, askere alacak adam kalmadı. 10 ocak'taydı sanırım, yeni seferberlik yasası meclisten geçerse o zaman büyük olay olur. devlet başkanıyla genelkurmay başkanı arasında pürüzler var, batı desen ne verelim nasıl verelim vs. o konuda anlaşamıyor.

rusya için kazandı demek zor çünkü "arka bahçe" bildiğin bir coğrafyada uzun soluklu savaş vermeyi istemezsin ama kaybettikleri görüşüne kesinlikle katılmıyorum hatta bunu gülünç buluyorum.

rusya sadece kısmi seferberlikle 300 bin kişiyi askere almıştı 140 milyonluk ülkede. ayrıldı zannedilen çoğu firma sadece ismini değiştirdi, farklı şekillerde rusya'yla iş yapmaya devam ediyorlar. araplar brics'e katıldı. hindistan-çin'e daha fazla gaz satarak açığı kapattılar. hatta abd bile uranyum alıyor hala rusya'dan :) kısacası rusya dünyadan izole filan olmadı, bu sadece dünyayı 30 ülkeden ibaret zannedenlerin palavrası.

savaşın başında çok saçmalamışlardı ama adapte oldular. inanılmaz bir üretim kapasiteleri var. deli gibi tank, füze, mühimmat vs. üretiyorlar ki batı'nın TOPLAM kapasitesini 3-4'e katlıyorlar en az, öyle söyleyeyim.

cephede inisiyatifi tamamen ele geçirmiş durumdalar, çok yavaş (orada burada 500-600 metre diyeyim günlük) ilerliyorlar ama HER YERDE ilerliyorlar ki 1000 kilometrelik bir hattan söz ediyoruz. rusya'nın amacı zaten hükümeti devirmek ve ukrayna ordusunu yok etmek, ukrayna'yı yanında tutmak. haliyle toprağa ihtiyaçları yok. diğer türlü başaramazlarsa daha fazla toprak almayı deneyecekler elbette ki 2024 yılı içerisinde ukrayna haritasının hayli değişeceğini düşünüyorum şahsen.

ha batı istese ukrayna'ya çok daha fazla şey gönderemez mi? gönderir ama bunun sonucu olur. avrupa dediğim gibi askeri anlamda tamamen abd'ye bağımlı. ne doğru dürüst ordu var ne de üretim kapasitesi. bunların oluşturulması, idare edilmesi, hayata geçirilmesi vs. en az 3-4 yıllık işler ki ekonomiye de etkisi olur. demokrasinin olduğu, refah düzeyinin yüksek olduğu, insanların senelik yüzde 1-2 enflasyona alıştığı coğrafyalarda böyle köklü değişiklikleri kolay kolay kabul ettiremezsin halka.

zaten israil'le birlikte ukrayna'nın pabucu dama atılmış oldu, zelenski "bizi unutmayın" diye ağlıyor sürekli. kısacası batı, rusya'yı tek kurşun atmadan kıstırmaya çalıştı ama işler ciddiye binince ve özellikle ukrayna'nın 2023 yazındaki "büyük taarruz"u fiyaskoyla sonuçlanınca baktılar olmuyor, yavaştan ölü taklidi yapmaya başladılar.

giden canlar gelmeyecek, evladını/eşini/arkadaşını kaybetmiş bir ukraynalı ya da rusa tabii ki şu kazandı bu kazandı demek yersiz ama askeri/siyasi açıdan bakarsak ben rusya'nın kazandığını, kazanmadıysa da kazanacağını düşünüyorum.

klasik ekşi tabiri vardır ya hayallerde yaşıyor bilmem neler diye. o hesap. rusların dediği doğru demiyorum ama batı medyasında inanılmaz bir akıl tutulması var, koyun gibi güdüyorlar milleti.

gerçek şu ki rusya, kiev'e saldırıp direkt hükümeti düşürmek amacıyla riskli bir hamle yapmıştı. o kumar tutmadı. lojistik sorunlar yaşadılar, ilerleyemediler, ukrayna çok iyi direnç gösterdi vs... sonra personel yetersizliğinden herson ve kupyansk gibi bazı yerlerden de çekildiler.

şu an ise rusya'nın gözle görülür hiçbir eksiği yok. personel var, mühimmat var, ekipman var, moral var... zaten şu donbass'tan bir çıkabilirlerse ukrayna'nın geri kalanı çok daha hızlı şekilde dümdüz olur. donbass'a ukrayna 10 yıldır filan deli gibi yığınak yapıyordu, adamlar resmen yeraltından farklı şehirler kurmuşlar. buraları stalingrad gibi sokak sokak savaşarak almak kolay değil. rusya ciddi kayıp vermek istemediği için ateş gücüne güveniyor, yavaş davranıyor. ukrayna zaten savunmak için çok uğraştığından dolayı rusya'nın işine geliyor bu, ikmal hatlarının çok daha güçlü olduğu rus topraklarına yakın coğrafyada savaşmak varken niye savaşın başındaki gibi 300 kilometre açılıp sürekli vurulma riski yaşasınlar ki?

velhasıl eyyorlamam bu şekilde. batı geri basmazsa dünya savaşına gideriz. şu anki tutumlarını sürdürüp yavaş yavaş gündemi ukrayna'dan uzaklaştırırlarsa da rusya, ukrayna'yı yutar.

ülkenin tamamen rus kontrolüne geçmesi düşük ihtimal ama dinyeper nehrinin doğusunu rusya alır diye düşünüyorum. bir ihtimal kiev, odessa ve nikolaev de olabilir ki bu durumda ukrayna'nın karadeniz'le bağlantısı tamamen kesilir ama odessa zor.

yeni bölgeleri muhtemelen tarihi sebeplerle "küçük rusya halk cumhuriyeti" filan gibi bir isimle tek çatı altında toplayıp rusya federasyonu'na bağlarlar.

daha geçen gün medvedev odessa, harkov ve kiev için "işgal altındaki rus şehirleri" dedi. rusya'nın ne pahasına olursa olsun duracağını düşünmüyorum. dediğim gibi ya çok daha büyük, global bir savaş çıkar ya da rusya, ukrayna'nın büyük bölümüne çöker.

ukrayna'dan geriye kalan ülke de zaten moldova, transdinyester cumhuriyeti tarzı hem coğrafi hem de ekonomik olarak pek cazibesi olmayan minik bir yer olur. bulgaristan, kosova filan gibi belki.
0
mark greg sputnik
(03.01.24)
(8)

Psikiyatrik ilaç kullanan var mı?

kukuleta
Delirmek üzereyim sanırım.Son çare aklıma bu geldi.İlaçtan sonra hayatınızda neler değişti?Gerçekten çaresiz kaldım, bir psikiyatriste görünücem tabii ama öncesinde sizden de bilgi almak istedim.
Delirmek üzereyim sanırım.

Son çare aklıma bu geldi.

İlaçtan sonra hayatınızda neler değişti?

Gerçekten çaresiz kaldım, bir psikiyatriste görünücem tabii ama öncesinde sizden de bilgi almak istedim.
0
kukuleta
(26.12.23)
İlaç adı vermeyeceğim, üç yıldır kullandığım bir antidepresan var, en başta psikiyatriste gitmeme neden olan depresyon belirtilerinin neredeyse tamamına iyi geldi, hastasıyım <3
Bir ara ilaç kullanmaktan sıkıldım diye tutturdum, doktor kontrolünde azaltarak bitirecektim, bir ayda "ben bırakmaktan vazgeçtim, geri dönelim" dedim. Bir dönem aşırı halsizlik ve yorgunluk yaptı, ilacı sabah yerine gece kullanarak (yine doktor onayıyla) çözdüm onu da.

Delirmek üzereyim derken şizofreni mi diyorsunuz, depresyonda mısınız, bipolar mı yoksa panik atak mı, DEHB mi... Daha ilaç gerekip gerekmeyeceğini bile bilmeden çok kaygılanmayın, doktora gidin siz :)
(Bir de şu an kullandığım ilacı yazan doktordan önce başka bir psikiyatriste gitmiştim, kadın o kadar yarım yamalak dinlemişti ve o kadar sallamıyordu ki o doktora hiç güvenemedim, yazdığı ilacı da kullanmak istemedim. Gittiğiniz doktor güven vermezse başka doktora gidin, içinize sinen bir doktor bulun mutlaka.)
0
kobuzchu kiz
(26.12.23)
Önce psikiyatriste gitmek iyi bir fikir. Ben ilaç kullanımına başladığım dönem hayatımın en karanlık dönemini yaşıyordum ve halihazırda psikolojik destek alıyordum. Lustral ve Stilizan yazmıştı psikiyatristim ve ben aynı günün akşamı bütün forumları, sözlükleri, yorumları okuyup paniklemiştim. İştah açılması/kapanması, cinsel isteksizlik, kilo alma verme, uykusuzluk yahut sürekli uyku hali...sonu yok bunların. Psikoloğum en sonunda bunları okumaya ara vermemi rica etti, ve kendimi sürece bırakmamı önerdi ve ancak o zaman iyileştim. Demem o ki, her bünye bu ilaçlara farklı reaksiyon veriyor. Belki okuduğunuz etkileri yaşamayacaksınız bile.

Şahsi konuşacak olursam, bende ilk başlarda sürekli bir uyku hali vardı ve odaklanma sorunu yaşıyordum. Birinci ayın sonunda ilacın yan etki olarak değerlendirebileceğimiz etkileri durdu ve hayatıma normal şekilde devam ettim. İyi geldi mi, gelmiştir tabi. İyileşmenin bir kaynağı olmuyor sadece. Ben değiştim, terapiye devam ettim, ilaçlara devam ettim, hayat koşullarım da değişti. Bir sürü parametre var fakat ilaçlar bu değişimleri karşılamanızda faydalı oluyor. Sürekli mutsuz ve depresif olan duygu modumdan görece çabuk şekilde çıkmış olmamı sağlamış olabilir ilaç tedavisi. Korkmayın ve güvenebileceğiniz bir doktor bulun yeter.
0
@stubborn inferno
(26.12.23)
19 yaşındaydım, aynen böyle delirmek üzereyken ve başarısız intihar girişimi sonrasında baktım olmuyor, psikiyatriste gittim. maddi imkanım el vermediği için terapi görmedim, sadece ilaç kullanıyor ve iki ayda bir filan psikiyatristle görüşüyordum.

bana inanılmaz iyi geldi. toparlandım. tekrar hayata sarıldım. şöyle söyleyeyim sosyal fobinin, bir alt sokaktaki bakkala gitmemi engellediği bir noktadaydım. oradan yırtık donla gezecek arsızlık seviyesine ulaştım :) ilacı bir sene kullandıktan sonra bıraktım, takip eden 4-5 yılda iyiydim.

sonra pandemi, çok sevdiğim sevgilimin terk etmesi, babamın vefatı, benim yaş ilerlerken yerimde saymam, maddi sıkıntılar vs. derken yine su kaynatmaya başladım.

bu sefer terapiyle beraber ilaç kullanıyorum. yine çok daha iyiyim. mental açıdan hatta belki hayatımda hiç olmadığım kadar.

***

şimdi herkesin derdi aynı değil, her ilaç da aynı değil ama kendi başınıza işin içinden çıkamıyorsanız bence profesyonel destek almaktan çekinmeyin. iyi bir uzman gözetiminde yürütüldüğü sürece bu süreçler, efendime söyleyeyim ilaçlar filan acayip güzel şeyler.

ha 5 sene kullanınca ne olur, ileride ne gibi sorunlara yol açar vs. orasını bilmiyorum ama şahsen ilgilenmiyorum. ben yardım almasaydım şu an ya ölmüş ya da geri dönüşü olmayacak hatalar yapmış olabilirdim. ilaçsız berbat bir hayat yaşayacağıma beynimi "olması gereken" yerde tutup daha zayıf iç organlarım olmasını/erken ölmeyi tercih ederim açıkçası.
0
mark greg sputnik
(26.12.23)
Psikiyatrik ilaç psikiastrist ile faydalı diğer türlü bir anlamı yok. maalesef bu ilaçlar bir antibiotik değil ki bakteri gibi kafanızdaki düşünceyi bulup öldürsün.

Psikiyatrik ilaç sizi terapiye uygun hale getirir sadece, daha objektif düşünmenizi sağlar.

bir doktora görünmenizde fayda var.
0
duyurukullanıcısı
(26.12.23)
probleminiz nedir? psikiyatriste gidin mutlaka. eğer ilaçlık bir şey değilse terapi ile halledilebilir. boşuna ilaç içmeyin yani.
0
candide
(26.12.23)
İlaç terapinin işe yaramadığı desteklenmesi ve hayatınızı normal bir şekilde idame ettiremediğinizde verilir. Ancak psikiyatriste giderseniz yüzde 95 oranında size ilaç verir.
0
mikahakkinen
(26.12.23)
Ben 1 sene terapi gördüm ama sonra ekonomik durum,işsizlik vs bıraktım. Non official bir şekilde psikoloji hocası bana major depresyon teşhisi koyduğunu yıllar sonra öğrendim. Ama zaten ruh halim değişmiyor, panik ataklarım devam ediyordu. Özel bir psikiyatriste gittim ve bana bir ilaç yazdı ki etrafımda bu ilacı kullanan çokça insan vardı, onlardaki değişim beni ikna etmişti ilaca. Kullanmaya başladım, gerçekten ilk ay ızdıraptı ama şimdi çok mutluyum, daha soğuk kanlı ve neşeliyim. Geçen trafik kazası geçirdim ameliyat olmam gerekti ve ben inanılmaz güçlü hissettim kendimi, durumu olağan karşılamak olsun, ameliyat gerçeğini vs. Aslanlar gibi girip çıktım. Bu ilaç olmasaydı hayatımda bu geçen 2 haftam ızdırap olurdu bana. Hayata daha adapteyim, sosyal fobilerimden kurtuldum çok güzel. Hayatımda ilk defa kendimi seçtim diyebilirim.
0
guitarissimo
(26.12.23)
1 yıldır kullanıyorum. Eskisine göre daha iyiyim ama ne kadar iyi bilemiyorum. Tabii öğrenciyim öyle kliniğe git falan para yok devlet hastanesinde gidiyorum imkanımca. Yani hiç yoktan iyidir. Eğer özele falan giderseniz bence faydasını mutlaka görürsünüz (ben bile gördüysem)
0
substituent
(27.12.23)
(6)

Eski sevgilinizin sosyal medya hesabına bakıyor musunuz?

jonas
Merak edip de eski sevgilinizin Instagram'ına falan bakıyor musunuz? Yapıyorsanız da yaklaşık ne sıklıkta yapıyorsunuz?
Merak edip de eski sevgilinizin Instagram'ına falan bakıyor musunuz? Yapıyorsanız da yaklaşık ne sıklıkta yapıyorsunuz?
0
jonas
(22.12.23)
Ayda bir kimisine yılda bir
0
benaslindayohum
(22.12.23)
hiç bakmadım. hayatta stalk yapmadım, yapmam. aklıma gelmez.
0
gabe h coud
(22.12.23)
hayır, asla. bitti mi? bitti. geri dönsem kafayı yerim.
0
mark greg sputnik
(22.12.23)
nadiren bakarım ama bu benim için hiçbir şey ifade etmez.
0
tabudeviren
(22.12.23)
2 senede 1 falan.
0
poliamid
(22.12.23)
arada bakıyorum özlediğimden unutamadığımdan değil dolce vita bir hayatı var vay be hayata bak diyorum :)
0
freebird5406_2
(23.12.23)
(2)

ankara yht garına ulaşım

mark greg sputnik
iyi akşamlar dostlar,ben buraya hep taksiyle gitmiştim daha önce. ulus metro durağına yakınmış galiba. orada insem ne kadar yürümem gerekir? yol filan nasıldır yokuş mu mesela? sakat olduğum için ona göre daha erken çıkayım diye soruyorum. ulus'tan inince ne yana, ne kadar gitmek gerekiyor aşağı yuk
iyi akşamlar dostlar,

ben buraya hep taksiyle gitmiştim daha önce. ulus metro durağına yakınmış galiba. orada insem ne kadar yürümem gerekir? yol filan nasıldır yokuş mu mesela? sakat olduğum için ona göre daha erken çıkayım diye soruyorum. ulus'tan inince ne yana, ne kadar gitmek gerekiyor aşağı yukarı?
0
mark greg sputnik
(11.12.23)
Yeni hat yapıldı ya ona binsene. Kızılay metrodan doğrudan gar durağında ineceksin
0
Hallegadola
(11.12.23)
anaa öyle şeyler oldu mu ya, hiç bilmiyordum, teşekkür ederim
0
🌸mark greg sputnik
(11.12.23)
(4)

whatsapp profil fotosu ve profesyonellik

mark greg sputnik
dostlar iyi akşamlar,ben şu an iki işte birden çalışıyorum. bunların birini geçelim, sorun değil.diğerinde de müşteriyle doğrudan ilişkim yok. iş sebepli DEVAMLI muhatap olduğum bir kişi bile yok, şu veya bu sebepten bana yazması/beni görmesi gereken 2-3 kişi oluyor.benim de 30 yaşında herif olmama
dostlar iyi akşamlar,

ben şu an iki işte birden çalışıyorum. bunların birini geçelim, sorun değil.

diğerinde de müşteriyle doğrudan ilişkim yok. iş sebepli DEVAMLI muhatap olduğum bir kişi bile yok, şu veya bu sebepten bana yazması/beni görmesi gereken 2-3 kişi oluyor.

benim de 30 yaşında herif olmama rağmen pis bir huyum var, kendimce komik ya da saçma bulduğum çeşit çeşit şey koyarım profil fotoğrafıma. çok sık değiştirmem aslında ama 3 sene aynı fotoğraf olmaz yani.

sormak istediğim şu: BİREYSEL hesabımı kullanırken bu sizce profesyonellik ya da ne bileyim toplum ilişkileri açısından sorun olacak bi şey mi sizin için? neblim iş arkadaşınız ayda bir profil fotoğrafı değiştirse, antin kuntin şeyler koysa "manyak mı bu" filan der misiniz? ya da birine iş verceksiniz diyelim böyle bi tavır sizde güvensizlik uyandırır mı?

şu an benim düzenim ne kadar "casual" olabilirse o kadar casual, kaldı ki şu an çalıştığım insanların da hiç taktığını düşünmüyorum, o yüzden sonuna kadar ergenliğe devam edicem ama "gardaşım yapma üzülürsün" derseniz en azından ilerleyen yıllar için filan aklımda olsun. kurumsal iş hesabı kullanacak olsam orada zaten yapmam, ona girmiyorum bile.
0
mark greg sputnik
(06.12.23)
bu sadece yeni tanıştığın insanda problem oluyor. o da seni daha önce hiç görmediyse.
benim whatsapp adım "fikibok" mesela. kimseyi umursamadan yıllardır böyle
bence takma
0
jelly bear
(06.12.23)
hay yaşa hocam ne güzel dedin. sen böyle deyince aklıma eski bir arkadaşım geldi. yaşı benden büyüktü, çok sevip saydığım biriydi, bayağı bir süre görüştükten sonra facebook'ta ekleşecektik. benim de yine facebook'ta antin kuntin bissürü fotom, paylaşımım filan var. çekindim biraz. açıkça söylemiştim. yıllar sonra konusu açıldı, o yüzden daha çok ısınmış bana kendisi, hoşuna gitmiş. insan neyse o olmalı bi yerde galiba.
0
🌸mark greg sputnik
(06.12.23)
Ne kadar boş bir şeyle uğraşır geçerim. Tabii siz bundan keyif alıyorsanız, benim ve diğerlerinin önemi yok.

Diyelim sizinle iş yapıyoruz. Ben kazancıma bakarım, siz de kazancına bakarsanız. Gerisi 0.

Edit: Takılacak o kadar şey olduktan sonra ona sıra gelmez.
0
put it in your appropriate place
(06.12.23)
Aynı çalışma ortamında, aynı şirket bünyesinde sorun olmamalı elbette. Sonuçta siz bireysel hesabınızı kullanıyorsunuz. Size bir iş hesabı sağlanmamış ya da bu önemsenmemiş. Kim ne diyebilir?

Ancak "iş verirken" diye özellikle yazdığınız için diyorum; dışarıyla iş ilişkisi kurarken nötr olmak her zaman daha iyi. Sizin profil resminiz bir şey anlatıyor sonuçta. Her görüşten, her karakterden insan var. Profil fotoğrafınız sebebiyle iş kaçırmak istemezsiniz heralde.

Kendi adıma, iletişim kurduğum yerde bana uygun gelmeyen bir profil fotoğrafı görürsem bu bi acaba dedirtiyor, bundan sonraki her hoşnutsuzluk da üstüne "zaten belliydi" hissiyatı uyandırıyor ve genelde tekrar tercih etmiyorum. İlla özel çekim profesyonel bir şey kullanmanız gerekmiyor ama kendinizle ilgili ne kadar az şey anlatırsa o kadar iyi bence. Ha tam tersine bunun size kazandıracağı müşteriler de olur elbette ama orana vurulduğunda ne çıkar takdir sizin.
0
akhenaten
(06.12.23)
(5)

R. Kiyosaki'nin "borçlanarak zengin olma" dediği şey Türkiye'de mümkün mü?

yazamajor
Bu adam "borçlandığım zaman vergiden muaf oluyorum, aldığım borcu da işe yatırıyorum veya ev alıyorum" diyor ya, bu durum Türkiye'deki vergi sistemiyle ve faiz oranlarıyla mümkün mü? Evrensel bişeyden mi bahsediyor yoksa bu sadece Amerika için mi geçerli?
Bu adam "borçlandığım zaman vergiden muaf oluyorum, aldığım borcu da işe yatırıyorum veya ev alıyorum" diyor ya, bu durum Türkiye'deki vergi sistemiyle ve faiz oranlarıyla mümkün mü? Evrensel bişeyden mi bahsediyor yoksa bu sadece Amerika için mi geçerli?
0
yazamajor
(25.11.23)
TR'de de mümkün. Bir örnek vereyim: Belli bir eurobond kazancının üzeri vergilendiriliyor; ama ev krediniz varsa, ödediğiniz aylık kredinin tamamını vergiden düşebiliyorsunuz. Bu sadece tek bir örnek. Ya da kirada 3-5 eviniz var diyelim, emlak vergisinden evlere yaptığınız harcamaları düşebiliyosunuz falan.

Borçlanarak zengin olmak için son yıllarda TR'den daha iyi olan çok az ülke var, kredi muslukları açıkken büyük bir servet transferi oldu. Hala da devam. Kısacası borçlanın, ama TL ile :)

Türkiye kurulduğundan bu yana altına karşı TL borçlanan biri hep zenginleşti mesela.

konuyla ilgileniyorsanız cihat e. çiçek'i takip etmenizi öneririm.
0
zeleno
(25.11.23)
kiyosaki "sıradan vatandaş"ın yaşadıkları hakkında en ufak bilgisi ya da fikri olmayan şarlatanın teki. öyle bir imkan varsa da sen olamazsın. enflasyonun yüksek olduğu ülkede bulabiliyorsan düşük faizle kredi almak faydalıdır elbet ama ola ki işler ters gitti, senin bu sorunu çözebilecek mali gücün var mı? bu dangalak benim de karşıma çıkıp duruyordu insta'da, aylarca "böyle gönderileri önerme" diyerek anca yok edebildim.

3-5 tane yankinin "zengin olma tavsiyeleri"ni dinleyerek en fazla borsada onlara para kazandırmış olursunuz, öyle bir dünya yok.
0
mark greg sputnik
(25.11.23)
negatif faz ortamındaki tüm ülkelerde geçerli bir durum , ancak burada vade ve borçlanılan tutarları , kredi taksitlerini ödeyecek düzenli bir gelire sahip olmakta önemli
0
Rao
(25.11.23)
Ana para geliri kitap satışları olan ve bu kitapta bize zenginlige giden yolu anlatan birinin ne dediğinin pek önemi yok.
Bu arada dediği doğru da bu kadar basite indirgersen doğru. Bunu Türkiye'de yapan çok. Benim arkadaşın iyi geliri varken ucuz kredi furyasinda pat pat çekti kredileri sonra da satti evi falan çok daha iyi paralara çok kisa sürede. Böyle böyle işte baya para yaptı.
Sputnik+1 sürekli karşıma çıkıyor.
0
logisticsmanager
(25.11.23)
türkiye gibi enflasyonist bir ülkede çok daha mümkün
0
abelardo
(25.11.23)
(8)

Pazar günü istanbula kar geliyormuş ama nasıl

regina phalange
Bakıyorum 14 derece gösteriyor, dalga mı geçiyorlar nasıl olucak olay?
Bakıyorum 14 derece gösteriyor, dalga mı geçiyorlar nasıl olucak olay?
0
regina phalange
(21.11.23)
Tamam da işte onu diyorım nası bu kadar farklı modellere bakabiliyorlar yani biri 14 derece gösteriyor biri kar var diyor
0
🌸regina phalange
(21.11.23)
kar geleceğini kim söylüyor, kaynak var mı?
0
mark greg sputnik
(21.11.23)
kar beklenip beklenmediğini bilmiyorum ama pazar gün içinde 14 derece gösterirken akşam 4 dereceye, pazarı pazartesiye bağlayan gece de 2 dereceye kadar düşüyor ve pazartesi max 7. yani bir soğuma var ve gece işte belki bazı yerlere kar yağacağı tahmin ediliyodur. pazarı pazartesiye bağlayan gece için düşünecek olursak dalga geçmek olarak tanımlanacak kadar acayip bir durum yok gibi ortada.
0
tepedeki psychedelic adam
(22.11.23)
yok abi kasım ayında ne karı yahu
0
abelardo
(22.11.23)
Geçen hafta da tam böyle olmadı mı? Çarşamba günü kolsuz elbise üzeri ceketle geçirdim günü dışarıda, Ctesi montla üşüyordum. Bir soğuk hava dalgasına bakar. İstanbul'un yüksek kesimlerine Ctesi-pazar olduğu gibi bir iki atıştırır. Ctesi 18 pazar ise 9 derece dedi havayı koklayan adam, ki temkinlidir kendisi.
0
SiyamkedisiZorro
(22.11.23)
Silivri'ye şöyle bir kırağ düşebilir, ya da Kartal Aydos tepesine ince bir kar örtüsü olabilir.

Siyasi olarak İstanbul sınırı mı? Evet, ama mantıklı bir haber değil. Bu yüzden ben her zaman ilçe bazında bakıyorum hava durumlarına.
0
John Bloor
(22.11.23)
@john bloor ona nerden bakıyorsunuz ilçe ilçe haber veren kaynak var mı?
0
🌸regina phalange
(22.11.23)
mgm'de var.

www.mgm.gov.tr
0
tepedeki psychedelic adam
(22.11.23)
(7)

ben cahil değilim diyen kırmızı etçi abla videosu

avatar is back
havalimanında (ingiltereydi sanırım) polis mi ne kontrolüne giriyordu, bavulunda sanırım kırmızı et çıkıyordu. nerde o video ya? ikinci sorum bir insan neden kırmızı et götürür ki? yanlış hatırlıyorsam ve pastırma falansa ok ama kırmızı et dediğimiz şey zaten bir kaç saatte bozulmuyor mu? 2 saat hav
havalimanında (ingiltereydi sanırım) polis mi ne kontrolüne giriyordu, bavulunda sanırım kırmızı et çıkıyordu. nerde o video ya?

ikinci sorum bir insan neden kırmızı et götürür ki? yanlış hatırlıyorsam ve pastırma falansa ok ama kırmızı et dediğimiz şey zaten bir kaç saatte bozulmuyor mu? 2 saat havalimanı + 4 saat uçuş + 2 saat yine havalimanı ve eve gidiş desek neredeyse 8-10 saatte afedersiniz rezil olmuyor mu et? çok otantik video değil miydi ya?
0
avatar is back
(21.11.23)
Çok daha kötüsü var.

Video konusunda yorum yapamayacağım ama bizim akrabaların şöyle bir durumu vardı. Kurbanı kesiyorlar, kurbanlık etleri arabanın arkasına koyuyorlar. Bir haftalık gezileri boyunca her uğradıkları yere kurbanlıkları dağıta dağıta Marmara Bölgesi'ni komple turluyorlar. En son bize geldiklerinde getirdikleri etler YEŞİL RENKTE OLDUĞU İÇİN annem etlerden şüphelenmişti, meğerse hayvanı GEÇEN HAFTA kesmişler, bir haftadır arabanın arkasındaki etlerle geze geze geliyorlarmış. Şimdiye dek besin zehirlenmesinden ölmemelerine çok şaşırmıştım. Niye böyle yapıyorsunuz dedim, "sirkeli suya yatırınca kokusu gider" dediler. Adam kimyasal değişimi sirkeli su ile geri döndürebileceğine inanıyor.

Buradaki durum o videoya özel değil yani, aynısını, daha kötüsünü yapan başkaları da var :D
0
hayirsiz
(21.11.23)
Ben artık hiç şaşırmıyorum. Bir sürü manyak dolu. Düşünüyorsun anlam bulamıyorsun. Bir mantıgı yok yani. Akli dengesi yerinde olmadıgı için böyle yapıyorlar. Deliye neden delisin denmez. Bu da böyle bir şey işte
0
limonlu eksi
(21.11.23)
youtu.be

ayemnat kaming from village :D
0
freebird5406_2
(21.11.23)
yurtdisinda uzun sureli yasayanlarin (20+ sene) cogu balatayi cesitli nedenlerle siyirdigi icin bunlar normal, bana hic garip gelmiyor.
0
cooperr
(21.11.23)
Klasik Turk annesi. Ben de kac kere kofte soktum Ingiltere'ye el cantasinda:) Evdekiler almazsan dariliyorlar. O videodaki Cig et ayri bir level tabi.

O video da 10-15 senelik video yalniz. Bu yaz tekrardan populer ettiler. Ek olarak Bulgaristan Gocmenleri kurbanda et geciriyordu Kapikule'den senelerce. Simdi leva uctu, otobus biletleri uctu, BG'de kurban kesmek daha pahalandi anlami kalmadi duruldu bu isler sanirim. Cenk Tosun da tursu bidonuyla gidiyordu Ingiltere'ye eksisozluk1923.com Adamin umrunda degildir ama aile buyugu hazirlamis, koymus iste, almamak olmaz. Hicbirimiz yalilarda buyumedik sonucta
0
speedy
(21.11.23)
hay yaşa freebird, bu duyuruyu gördüğümden beri saatlerdir sinsi gibi videoyu arıyordum ama bulamamıştım. müthiş bir şey.

cevaba gelecek olursak benim hep söylediğim bir şey var: insan zekası abartılıyor. çoğumuz maymunun 1-2 iq fazlasına sahip vatandaşlarız. kurulan bu düzen, sistemin işlerliği vs. hep daha akıllı insanlar sayesinde oluyor ki onların olmadığı, liyakatsiz ortamlarda da nasıl çöküş yaşandığını zaten görüyoruz. şanslı olanlarımız iyi okullarda okuyup eğitimli, akıllı kişilerle bir arada bulunduğu için herkesi öyle zannediyor. halbuki "sıradan" insanda hakikaten burdan ingiltere'ye kırmızı et götürmenin saçmalığını idrak edebilecek kapasite yok.

böyle dedim ama kendi adıma şunu da ekleyeyim, ben oradaki arkadaşlarım seviyor diye türkiye'den ukrayna'ya bir bavul dolusu çiğ köfte ve ayran götürmüş adamım. ambalajlı ürün olduğu için kabul etmişlerdi. hala aklıma geldikçe gülerim.
0
mark greg sputnik
(21.11.23)
"Bizim oraların eti farklı oluyor" muhabbeti çok yaygın. Gerçi sadece et değil her şey için böyle nerdeyse.

Doğruluk payı elbette vardır ancak bu taşıması yasak olmasına rağmen uzak bir yere bunları götürmeyi gerektirir mi kişinin bileceği iş tabi.

Ancak sebebi bu olsa gerek. Hatta direkt iç sesi yazayım; "Orda et hem bol hem de ucuz ama bizim oraların eti gibi olmuyor İngiltere'deki. Tadı tuzu yok."

Ya da yolcu için değil de yolcu edenin bakış açısından;

"-Al bak bunu da koy çantana
- Aman ablaa, orda et mi yok sanki yük etme şimdi
- Olsun olsun, burdaki gibi olmaz bi avuç zaten ne olacak çantanın bi köşesinde durur bir şeycik olmaz.
- E hadi koy bari, biri görse tam köylü olduk :D"

Sonrası malum.
0
akhenaten
(22.11.23)
(1)

Ankara'da ucuz yollu kalacak yer bulmak?

asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
Biriyle eve çıkmak dışında nasıl bir seçenek düşünebilirim? Amerika'daki tek kişilik oda tarzı kalacak yerler oluyor mu?
Biriyle eve çıkmak dışında nasıl bir seçenek düşünebilirim? Amerika'daki tek kişilik oda tarzı kalacak yerler oluyor mu?
0
asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
(19.11.23)
ev arkadaşlığı sitelerinden ya da facebook'tan kalacak oda bulabilirsiniz. ben 10 yıldır filan öyle yaşıyorum, bavulla geziyorum resmen. eşyalı odası olup ev arkadaşı arayan insan her zaman bulunur. kimisi kısa süreli, kimisi uzun süreli tercih ediyor tabii ona dikkat etmek gerekir ama kalacak yer bulmak çok dert değil aciliyet yoksa.
0
mark greg sputnik
(19.11.23)
(8)

bana spor dalı önerin

abelardo
üzerime spor atın gençler.40 yaşında, 5 yıldır fitness yapmış, son bir senedir sporu bırakmış, 178cm 70kg bir erkek için uygun bir spor önerisi olan var mı?fitnessa tekrar başlamaktansa daha esnek ve eğlenceli spor dalı denemeyi düşünüyorum.boks veya yüzme olabilir. başka ne tavsiyeniz olur genel ol
üzerime spor atın gençler.
40 yaşında, 5 yıldır fitness yapmış, son bir senedir sporu bırakmış, 178cm 70kg bir erkek için uygun bir spor önerisi olan var mı?
fitnessa tekrar başlamaktansa daha esnek ve eğlenceli spor dalı denemeyi düşünüyorum.
boks veya yüzme olabilir. başka ne tavsiyeniz olur genel olarak?
0
abelardo
(19.11.23)
eğer bir sakatlık durumu yoksa, koşuyu tavsiye ederim.

türkiye'de de ilerledi koşu özelinde etkinlikler kendinize bir maraton hedefi de koyabilirsiniz 3-4 sene içerisinde yapacak belki daha kısa sürede. yavaş yavaş 10k-21 etkinliklerde de koşarsınız hem motivasyon hem eğlence olur.
0
gule gule
(19.11.23)
Kick box?
0
mor oje
(19.11.23)
deadlift.
0
Bir cebinde das kapital
(19.11.23)
tenis. grup dersi olur. bire bir ders olur. sonrasında acemi turnuvası.
0
unalub
(19.11.23)
güreş veya bjj. çok seveceksin.
0
yurtsuz john
(19.11.23)
Mtb dağ bisikleti. Dizi zorlamayın 3 kez ön çapraz bağ ameliyatı geçirmiş biri olarak söylüyorum, hiç zorlamaya gerek yok. Bağ ameliyatı çekilcek şey değil.
0
mikahakkinen
(19.11.23)
parkour.
0
motosiklet burclu adam
(19.11.23)
istediğin kriterlere uyar mı bilmiyorum ama masa tenisi (eğer seviyorsan) bence dünyanın en UNDERRATED sporlarından biri. ortalama altı bir oyuncu olarak bile inanılmaz hareket edersin ve yağ yakarsın. toplara biraz sert vurmayagör, sağa sola koşturmalı, acayip yorucu ve müthiş keyifli bir spora dönüşüyor.

"hadi len o olmaz" dersen de yine düşün derim; çünkü öyle bir şey ki bu ağır spor yapan insanın bile eğer müsabık filan değilse çerez niyetine boş vaktinde oynayabileceği ama müthiş fayda görebileceği bir spor. "ana spor" olmasına bile gerek yok yani.
0
mark greg sputnik
(19.11.23)
(2)

Futbol takımları iyi giden kadrolarını neden bozar?

ya ben lan neyse
2003 bjk2000 gs2008 fb mesela? td neden gönderilir örneğin?
2003 bjk
2000 gs
2008 fb mesela? td neden gönderilir örneğin?
0
ya ben lan neyse
(05.11.23)
2000 gs o kadar iyiydi ki, td ve futbolculara çok teklif geldi ve hepsi değerlendirmek istedi.
bence kadroların bozulması lazım zaten. yoksa yerinde sayıyor ve geriliyorlar.
örneğin bazı türk futbolcular çoktan yurtdısına çıkıp şansını denemeliler.
hasan şaş prime döneminde gitmedi, sonra hep düşüşe geçti.
takım bozulmayınca başarının devam edeceğinin garantisi yok.
futbolcular yaşlanıyor, formları düşüyor, bir kişi ayrılınca diğerleri de etkileniyor, vs
0
abelardo
(05.11.23)
genelde elde tutamadıkları için.

dünyanın en iyi 2-3 kulübünü ayrı tutarsak parlayan her futbolcuya ciddi talip çıkar. o adamları takımda tutmak kolay değil. göndermesen morali bozulacak, eskisi gibi oynamayacak vs... hadi tuttun diyelim aynı takım 3-4 sene ortalığın tozunu attırdı; bu sefer yine insan evladı olma özelliği devreye giriyor, adamlar eski motivasyonla oynamıyor. zaten kazanabileceği ne varsa kazanmış çünkü. öyle takımlara karşı da tam aksine diğer herkes deli gibi oynuyor mesela. vitrin maçı sonuçta.

genelde yapacak çok bir şey olmuyor yani eğer real madrid filan değilsen.
0
mark greg sputnik
(06.11.23)
(8)

şunu yaptıktan sonra bağışıklık sistemim acayip kuvvetlendi dediğinz ne var

bcdhms
merhaba,yılda ortalama 1-2 olan soğuk algınlığı ve boğaz şişmesi durumum bu sene çok arttı. iyi besleniyorum, spor yapıyorum, dikkat etmeye çalışıyorum genel olarak ama şunu merak ettim. "artık kahvaltıda şunu tüketmeye başladım", "supradyn gibi vitamin hapları alıyorum", "alkolü azalttım", "şu kada
merhaba,

yılda ortalama 1-2 olan soğuk algınlığı ve boğaz şişmesi durumum bu sene çok arttı. iyi besleniyorum, spor yapıyorum, dikkat etmeye çalışıyorum genel olarak ama şunu merak ettim.

"artık kahvaltıda şunu tüketmeye başladım", "supradyn gibi vitamin hapları alıyorum", "alkolü azalttım", "şu kadar yürüyorum/koşuyorum" gibi örnek verebileceğiniz ve sağlığınıza çok net faydası olduğunu gördüğünüz bir şey var mı?

teşekkürler,
0
bcdhms
(02.11.23)
Ben ne doktorum ne konunun uzmanı ama söylediğinize bakılırsa sağlıklı’ yaşamanıza rağmen sık hasta oluyorsanız aklıma birkaç potansiyel sebep geliyor; vücutta bir problem var, hastalıklar da (daha doğrusu virüsler) geliştiği için vücut henüz adapte olamadı, daha önce bu kadar çok hastalık taşıyan insanla bir arada değildiniz (etrafınızdaki insanların bağışıklığı size göre düşük olabilir). Tahmin sadece.

Tabii yaş ilerledikçe doğal olarak güçsüzleşmek de var, bir ölçüde normal yani. O yüzden alkol/sigaradan uzak durmak, iyi uyumak, sağlıklı ve kararında beslenmek gibi genel tavsiyelere her yaşta uymak lazım.

Ben olsam öncelikle doktora gider genel bir kontrolden geçerdim. ‘Şunu içtim hulk gibi oldum’ dedirtecek mucizevi bir yiyecek/takviye olduğunu sanmıyorum.
0
orient blue
(02.11.23)
Titizliği bırakmak.

Gidip de işedikten sonra elinizi yıkamayın demiyorum ama özellikle pandemi dönemi her dakika ellerimi yıkadığım için bağışıklığım inanılmaz düşmüştü. Neredeyse her ay hastalanıyordum. Ne zaman titizlenmeyi bıraktım bağışıklığım yükseldi.
0
ruhen hastayim ben
(02.11.23)
Kedi sahiplendim. Ciddiyim. Her anlamda iyi geldi. Daha az hasta oluyorum. Mutluluk kaynağım olur kendisi.
0
old possum
(02.11.23)
yarı ölü olarak yaşadığım süreçte magnezyum hapı acayip iyi gelmişti bana. herkesin bünyesi, ihtiyacı, vitamin eksiği vs. farklı tabii o yüzden sende işe yaramayabilir ama ben düz yolda yürürken "ağrhrhhhh!" diye bacağına kramp giren, geceleri sürekli uyanan biriydim. düzenli magnezyum aldığım dönemlerde enerji seviyem yükseldi, geceleri kafam rahatladı, kramp filan da girmez oldu.
0
mark greg sputnik
(02.11.23)
tek bir parametre ile sağlığı çok ciddi düzeltmek mümkün değil. toptan çözüm istiyorsanız fonksiyonel tıp konusunda uzman bir hekime gidip gerekli testleri yaptırıp uygun yaşam beslenme ve takviye düzenine geçebilirsiniz. ben böyle yaptım ve çok fark etti diyebilirim.
0
orpheus
(02.11.23)
Pandemiden korunma yöntemleri insanların çok steril yaşamasına neden oldu. Bu da bağışıklık sistemlerimizi zayıflattı. Birkaç yıl içinde eski düzenimize anca kavuşuruz.

Yılda bir defa kan tahlili yaptırıp, bir sorun var mı diye baktıran insanın magnezyumdur, vitamindir vs dir pahalı şeylere para gömmesini çok anlamsız buluyorum.

Çöp gıdalardan uzak durma, sağlıklı dengeli beslenme, düzgün bir spor hayatı, alkolsüz ve sigarasız bir yaşam, çok iyi havalandırılmış ve rutubetsiz yaşam alanları, soğuk-sıcak ortam geçişlerinde uygun giysi ayarı, ortamlarda ve özellikle toplu taşıma araçlarında bariz hastalarda uzak durmak ve o an maske takmak hastalıklardan kaçınmanın en güzel yolu.

Yukardaki paragrafta spor ve sağlıklı beslenme konusunun özellikle altını çizerim.
0
Mirket
(02.11.23)
Sabahları çiğ biber yiyorum kahvaltıda. Ev yoğurdu tüketiyorum. Şekeri bıraktım. Eskiden 6-8 gün surunurdum hasta olunca. Şimdi eyvah hasta oluyorum diyorum ertesi gün hiçbir şeyim kalmamış oluyor.
0
deer hunter
(03.11.23)
ben usurum ama cok usurum. kansiz da degilim ustelik. her yil mutlaka bir faranjit olurdum ya da surekli yorgunluk vs.

doktor onerisiyle bir takim tahliler yapildi. D vitamini onemli. 50'nin altina dusmemesi gerekiyor (benim icin)
omega ve B12 destegi aliyorum ve daha baska bir takim suplementler ama o donemde en fark yaratan ilginc bir sekilde sabahlari ac karna kemik suyu icmek olmustu. Bir kucuk bardaga denk gelecek sekilde cezvede icine bol karabiber ve kirmizi biber atiyordum, isindiktan sonra birazcik limon ya da ev yapimi elma sirkesi. Her sabah. O kis usumedim ve hasta da olmadim :D Buna 1 sene devam ettim. halen ara ara kur seklinde yapiyorum. baya fark yaratti diyebilirim.
Gurvita tavsiye ederim eger yapacaksaniz.
0
65 derece
(03.11.23)
(9)

Erkekte küpe ya da dövme şart mı artık, bende ikisi de yok?

Cesario
İş yerindeki kadın arkadaşlar bu konudan beni vuruyorlar. Dövme ya da küpe taksana, sen demode kaldın vs. diye kendilerince beni eleştiriyorlar.Soru: Gerçekten dövme ve küpe artık default bir özellik mi? Dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadınlar var mı aranızda mesela?
İş yerindeki kadın arkadaşlar bu konudan beni vuruyorlar. Dövme ya da küpe taksana, sen demode kaldın vs. diye kendilerince beni eleştiriyorlar.

Soru: Gerçekten dövme ve küpe artık default bir özellik mi? Dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadınlar var mı aranızda mesela?
0
Cesario
(30.10.23)
Albenisi olmayan düz bir tipsen hareket gelsin diye öneriyor olabilirler.
Ya da çok badass potansiyeli taşıyorsundur, bunlarla tam bir bad boy olucağını düşünüyor olabilir.
0
Bruce
(30.10.23)
ya öyle şey mi olur hocam saçmalamışlar. ne bunu diyen kadın gördüm çevremde ne de ben öyleyim. boş yapmışlar.
0
nic cage
(30.10.23)
@Bruce

Ben insanların fikrini sormadan yorum yapmalarına, öneride bulunmalarına aşırı ayar oluyorum zaten de bu başka duyurunun konusu olsun.

Aynen bad boy falan gibi ol dediler de. İçinde bad boyluk olmayan erkek ne yaparsa yapsın konuşmaya başlayınca hamuru belli oluyor.

Benim için dövme, küpe vs boş iş kendim için konuşuyorum. Başkası ne amaçla ne yaparsa yapsın beni ilgilendirmez.
0
🌸Cesario
(30.10.23)
abi şu dünyada çeşit çeşit insan gördüm de erkekte küpe veya dövmeyi varsayılan gören kimseye rastlamadım inan.

"dövme veya küpesi olmayan erkekle asla" diyen bir kadınla zaten kendi akıl sağlığın için muhatap olmaman lazım. böyle saçma bir şey duymadım hayatımda.

arkadaşların belki sana yakışacağını düşünmüştür, o yüzden söylemişlerdir. aksi takdirde hiçbir mantıklı açıklama getiremiyorum.
0
mark greg sputnik
(30.10.23)
Kafa bulacaklar aralarında sana bunu yaptırırız diye iddia ya girmiş galan bile olabilirler. saçmalamışlar +1
0
basond
(30.10.23)
Şöyle söyleyeyim, bana dövme yaptırtacak ve küpe taktırtacak tek şey devlet tarafından kanunen mecbur tutulması olabilir. Hatta muaf tutulmak için sağlık raporu bile almaya kasarım, o kadar. Nasıl bir saçmalıktır bu?
0
d max
(30.10.23)
dövmeli ve küpeli bir erkeğim. dövme veya küpesi olmayan bir erkekle asla olmaz diyen kadına selam bile vermem, topukları vura vura kaçarım.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(31.10.23)
kurumsal bir şirkette işe başladım, ofise ilk gittiğimde 20-30 yaş arası çoğu kişide birden fazla dövme + küpe, piercing vs. vardı, dövmesiz olarak azınlık gibi hissetmiştim
0
Coyote
(31.10.23)
ona buna bakma, gayet düzgünsün. asıl belli bir yaştan sonra hele ergen değilse bir erkek, dövme küpe falan itici gözüküyor bence.
0
babemsi
(31.10.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.